Konya'da çöken Taşoluk Apartmanı davasında müteahhit: Diğer binalar ayakta

Konya'da çöken Taşoluk Apartmanı davasında müteahhit: Diğer binalar ayakta
Salih BÜYÜKSAMANCI/KONYA,(DHA)-KONYA'da 2 kişinin yaşamını yitirdiği, 3 kişinin yaralı kurtulduğu 4 katlı Taşoluk Apartmanı'nın çökmesine ilişkin davada 5'i tutuklu 10 sanığın yargılanmasına başlandı. Binanın müteahhidi Adnan Taşoluk, "Binayı, babam yanındaki 3 binayla birlikte yaptı. Yıkılan binanın ruhsatını benim adıma çıkarmış. Ben oradan kimseye dükkan veya daire satmadım. 3 binada aynı malzemeler kullanıldı. Diğer binalar ayakta. Kötü malzemeler kullanıldığını düşünmüyorum" dedi.
Selçuklu ilçesi Selçuk Mahallesi Beyşehir Caddesi'nde 24 Ocak'ta saat 20.00 sıralarında, 7 dükkan, 14 daire ve 2 bloktan oluşan, zeminle birlikte toplam 4 katlı Taşoluk Apartmanı'nın alt katındaki balık restoranında duvardaki seramikler dökülmeye ve sesler gelmeye başladı. Balıkçıda çalışan Ali El Hüseyin (20) ve Abrurrahman Keji (17), üst kattaki dairelerde oturanların kapı zillerine basıp, o anda evlerinde olan birçok kişinin binayı tahliye etmesini sağladı. 1992 yılında inşaat, 1994 yılında da iskan ruhsatı alınan bina, kısa süre sonra da çöktü. 79 kişinin ikamet ettiği binanın 1'inci katında oturan ve enkaz altında kalan aynı aileden Muhammed Jethan (24) ve amcası Halid El Jethan (55) ve kuzeni Ahmet Muhammed Jethan (23) 7 saat sonra sağ kurtarıldı. Muhammed Jethan'ın kuzeni, 7 ay önce evlenen Turki Muhammed (22) ve eşi Emine Mustafa (18) yaşamını yitirdi.
YIKILMA NEDENİ; DÜŞÜK DAYANIMLI TUĞLA KULLANIMI
Soruşturma kapsamında savcılıkça hazırlanan iddianamede, binanın yıkılma nedenleri sıralandı: "Cumhuriyet Başsavcılığımızca oluşturulan bilirkişi heyetinin ibraz ettiği bilirkişi raporunda binanın yıkılmasına sebep unsurların; mimari projenin ruhsat tarihindeki yönetmeliklere uygun olarak projelendirilmemesi, statik projenin bu yanlış ve eksik mimari projeye göre yapılması, Selçuklu Belediyesi'nin ilgili birimlerinde yönetmelikleri uygun- yeterli denetimin yapılmaması, yapının uygulama aşamasında yeterli denetim ve uygulama yönetmeliği eksikliği nedenleriyle malzeme deneylerinin zamanında numune alınıp denetim yapılmaması, yapının uygulama yıllarında (1992-1994) TS 705 standardına uygun tuğla üretiminin yeterince olmamasının binanın yıkılmasına sebep olarak gösterilebileceğinin ancak yapılan analizler sonucunda binanın asıl yıkılmasına sebebin taşıyıcı duvarlarda kullanılan düşük dayanımlı, boşluk oranı çok yüksek tuğla kullanımından kaynaklandı."
22,5 YILA KADAR HAPİS CEZASI
İddianamede; tutuklu müteahhit Adnan Taşoluk (70), tutuklu balık işletmecisi Kazım Fünlü (45), taşeron tutuklu Volkan Demiröz (50) ve tutuklu mimar Tuncer Dazkırılı (44) hakkında 'Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma', yine tutuklu daha önce kahvehane işleten Kemal Öztürk (44) için 'Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma', bir süre tutuklu kaldıktan sonra tahliye olan dükkan sahipleri Hakkı İnlidere (63) ve Mehmet Parla (65) ile inşaat mühendisi İsmail Hakkı Eltaş (67) hakkında 'Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma', adli kontrolle serbest kalan inşaat mühendisi Mustafa Canlı (71) ve fenni mesul Müjgan Dündar (64) hakkında ise 'Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma' suçlarından, suç oranlarına göre 2 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
'BABAM RUHSATINI BENİM ADIMA ÇIKARMIŞ'
Taşoluk Apartmanı'nın çökmesiyle ilgili 10 sanık, bugün Konya 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmaya başlandı. Tutuklu sanıklardan Adnan Taşoluk, kullanılan malzemelerin kötü olmadığını belirterek, şöyle savunma yaptı: "Binayı, babam yanındaki 3 binayla birlikte yaptı. Yıkılan binanın ruhsatını benim adıma çıkarmış. Ben oradan kimseye dükkan veya daire satmadım. 3 binada aynı malzemeler kullanıldı. Diğer binalar ayakta. Kötü malzemeler kullanıldığını düşünmüyorum. Ben 1992-1193 yılında askerden geldim. Bu binanın benim üzerime yapıldığını askerden geldikten sonra öğrendim. Tahliyemi istiyorum.''
'İŞLETME RUHSATIM YOKTU'
Tutuklu Kazım Fünlü de balık işletmesinin ruhsatının olmadığını belirterek, ''İzin belgem yok. İşletme ruhsatım da yoktu. Daha önce başka bir yerdeydim. Orası kentsel dönüşüme girip yıkılınca burayı yakın diye tuttum. Tadilat yaptırdım. Fayans, dış cepheye sundurma yaptırdım. Kapılar çelikti, değiştirdim. O dönemde bir konudan dolayı açık cezaevinde hükümlüydüm. Tadilat işlerini Volkan bey hallediyordu. İçeriye kapı açılmasını istemedim" dedi.
'2 KAPI AÇTIK, TADİLAT İZNİ ALMADIM'
Balık işletmesinin olduğu yerde daha önce kahvehane işleten tutuklu Kemal Öztürk de savunmasında, "Ben orada 2011 yılında çay ocağı işletiyordum. 2011 yılında 2 kapı açtık. Tadilat izni almadım. İki dükkan arasında bir kapının yarısı kadar geçiş açtık. Küçük olduğu için belediyeye müracaat etmedim. Girişi de demir profille sağlamlaştırdım. 2018 ya da 2019 yılında dükkanımı kapattım. Kapatırken de bu geçişleri profille tamamen kapattım" diye konuştu.
'AÇILAN KAPIDAN BİLGİM YOK'
Tutuklu Tuncer Dazkırılı ise "Kazım Fünlü'nün ricası üzerine malzeme tavsiyesinde bulundum. Bina içerisini hiç görmedim. Sadece dışarıdan gördüm. Kazım beye hem telefonla hem yüz yüze tavsiye verdim. Açılan kapıdan bilgim yok. Projeyi görmedim. Binanın eski olduğunu söyledim. Bana sadece tavsiye soruldu, malzeme tavsiyesi verdim" dedi.
'BURAYI TESLİM ALMADAN KAPI VARDI'
Tutuklu Volkan Demiröz de şunları söyledi: "32 yıldır taşeronluk yapıyorum. Genellikle iş sahipleri ya da mimarlarla bir araya gelirim. Burayla ilgili proje veren olmadı. Sadece fayans ve asma tavan yapılacağını söylediler. Kapıyla ilgili muhabbet geçti ama ben burayı teslim almadan kapı vardı."
'ÇAYCI KEMAL'İN AÇTIĞI KAPIDAN HABERİM VARDI'
Tutuksuz olarak yargılanan sanıklardan Hakkı İnlidere, ''Ben dükkan sahibiyim. Müteahhit olarak Adnan'ın babasını bilirim. Dükkanı satın aldığımda tapuda bana Adnan teslim etmişti. Yapılan tadilattan haberim yoktur. Bodrumda ya da duvarda patlak çatlak görmedim. Çaycı Kemal'ın açtığı kapıdan haberim vardı. Kemal kapıyı açtığında güçlendirmek için çelik bir şey yaptığını gördüm" dedi.
DUVAR 30 SANTİMETRE YAPILMIŞ
Tutuksuz İsmail Hakkı Eltaş, "Ben binayla ilgili bilirkişi raporunu hazırladım. Duvarların kalınlığıyla ve binanın temeliyle ilgili ruhsat aşamasında rapor tuttum. Projede duvar 40 santimetreydi, 30 santimetre yapılmış. Tuğlalar klasik yığma binada kullanılan tuğlaydı" diye konuştu.
'BİNANIN PROJESİNİ BİZ ÇİZDİK'
Tutuksuz Mustafa Canlı da "Bina ile ilgili ne yaptığı hatırlamıyorum. 50 yıldır bilirkişilik yapıyorum. Bina ile ilgili ne yaptığı hatırlamıyorum. Burada oturan kimseyi de hatırlamıyorum" dedi. SEGBİS ile katılan Müjgan Dündar ise ''Binanın projesini biz çizdik. Belediyenin onayını aldık. Yönetmelikte yığma binalarda dış duvarlar 30, iç duvarlar 20 santimetre olur" diye konuştu.
'İÇERİYE HİÇ GİRMEDİM'
Tutuksuz Mehmet Parla, şunları söyledi: "3 dükkanımız var. Biri babama, ikisini bana ait, Önce Kemal'e kiraya verdik. Çay ocağı yapacaktı. Kapı açmışlar. Daha sonra çay ocağını oyunlu kahveye çevirdiklerini gördüm. Ben kirayı bazen kendim, bazen de oğlum gider, elden alırız, içeriye hiç girmedim. Kapı açıldığını karakolda Kemal'le karşılaşınca o söyledi. Orada öğrendim. Daha sonra Kemal dükkanı boşalttı. 6-7 ay dükkan boş kaldı. Daha sonar Kazım'a kiraya verdim. Balıkçı olarak işleteceğini söyledi. Bir süre sonra Kazım ile kira konusunda anlaşamadık ve tartıştık."
TANIKLAR DA DİNLENDİ
Mahkeme heyeti, sanıkların savunmaların ardından 24 tanığı da dinledi. Tanıklardan binada oturan Suriye uyruklu Hatiye El Salih, "Komşumla birlikte oturuyor ve kahve içiyorduk. Daha sonra komşum kendi evine gitti. Biri kapıdan binadan çıkmamızı söyledi. Biz de binayı boşalttık. Daha önce bir sorun yaşamadık" dedi. 5,5 yıldır yıkılan binada oturduklarını belirten eşi Muhammed El Salih ise "Olay günü oğlum aradı ve 'Hızlıca binadan inin' dedi. Komşumun kızı da 'Bina yıkılıyor çıkın' dedi. Dışarı çıkıp, kaldırıma geçtiğimizde binanın yıkılması bir oldu. 5,5 yılı aşkındır da orada oturuyorum" diye konuştu. (DHA)
FOTOĞRAFLI