hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Gözaltı dalgasını uzmanlar yorumluyor

    Gözaltı dalgasını uzmanlar yorumluyor
    expand

    Ergenekon soruşturmasında bugün yaşanan hareketliliği ve emekli komutanların gözaltına alınmasını uzmanlar ve gazeteciler CNN TÜRK'e değerlendirdi.

    CNN TÜRK Haber Koordinatörü Yavuz Oğhan:
    "Türkiye'nin son dönemdeki en önemli operasyonlarından biri. Bir dönemin kudretli generalleri gözaltına alınıyor. Önümüzü görmek için biraz zamana ihtiyaç var. Ortaya konulacak iddianameler ve deliller en önemli göstergeler olacak."

    Hürriyet gazetesi yazarı Fatih Çekirge:
    "Meslek hayatımda bu kadar geniş ölçekte, orgenerallerin, korgenerallerin vb. gözaltına alındığını görmedim. Olay 1. Ordu ve Harp Akademileri merkezinde dönüyor gibi görünüyor. Bence önümüzdeki dönemin en önemli sorusu şu: Balyoz planı 1. Ordu'daki hiyerarşik zincirin dışında bir hazırlık mıydı, yoksa başka bir boyutu mu vardı? Genelkurmay Başkanı Başbuğ da Balyoz Planı'yla ilgili olarak "lanetliyorum" demişti."

    Milliyet gazetesi yazarı Fikret Bila:
    "Balyoz darbe planı"nın altında imzası bulunduğu belirtilen dönemin 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın seminer faaliyetlerine atıfta bulunuluyor. Gözaltındaki iki kuvvet komutanı Fırtına ve Örnek, daha önce Ayışığı, Sarıkız, Eldiven darbe planı iddialarıyla ilgili ifade vermişlerdi. Ama anladığım kadarıyla bu apayrı bir soruşturma. Söz konusu seminere katılanlarla katılmayanları ayırmak lazım. Bugün gözaltına alınan isimler o seminere katılmışlardır, o yüzden gözaltındalar. Soruşturma, katıldığı iddia edilen subaylarla ilgili genişleyebilir. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, konunun askeri savcılıkça da soruşturulduğunu açıklamıştı. Yani hem sivil hem askeri koldan iddialar soruşturuluyor."

    Emekli Tuğgeneral Nejat Esen:
    "Bu olayların iki önemli sonucu var. Birincisi, Türkiye gittikçe geriliyor. Ergenekon süreci geriyor ve Ergenekon soruşturması sürecinin sonlandırılmasında fayda var. İkincisi ise, Türk Silahlı Kuvvetleri açısından baktığınızda, Genelkurmay Başkanı zor durumdadır. Her ne kadar emekli dahi olsalar, bu gözaltılar TSK mensuplarını üzüyordur. Ancak bu olayların iç ve dış aktörleri var."

    Milliyet gazetesi yazarı Hasan Cemal:
    "Bütün gözaltılar tabii olağanüstü gelişmeler. Kuvvet ve ordu komutanları gözaltına alınıyor. Bütün bunları bir yerde yerle yerine oturtabilmek için ta 28 Şubat 1997'ye dönmek lazım. 28 Şubat bir hükümeti devirdi biliyorsunuz. Erbakan hükümetini devirdi, arkadan partiyi kapattı, arkasından Erdoğan'ı hapse koyup siyaset yasağı koydu. Bundan sonra 2002 sonunda Erdoğan'ın partisi seçimleri kazanıp tek başına iktidara geldi. Bunun yarattığı tepkilerle 1. Ordu'da düğmeye basıldı. 1. Ordu'nun başında Çetin Doğan vardı.

    Sonra da İbrahim Fırtına, Özden Örnek hepsinin adlarının geçtiği Balyoz Darbe Planı var. Arkasından bunun Taraf gazetesinde ayrıntılarıyla yayımlandığı ortada. Bu aynı isimleri biz 2003-2004 yılında Özden Örnek günlüklerinde yer alan Sarıkız, Ayışığı, Eldiven gibi darbe tertiplerinde de gördük. Bunlar konusunda herhangi bir kuşku yok. Hatta zamanın Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök de bu konuda yalanlama yapmadı. Bunlara bakıldığında arkasında Şener Eruygur'un, Tolon Paşa'nın adı var.

    Burada bütün bu darbe tertiplerinin bir yerde günışığına çıkması lazım ve bütün bu çerçevenin içinde ne olup bittiği, hangi darbe tertibinin nereye kadar gittiğinin hesabının yargı önünde sorulması ve aydınlatılması lazım. Demokrasi, hukuk devleti diyorsak bunun açığa çıkarılması ve sorumlularının yargı önünde bunun hesabını vermesi lazım. Bu gelişmeler bence gördüğüm kadarıyla olumlu gelişmeler. Türkiye'de demokrasi ve hukuk devletinin yerli yerine oturması açısından bu önemli.

    Yargıdaki kriz

    Ortalığın Türkiye'de karışmış olması gayet doğal. Geçmişe dönüp baktığımızda 28 Şubat postmodern darbeyse ve bu darbeden sonra seçim sandığından çıkmış olan bir hükümete bakın. Daha 2007 yılında bu hükümete "Cumhurbaşkanı seçemezsin" diye verilen 28 Nisan muhtırası var. Bir taraftan muhtıra veriyorsunuz ne için? Cumhurbaşkanını seçemez diye. Bunları çektiğinizde 2009 Mart'ta Kafes Eylem Planı çıkıyor. Bunların önemli bir kısmını inkar edemiyorsunuz. Bunların hesabını soramayan bir rejimin adı demokrasi olabilir mi?"
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow