hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Derviş: "Türkiye tasarruf oranını artırmalı"

    Derviş: Türkiye tasarruf oranını artırmalı
    expand

    ABD'deki düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü'nün Başkan Yardımcısı, ekonomiden sorumlu eski Devlet Bakanı Kemal Derviş, Türkiye'de yüzde 17-18 gibi bir tasarruf oranıyla, yüzde 7-8 gibi büyümeye süreklilik kazandırmanın mümkün olmadığını belirterek, "Büyüme sürecinin uzun vadede sürekli olması ve yeniden başka sorunların çıkmaması için, Türkiye'nin ulusal tasarruf oranını artırması lazım" dedi.

    Derviş, Atlanta'daki Istanbul Center adlı kuruluşun düzenlediği "Küreselleşmenin Yeni Aşaması: Zorluklar ve Fırsatlar" başlıklı konferansın sonrasında AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, Türk ekonomisinin 2009 yılında, tüm dünya ekonomisiyle birlikte büyük zorluklar yaşadığını söyledi.

    Dünyada talebin çok düşmesinin Türk ekonomisininde önemli yer tutan ihracatı etkilediğini ve kredi konusunda soru işaretleri olduğunu belirten Derviş, "Ancak 2010'da ciddi bir toparlanma görüyoruz, büyümeye dönüş var. Gerçi henüz 2008'in seviyesine gelemedik ama ciddi bir toparlanma var" dedi.

    Derviş, bu toparlanmasının aslında dünyanın pek çok yerinde görüldüğüne işaret ederek, bunun dünya ekonomisindeki ülkelerin birbirine ne kadar bağlı olduğunu gösterdiğini kaydetti.

    "Öyle bir dünya ekonomisinde yaşıyoruz ki tek bir ülke tek başına çok ayrı bir seyir çizemiyor" diyen Derviş, bu nedenle dünyadaki genel toparlanmanın Türkiye'nin de çok yararına olduğunu dile getirdi.

    "Ulusal tasarruf oranları yükseltilmeli"

    Derviş, krizde bankaların çok sağlam durduğunu ve finans sisteminin de ABD ve Avrupa'daki toksit asit durumlarından etkilenmediğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

    "Türkiye'nin bankalarının sermaye yapısı sağlamdı, o da çok yardımcı oldu. Bu durumda büyümeye dönüşe ve yavaş yavaş daha da hızlı büyümeye çalışmamız lazım tabii ki. Bunun olduğunu da şu anda görüyoruz.

    Fakat bu büyüme sürecinin uzun vadede sürekli olması ve yeniden başka sorunların çıkmaması için, Türkiye'nin ulusal tasarruf oranını artırması lazım. Yani yüzde 17-18 gibi bir tasarruf oranıyla, yüzde 7-8 gibi bir büyümeye süreklilik kazandırmak mümkün değil. Türkiye'nin böyle temel bir yapısal sorunu var; tasarruf eksikliği.

    Dolayısıyla, Türkiye, içerdeki düşük tasarruf hacmini telafi etmek için, yüksek yatırım hacmini ancak dışardan çok sermaye getirerek gerçekleştirebilir. Sanıyorum yapısal ve uzun vadeli olarak düşündüğümüz zaman, 6-8-12 aylık gibi kısa vadeli olayların ötesinde, Türkiye'nin çeşitli araçları kullanarak ulusal tasarruf oranını ciddi şekilde yükseltmesi lazım."

    "En önemli tehlike..."

    Önümüzdeki aylarda veya yakın gelecekte geçen yıl yaşanan kriz benzeri durumun tekrar ortaya çıkabileceğini düşünmediğini, büyümenin hızlandığını anlatan Derviş, şunları kaydetti:

    "Ancak şöyle bir sorun var: Bu krizden çıkabilmek için özellikle ABD, Japonya, Avrupa gibi zengin ülkeler, zaten yüksek olan borç oranlarını daha da yükselttiler. Ayrıca insanların yaşlanma sürecine bağlı olarak sağlık ve emeklilik harcamalarında olağanüstü büyüme var. Bu da özellikle sanayileşmiş, ileri ülkelerde, ciddi kamu dengesi sorunu oluşturuyor. Bu, ABD, Avrupa'nın birçok ülkesi ve Japonya'da da böyle.

    Bu nedenle önümüzdeki belki de en önemli tehlike, kamu dengelerinin özellikle zengin ülkelerde artık sürdürülebilir olmaması. Dolayısıyla buna karşı alınması gereken önlemler lazım. Bu önlemler, canlanmayı yavaşlatabilir ve bir kamu dengesi krizi korkusuyla yeni yeni canlanan dünya ekonomisi kısıtlayıcı tedbirler karşısında duraksayabilir.

    Bence burada paniklememek lazım. Çünkü, aslında faizler hala çok düşük, uzun vadeli faizler de çok düşük. Dolayısıyla, ortada bir zaman var; ABD'nin sağlık sistemini ve harcamalarını, kamu dengesini, vergi düzenini değiştirmesi için 2-4 yıl zamanı var. Aşırı paniğe kapılıp, birden bire sıkı bir maliye politikasına veya sıkı bir para politikasına geçip canlanmayı yavaşlatmak hatalı olur, özellikle de işsizlik bu kadar yüksekken.

    Kamu dengesi sorunu var, fakat bu sorunu derinlemesine, yapısal önlemlerle orta vadeli perspektif içinde gerçekleştirmek lazım. Yani, paniğe kapılmadan ama hareketsiz de kalmadan."
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow