hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Bosna'daki toplu mezarlar kayıtlara geçti

    Bosnadaki toplu mezarlar kayıtlara geçti
    expand

    Bosna-Hersek'te 1992-1995 yılları arasındaki savaşta öldürülüp toplu mezarlara atılan Boşnakların cesetlerinin büyük bir kısmına, Toplu Mezarları Araştırma Komisyonu Başkanı Amar Maşoviç ve ekibinin 14 yıldır sürdürdüğü çalışmalarla ulaşıldı.

    Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en ağır katliamlarının yaşandığı Bosna'daki savaşta, yaşanılan acıların, katliamların ve katledilen savunmasız sivil halkın başına gelenlerin "efsane" veya "uydurma" olmadığının en güçlü kanıtını açılan toplu mezarlar ortaya koyuyor.

    Savaş sırasında toplama kamplarına alınan genç, yaşlı, erkek, kadın ve çocuklardan oluşan siviller, Çetnikler tarafından kamyonlara doldurularak götürülüyor ve bu insanların adları "kayıp" olarak kayıtlara geçiyor.

    Savaşın en büyük mağdurları sayılabilecek bu insanların doğum tarihleri ve doğdukları yer biliniyor ancak ne öldükleri tarih, ne öldürüldükleri yer belli. Geride kalan aileler ise kayıpları için, yeşil Bosna'nın "hüzünlü topraklarında" bir mezar yerinin çok görülmesinin acısını yaşıyor.

    Umutla umutsuzluk arasında gidip gelmeler, Bosna Hersek Federasyonu bünyesinde 1996 yılında Toplu Mezarları Araştırma Komisyonu'nun kurulmasıyla büyük ölçüde giderildi. Bosna Hersek'in eski Devlet Başkanı merhum Aliya İzzetbegoviç'in yakın çalışma arkadaşı Amor Maşoviç, komisyonun başına getirildi.

    Maşoviç, 27 bin 374 kişinin kayıp olduğunu tespit ettiklerini ve "ömrünü bu işe (kayıpların bulunmasına) adadığını" kaydetti.

    Eşine ve iki çocuğuna, "artık size vakit ayıramayacağım" diyerek kendisini affetmelerini istediğini belirten Maşoviç, "Çünkü bu kayıpların arkasında yaklaşık 400 bin yürek umutla umutsuzluk arasında her gün acı çekiyordu. Bu acıyı bir nebze hafifletmenin en iyi yolu onlara, yakınlarına dua edecekleri bir mezar hazırlamaktan geçiyordu. Kaybolan bu insanlar da gerçek mezarlarını, isimlerini, mezar taşlarını, onurlarını ve geçmişlerini hak ediyorlardı" dedi.

    Yaptıkları işin belki geçmiş için bir anlam taşımadığını ancak gelecek için önemli olduğunu belirten Maşoviç, dünyada ilk kez Bosna-Hersek devletince böyle bir işin yürütüldüğünü vurguladı.

    27 bin 734 isim kayıtlara geçti...

    Maşoviç, şimdiye kadar kayıp kayıtlarına geçenlerin 27 bin 734 isim bulunduğunu ve bu rakamın yüzde 90 gibi önemli kısmının sivillerden oluştuğunu belirtti.

    Kayıplar arasında kadın ve çocukların toplam oranının da yüzde 20 civarında olduğunu belirten Maşoviç, kayıpların yüzde 88.8'inin Boşnak, yüzde 8'inin Sırp, yüzde 2.8'inin Hırvat, yüzde 1.2'sinin diğer etnik unsurlara ait olduğunu kaydetti.

    Amor Maşoviç, 14 yıldır tüm ülke genelinde sürdürdükleri çalışmalar sonucu 20 bin kayıbın cesedine ulaşıldığına dikkati çekerek, "Bulunan insanların 18 bininin kimliği belli oldu. 2 bininin ise kimliği çeşitli nedenlerden tespit edilemedi. Bu da katillerin kurbanlarını yakmaları, üzerlerine asit dökmeleri ve mezar yerlerini üç kez değiştirmelerinden kaynaklanıyor. Şu ana kadar 407 toplu mezar bulundu. Bir mezarın toplu mezar niteliği kazanması için 5'ten fazla ceset bulunması gerekiyor. Tek tek bulunan mezarlarla, ülke genelinde toplam 6 binden fazla mezar tespit ettik" dedi.

    Toplu mezar ve kimlik tespiti

    Maşoviç, toplu mezarların ve içinde bulunanların kimliklerinin tespitiyle ilgili, "Savaş sırasında görev yaptığım Devlet Savaş Esirlerini Değiştirme komisyonuna toplu katliamlarla ilgili bilgiler geliyordu. Biz bu bilgileri topluyorduk ancak o zaman Sırpların hakim olduğu bölgelere girme gibi bir imkanımız yoktu. Ayrıca katliamlara tanık olan insanların verdikleri bilgilerden, o bölgelerde yaşayanların toprak yapısındaki değişimle ilgili anlatımlardan yola çıkarak toplu mezar çalışmalarını başlattık. Bosna Hersek'in Priyedor, Foça, Vişegrad, Srebrenitsa ve diğer kentlerinde yaptığımız çalışmalarla toplu mezarlara ulaştık. Bu konuda Sırp halkından da bize bilgi verenler oldu. Ayrıca savaş suçluları da ceza indiriminden faydalanmak için bazı toplu mezarların yerini bize iletti" dedi.

    Toplu mezarlarla ilgili çalışmalara başladıkları ilk yıllarda kimliklerin tespiti konusunda büyük zorluklar yaşadıklarını anlatan Maşoviç, "O zamanlar DNA Merkezi kurulmamıştı. Aileler cesetlerin üzerindeki giysilerden yakınlarını tespit etmeye çalışıyordu. Ancak bu da çok zor oluyordu" dedi.

    Maşoviç, 1996 yılında dönemin ABD Başkanı Bill Clinton'un yardımıyla Tuzla kentindeki DNA Laboratuvarı'nın kurulduğunu belirterek, "18 bin kişinin kimliği bu laboratuvar sayesinde tespit edildi. Eğer bu laboratuvar kurulmasaydı bulunan 18 bin kişi kimliksiz olurdu. Biz toplu mezarı bulup, buradaki iskeletleri laboratuvara gönderiyoruz, laboratuvar da yakınlarından aldığı DNA örnekleriyle karşılaştırma yaparak cesedin kimliğini tespit ediyor" diye konuştu.

    "Katliamları kayıt altına aldık"

    Boşnakların, Osmanlının bölgeden çekilmesiyle birlikte tarihlerinde 11 kez büyük katliamlara ve soykırımlara maruz kaldıklarını belirten Masoviç, 1992-1995 yıllarında yaşanan katliamlar dışındakilerin "kayıt altına alınmadığı için" resmiyet kazanmadığını vurguladı.

    Tarihi bir görev yürüttüğünün bilincinde olduğunu ve bu işi tamamlayana kadar başka birşey düşünemeyeceğine işaret eden Maşoviç, "Boşnaklar bu topraklarda 11 kez soykırıma, katliamlara maruz kaldı. Ancak son yaşanan katliam kayda geçen ilk katliam oldu. Toplu mezarlar bulunmasaydı, anlatılanların hepsi bir efsaneden öteye geçemezdi. Bizler eğer bu katliamları kayda almasaydık, yarın uluslararası camiada bizler katil pozisyonuna düşebilir ve çeşitli parlamentolardan Boşnaklara yönelik kınama kararları çıkabilirdi" dedi.

    Maşoviç, 50 kişilik ekibinin Boşnaklar için çok önemli bir görev yürüttüğünü vurgulayarak, "Belki şu an yaptığımız iş çok iyi anlaşılmayabilir ancak gelecekte çok daha iyi anlaşılacaktır" dedi.

    İkinci Dünya Savaşı'nda Boşnakların 1992-1995 yıllarındaki savaştan çok daha fazla kayıp verdiğini ifade eden Masoviç, "İkinci Dünya Savaşı'nın kayıp sayısı şimdiki Bosna'nın kayıp sayısından çok daha yüksekti. Çünkü Çetnikler ve Naziler o dönem de çok sayıda insanımızı katletti. Ancak eski Yugoslavya'da bu katliamları soruşturmamıza, araştırmamıza izin verilmezdi. Bosna'nın batısındaki Sanski Most kentinde bir dehlizden 126 kişinin cesedini çıkardık fakat 2 kişinin ceset kalıntıları diğerlerinden daha eskiydi. Bu izi takip ederek araştırmalara başladık ve bu 2 kişinin İkinci Dünya Savaşı sırasında evlerinden alındığını, öldürülüp dehlize atıldığını öğrendik. Yaşayan yakınlarından kan numunesi alıp kimliklerini de tespit ettik. İşte bizim Komisyonumuzun önemini bu olay anlatmaktadır. Yani bu insanlar 60 yıl civarında dehlizde yatıp bizim gelmemizi bekledi" dedi.

    Amor Maşoviç, son kayıp bulunana kadar çalışmalarını yürüteceklerini belirtti. Maşoviç, "Bizim için en büyük toplu mezar Drina Nehri'dir. Çetnikler, Drina'yı hep ölüm çukuru olarak kullandılar. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı ile son savaşta öldürülen Boşnakların önemli kısmı buraya atıldı. Drina'da da çalışma başlatacağız" dedi.

    Tutuklanan savaş suçluları

    Maşoviç, Bosna'daki savaşta resmi kayıtlara göre 200 bin kişinin üzerinde insanın öldürüldüğünü ve milyonlarca insanın topraklarını terk etmek zorunda kaldığını, tarihi eserlerin yok edildiğini belirterek, bugüne kadar sadece 61 kişinin ceza aldığını söyledi.

    Eski Yugoslavya'da işlenen savaş suçları için çalışma yürüten Lahey'deki uluslararası mahkemenin 16 yıl önce kurulduğunu ifade eden Maşoviç, "Şu ana kadar yüz binlerce insanın katillerinden sadece 61 kişi ceza aldı. Bu durum adaletin çok yavaş işlediğini gösteriyor. Temennimiz, herkesin işini düzgün yapması. Biz cesetleri yok edildiği düşünülen insanları çok güç koşullar altında bulurken, onlar adresleri, kimlikleri, yaptıkları suçlar belli olan insanları bütün imkanlarına rağmen bulup cezalandırmıyor. Bu da bizlerde, suçluların korunduğu imajı oluşturuyor" dedi.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow