DT'nin en uzun soluklu oyunu Kontrabas'ı 33 yıldır hem yönetiyor hem oynuyor

- Tiyatro sanatçısı Metin Belgin:- "Oyunda kontrabas hakkında hiç bilmediğimiz detayları öğretiyoruz seyirciye ve hayatla ilgili sorgulamalar yapıyoruz. Monolog seyirciyle diyaloğa dönüşüyor. Seyircimle bu oyunu her defasında yeniden kuruyorum ve kurguluyorum. Böyle yapmasam çoktan bıkmıştım"- "Devlet Tiyatrosu seyirciyi yetiştirir. Özel tiyatroya seyirci oyunu seçerek gider. O yüzden de Devlet Tiyatrosunun mutlaka yaşaması ve daim olması gerekiyor"
ANKARA (AA) - YASEMİN KALYONCUOĞLU - Devlet Tiyatrolarının (DT) en uzun soluklu yapımı Kontrabas'ın İstanbul'da 33 sezondur rejisörlüğünü üstlenerek oynayan, 32 yıldır da Bursa, Trabzon ve Ankara'da Olcay Kılavuzlu'nun oynadığı aynı oyunu yöneten sanatçı Metin Belgin, DT'nin seyirciye katkısı ve tiyatroyu ülkede yayması dolayısıyla mutlaka ayakta kalması gerektiğini söyledi.
Bursa'da ortaokul yıllarında tiyatroyla tanışan, ardından Cebeci'deki Ankara Devlet Konservatuvarından 1977'de mezun olan Belgin, oyunculuk kariyerine Bursa Devlet Tiyatrosunda başladı.
1979'dan 2022'ye kadar İstanbul Devlet Tiyatrosunda oyuncu ve rejisör olarak görev yapan ve 3 yıl önce yaş haddinden emekliye ayrılan Metin Belgin, dünyanın en çok okunan yazarlarından Patrick Süskind'in tek kişilik oyunu Kontrabas'ı İstanbul DT'de 33 yıldır hem oynayıp hem yöneterek seyirciyle buluşturmaya devam ediyor.
Usta sanatçı, 32 yıldır DT sanatçısı Olcay Kılavuzlu'nun oynadığı, önce Bursa, sonra Trabzon'un ardından 1998'den beri Ankara Devlet Tiyatrosunca sahnelenen Kontrabas'ın rejisörlüğünü de üstleniyor.
Sanat yaşamı boyunca 40'dan fazla oyunda görev yapan, sinema ve dizilerde oynayan Metin Belgin, AA muhabirine yıllardır sahnelenen interaktif tek kişilik Kontrabas oyunu ve tiyatroya ilişkin açıklamalarda bulundu.
Belgin, İstanbul'da 11 Ocak 1992'de oynamaya başladığı Kontrabas'ı bu yıl üç kez Ankara seyircisine sunduklarını belirterek, "CSO Ada Ankara'da Ankara seyircisiyle buluştum. Hatta ilkinde çok büyük bir heyecan oldu. Olcay beni uzun süredir hiç izlememişti. CSO Ada Ankara Mavi Salonunda beni izledi. Oyunun sonunda sahneye davet ettim ve seyircilerimizi birlikte selamladık." dedi.
- "Tek başına oynamak sahnede gerçekten çok zor bir şey"
Metin Belgin, sanatçının oynadığı oyunu yönetmesinin zor olduğunu, provaları kameraya kaydederek evde izlediğini ve eleştirdiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Tek başına oynamak sahnede gerçekten çok zor bir şey. Çünkü partnerinizle bir şekilde iletişim kuruyorsunuz ve bir alışverişiniz var. Benim sahnede tek iletişim kurduğum, alışveriş yaptığım enstrüman Kontrabas. O yüzden de bu oyuna 'tek kişilik' diyemiyorum. Oyunda kontrabas hakkında hiç bilmediğimiz detayları öğretiyoruz seyirciye ve hayatla ilgili sorgulamalar yapıyoruz. Monolog seyirciyle diyaloğa dönüşüyor. Seyircimle bu oyunu her defasında yeniden kuruyorum ve kurguluyorum. Böyle yapmasam çoktan bıkmıştım. Herkes 'bıkmadın mı' diyor. Hayır bıkmadım. Her gece ben seyircimle yeniden bambaşka bir yolculuğa çıkıyorum ve o sinerji beni bir yere taşıyor. Bazı oyunlarda çok mutlu oluyorum, bazı oyunlarda mutsuz oluyorum. Nedenlerini sorguluyorum. Benden mi kaynaklanıyor, seyircinin ilgisizliğinden mi ya da 'ben seyirciyi yeteri kadar olayın içine çekemedim mi' diye hep sorgulama içinde geçiyor. Bu da her şeyi canlı ve heyecanlı kılıyor. İnsanın kendisini eleştirmesi de zor."
- "17 kez arka arkaya oyunu izleyen var"
Hem Ankara'da hem de kendisinin İstanbul'da oynadığı oyuna yıllar içinde güncellemeler yapmak zorunda kaldıklarını belirten Belgin, "Olcay Kılavuzlu bana telefonda anlatıyor, ben ona telefonda anlatıyorum neleri güncellediğimizi. Telefonda bugünün seyircisinin beklentilerini birbirimizle konuşuyoruz. Yıllar içinde 10 kez aynı oyunda beni izleyen seyircim var. 17 kez arka arkaya oyunu izleyen var. Biraz değişiklik yapmak durumdayız. Seyircimize de müteşekkiriz." diye konuştu.
Belgin, oyunun en büyük özelliklerinden bir tanesinin müzik ve orkestra üzerinden toplum ve bireyi anlatırken aynı zamanda Alman idealizminin de eleştirisinin yapılması olduğunu belirterek, "Süskind, Alman idealizminin eleştirisini Mozart, Beethoven ve diğer besteciler üzerinden yapıyor. Derin anlamı olan bir oyun. O yüzden de çok evrensel. Farklı ülkelerde farklı dillerde Kontrabas oynanmaya devam ediyor." ifadelerini kullandı.
- "Yazarlarımız ve tiyatrocularımız gelenekseli kullanmıyor"
Tiyatronun teknolojinin gelişmesiyle evrildiğine işaret eden Belgin, tiyatronun sinemadan beslenmesini ise doğru bulmadığını söyledi.
Türk geleneksel tiyatrosunun önemine dikkati çeken usta sanatçı, "Ne yazarlarımız ne tiyatrocularımız kullanmıyor gelenekseli. Geçmişimizi gerçekten küçümsüyoruz. Onların kıymeti, Batı'lı bize söylediği zaman anlaşılıyor. Orta oyunumuz çok kıymetli. Gölge tiyatrosunu sadece geçmişte bırakıyoruz, modernleştirmiyoruz. Bir Alman yazar orta oyunu mantığıyla oyun yazdığı zaman alkışlıyoruz. Bertolt Brecht, eğer buradaki köy seyirlik oyunlarını görseydi, Japon tiyatrosuna kadar gitmesine gerek yoktu. Üstat gelip burada her şeyi çözebilirdi." değerlendirmesinde bulundu.
- "Cep telefonlarını kapatmak istemeyen seyirciyle karşı karşıyayız"
Seyircilerin bugün uzun oyunlara tahammül göstermediğini de vurgulayan Metin Belgin, "Cep telefonlarını kapatmak istemeyen seyirciyle karşı karşıyayız. Seyirci oyunu sürekli kayıt altında tutmak istiyor, nerede olduğunu belirtmek istiyor. 'Ben tiyatroya gittim' demek istiyor. Çünkü onu paylaşmak istiyor ve seyircinin konsantrasyon sorunu var. Eskiden 3-4 saatlik oyunlar oynanırdı. Artık oynayamayız mümkün değil. 35-40 dakika sonra zaten 'aman, hadi bitse de gitsek.' diyor." görüşünü paylaştı.
Usta sanatçı, mensubu olmaktan gurur duyduğu Devlet Tiyatrosunun bugün ülkenin her yerinde tiyatroyu seyirciyle buluşturmak için var gücüyle çalıştığının altını çizerek, şunları söyledi:
"Devlet Tiyatrosu, zaman zaman çok tartışılıyor, özelleştirilme, özerkleştirilme yapılmak istendi ve DT için 'dünyada örneği yok' denildi. Örneği olmasın efendim, ne kadar güzel. Biz bütün şehirlere yayabiliyorsak, insanları tiyatroyla buluşturabiliyorsak bu çok özel bir şeydir. Devlet Tiyatroları bizim tiyatromuz. Bence bu çok övünülecek bir şey. 'Dünyada yok. Bizde de yok olsun.' anlayışı doğru değil. Maalesef, genelde de özel tiyatroculardan böyle bir yaklaşım çıkıyor ve Devlet Tiyatrosunu kendileriyle rakip olarak görüyorlar. Eğer onlara seyirci gidiyorsa bizim sayemizdedir. Devlet Tiyatrosu seyirciyi yetiştirir. Özel tiyatroya seyirci oyunu seçerek gider. O yüzden de Devlet Tiyatrosu'nun mutlaka yaşaması ve daim olması gerekiyor."
- "Kontrabas'ın genç kalması için elimden gelen gayreti sarf ediyorum"
Oyuna başladığı ilk yıllarda kontrabas öğrenmek istediğini ancak İstanbul Devlet Opera ve Balesi kontrabaslarından Kerim Soysal'ın kendisine 7 yılda bu enstrümanı ancak öğrenebileceğini söylediğini anlatan Belgin, ilk yıllarda oyunun uzun soluklu olacağını düşünmediğinden sadece enstrümanı akort etmeyi ve arşe çekmeyi öğrendiğini dile getirdi.
Kontrabas'ı sağlığı yerinde olduğu sürece oynamak istediğini vurgulayan Belgin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Seyirciyle iletişimi çok güzel kurduğuma inanıyorum. Emeklilikten sonra özel tiyatrolardan bana teklif geldi. Kontrabas'ı bizde oyna dediler. 'Devlet Tiyatrosu'nda başladım, bu oyunu dışarı taşımak istemiyorum.' dedim. Bu oyun buraya aitti. Emekli oldum ama Devlet Tiyatrosu'nda bu oyunu oynamaya devam ediyorum. Devlet Tiyatrosu benim yuvam ve beni sahneye taşıyan kurum. Bu yüzden de Kontrabas'ın genç kalması için elimden gelen gayreti sarf ediyorum."