Kalp dokuları kendini yenileyebiliyor

Kalp dokuları kendini yenileyebiliyor
expand

İsveç'te gerçekleştirilen bir araştırma, bugüne kadar kendini yenileme yeteneği olmadığı düşünülen kalp kaslarının insan ömrü boyunca sürekli yenilendiğini ortaya çıkardı.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Bilim adamları, dünyada kanserden sonra başlıca ölüm nedenini oluşturan kalp krizinin yarattığı hasarın giderilmesinde bir dönüm noktası oluşturacak yeni bir buluşa imza attı.

New York Times'ın haberine göre bu buluş, kalp hastalıklarının tedavisinde yeni boyutlar açacağı için kardiyovasküler tıpta devrim olarak niteleniyor.

Dünyaca ünlü tıp dergisi Science'ın bugünkü sayısında yayınlanan habere göre, merkezi Stocholm'de bulunan Karolinska Üniversitesi bilim adamları, kalp kaslarının insan hayatı boyunca yenilenme hızını ölçmeyi başardı.

Kalp kasının ileri derecede farklılaşmış bir doku olduğu için yenilenme yeteneği olmadığı ve ölen kısımların yerini bağ dokusunun aldığı şeklindeki görüşü yerle bir eden buluşa göre, 25 yaşına kadar kalp kaslarının her yıl yüzde 1'i yenileniyor.

Bu oran 75 yaşına kadar giderek azalıyor ve bu yaşta her yıl kalp kaslarının yüzde yarımından azı yenileniyor.

Bu sonuca göre, insan ömrü boyunca kalp kaslarının en az yarısı yenilenmiş oluyor. Kalp kaslarının öldüğü gerekçesiyle tıbbın bugüne kadar kalp krizinin etkilerini giderecek ilaçlar üzerinde çalışmadığını belirten Washington Üniversitesi kalp araştırmacılarından Dr. Charles Murry, kalp kaslarının kendilerinin yenilediğinin ortaya çıkmasıyla birlikte, artık tıbbın bu yenilemeyi hızlandıracak ve ölü dokuların yerine yeni hücrelerin geçmesini sağlayacak ilaçlar üzerinde çalışmaya başlayacağını bildirdi.

Nükleer patlamalar işe yaradı

Kalp kaslarının kendisini yenileme hızına ilişkin araştırmalar bugüne kadar sadece hayvanlar üzerinde yapılabiliyordu. Bu çerçevede hayvanların dokularına radyoaktif madde verilerek, dokuların ne kadar zamanda yenilendiği ölçülebiliyordu.

Ancak radyoaktif deneyin insanlar üzerinde gerçekleştirilmesi mümkün olmadığı için, insandaki kalp dokularının yenilenmediği varsayılıyordu.

İşte, Karolinska Üniverstesi'ndeki araştırmanın en ilginç yanlarından birini de bu oluşturdu. Yani araştırmada, geçmişte yapılan nükleer patlama deneylerinden yararlanıldı.

New York Times'ın haberine göre, bir yanıyla insanlık açısından felaket olarak nitelenen yer üstündeki nükleer denemeler bu kez tıbba hizmet etti. Bilindiği gibi, yer üstünde yapılan nükleer denemeler 1963'ten itibaren yer altına kaydırılmıştı.

Bilim adamları birkaç yıl önce, nükleer denemelerin bitki ve hayvanlarda da kalıcı radyoaktif izler bıraktığını tespit etti. Nükleer patlamaların yarattığı radyoaktif karbon türüne carbon-14 adı verildi.

İnsanların bu hayvan veya bitkileri yemesiyle carbon-14 insanlardaki yeni hücrelerin DNA'larına da yerleşti. Bu DNA'lar ölene kadar değişmediği için carbon-14 izi de saklı kaldı.

Kaslar yenilendikçe DNA'sında carbon-14 bulunan hücreler de belli oranlarda yerlerini yenilerine bırakmaya başladı. Bilim adamları bu oranlara bakarak, hem diğer organların hem de kalp dokularının yenilenme hızını ölçmeyi başardı.

Bu sonuçlara göre, kalp kaslarını meydana getiren hücrelerin çekirdeklerinin vücuttaki diğer hücrelere göre farklı olması nedeniyle, kalp dokusu çok daha yavaş yenileniyor. Ancak tıbbın bu alana yoğunlaşmasıyla bu süreci hızlandırmak mümkün görünüyor.

Sıradaki Haberadv-arrow
Sıradaki Haberadv-arrow