Atalay önergesi gergin bir ortamda reddedildi

Atalay önergesi gergin bir ortamda reddedildi
expand

TBMM Genel Kurulunda, CHP'nin, İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınması 146'ya karşı 310 oyla reddedildi. Görüşme çok sert geçti. BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık'ın "1999 seçimlerinden önce CHP '20 militanı bizden aday gösterin' dedi" açıklaması CHP'yi ayağa kaldırdı. CHP, "Yalan yanlış beyanlar. CHP, terör örgütünü kınamayanlarla işbirliği yapmamıştır, yapmayacaktır" açıklamasını yaptı.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

TBMM Genel Kurulu'nda, CHP'nin, İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınması kabul edilmedi.

Genel Kurul'da, yapılan görüşmelerin tamamlanmasının ardından, elektronik oyla açık oylamaya geçildi.

CHP'nin, İçişleri Bakanı Atalay hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınması 146'ya karşı 310 oyla reddedildi.

Oylama tutanaklarına göre, oylamaya 460 milletvekili katıldı.

CHP, eski DEP milletvekili Hatip Dicle'nin ortaya attığı "Habur'daki hakim ve savcılar, PKK'lıların serbest bırakılması için ayarlandı" iddiasıyla ilgili olarak Bakan Atalay hakkında gensoru önergesi vermişti.

BDP Muş Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Sırrı Sakık, gensoruda tartışılan Atarük Orman Çiftliği'ndeki görüşmede kendisinin de bulunduğunu belirterek, "Gensorudaki tartışmaların hiçbiri, görüşmede konuşulmadı. Yani bir pazarlık olmadı. Birçok kez görüşmeler yaptık. Bu ülkenin barışı için birçok şey bizimle mezara gider. 1999 yılında genel seçimlere gidiyoruz, CHP barajın altında. Sayın Genel Başkanınız bize elçi gönderdi; 'sizinle ittifak yapmaya hazırız' diye. Oturduk konuştuk. 'Sayın Türk'ü, Sayın Sakık'ı, Sayın Yurttaş'ı kaldıramam, ama bana 20 tane militan gönderin onları aday edeyim' dedi. Canlı tanığımız var. Yeri ve zamanı geldiğinde söylersiniz. Biz dün neysek, bugün de oyuz. O gün de bugün de Kürt halkının ön bahçesiyiz. Kimi günahlar vardır üstü örtülür, kimi günahlar vardır kabir defterine yazılır. Sizin Kürt halkına karşı yaptığınız günahlar, kabir defterinize yazılacak. Olayları farklı şekilde yönlendirmeye hakkınız yok, gidin Genel Başkanınıza sorun" diye konuştu.

Baykal'dan yanıt"Ne Genel Başkan olarak, ne de partimin yetkili organları, bir şekilde teröre bulaşmış bir kimsenin CHP içinde yer tutması önerisinin muhatabı olmayı kabul etmeyiz."

CHP İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek, BDP'li Sakık'ın sözlerine karşılık vermek için söz aldı. "Bozacının şahidi şıracıdır" diyen Özyürek, Sakık'ın AK Parti'ye yaranmak için olayları çarpıttığını kaydetti.

CHP'liler ile Deniz Baykal'ın, DEP ile SHP'nin de işbirliğine karşı çıktığını anlatan Özyürek, "O dönemde de Deniz Baykal'ın yakınında bulunan biri olarak söylüyorum ki; bunlar yaşanmamıştır. Habur'un sıkıntısı PKK'lıları özel elbiseleri ve özel bayraklarıyla ve mobil mahkemelerde hemen salıvermenin sıkıntısıyla burada 1999 yılına gidilmektedir. Yalan yanlış beyanlarda bulunulmaktadır. CHP, hiçbir zaman terör örgütünü kınamayanlarla işbirliği yapmamıştır ve yapmayacaktır. Herkes yerini, konumunu iyi tayin etsin. Biz Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Misak-ı Milli sınırları içinde herkesin özgürce yaşamasını da isteyen ama terörü kesinlikle lanetleyen bir partiyiz. Teröre bulaşan hiç kimseyle de işbirliği yapmamız mümkün değildir. Terör örgütünü kınamayanlarla gece yarısı AOÇ'ta gizli gizli görüşme yapanlardan hesap sorduğumuz için herkes bunalmış, yalan yanlış beyanlarda bulunuyorlar. Böyle bir görüşme olmamıştır" dedi.

BDP'li Sakık, CHP'li Özyürek'in konuşmasına cevap vermek ve kendilerine kimin elçi olarak gönderildiğini açıklamak üzere söz aldı. Sakık, hiç kimseye yaranmak gibi bir kaygıları bulunmadığını ifade ederek, Kürtler üzerinden sataşma yapılması ve siyasi manevra yapılmasını doğru bulmadıklarını söyledi.

Başbakan'dan yorum"Sırrı Bey'in yapmış olduğu açıklamalar, kendisinin yaşadıklarını, burada anlattı. Biz de yaşayan olarak bizzat onu kendisinden dinlemiş olduk. İşin detaylarını Sırrı Bey'le görüşme imkanınız olursa herhalde çok daha isabetli olur. Çünkü ben, işin taraftarı değilim ama kendisinden, olayı yaşayan birisi olarak dinlemiş olduk. Tabii manidardır. Dolayısıyla olayın içerisinde olmayanın, orada çıkıp konuşması, o da manidardır."
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve beraberindeki bir heyetin CHP Genel Başkanı Baykal'ın elçisi olarak kendileriyle görüştüklerini anlatan Sakık, "Beni fazla konuşturmayın. 1999'a gidelim. Eşref Erdem'in evinde. 1990'ı da var. Onun için biz birçok görüşmeyi biliriz. Yeri ve zamanı gelince onlara sığınırsınız. O gün de çocuklarımızla ilgili bir tek sözcük ağzımızdan duydunuz mu? Hayır. En zor anlarda, yargılandığımız zaman bile çocuklarımıza, kardeşlerimize sahip çıktık. Onları hiçbir şekilde rencide etmedik. Kimin hangi terör örgütüyle ilişkisi olduğu belli. Sizin yeriniz neresi? Silivri, Erzincan, Erzurum..." diye konuştu.

CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay da, AK Parti Grup Başkanvekili Suat Kılıç'ın konuşmasında kendisine sataştığı gerekçesiyle söz aldı. "(Lafa baktım laf değil, adama baktım adam değil) demeyeceğim, zaten bunlar malum" diyen Okay, çirkin bir üslupla, gerçekleri tahrip eden konuşmalarda bulunduğunu söyledi.

CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın konuşanlara laf atması üzerine AK Parti Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin tepki gösterdi. AK Parti Grup Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Şahin'in yanına giderek CHP'li Arıtman'a tepkisine destek verdi. TBMM İdare Amirlerinin araya girmesiyle gerginlik büyümeden önlendi.

CHP:

İlk konuşmayı yapan CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay, Başbakan'ın "gensoru yalama oldu" sözlerini hatırlatarak, gensoruya "yalama" denilemeyeceğini, ancak Türkiye'de hukukun yalama olduğunu belirtti. Okay, Atalay'ın gensorudan kurtulabileceğini, ancak Yüce Divan'dan kurtulamayacağını söyledi.

Okay, "Habur gerçeğinde yaşanan, terör örgütüyle müzakere ve bu müzakerelerin bir kısmının da gizli yapılmasıydı. Sayın Bakan, 17 Ekim görüşmesini herkeslerden sakladı. Mahmur ve Kandil'den gelecek olan 34 kişiden 4'ü çocuktu, onları ayırıyorum, 30 teröristin geleceği ifade edildi ve ama şu ifade edilmedi; '4 saat sonra bunlar serbest bırakılacak.' 17 Ekim görüşmesinde sayın Bakanın Atatürk Orman Çiftliğinde, kapatılan DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ile gelecek olan terörist kadronun nasıl karşılanacağına dair görüşme yapıldı. Sayın Bakan bunu uzun süre sakladı. Ancak, 23 Ekim günü itiraf etmek zorunda kaldı. Orada koruma görevlisi olan iki kişi, görüşmeleri ifşa ettikleri gerekçesiyle işlerine son verildi" dedi.
Gensoru önergesinden..."Demokratik açılım diye adlandırılan proje kapsamında, terör örgütü mensuplarının yargı sürecini etkileyen, bu konuda özel yargılama düzeni sağlamak için devletin olanaklarını seferber eden, terör örgütü mensuplarının tutuklanmaması için hukuku çiğneyip, yargıyı yönlendiren pazarlıkları yapan, bu amaçla gizli müzakereler yürüten Atalay hakkında gensoru açılsın.

"18 Ekim günü Diyarbakır'da bir başka buluşma gerçekleşti; yine İçişleri Bakanlığı Müsteşarı, Diyarbakır Başsavcısı - Adalet Bakanı Müsteşar Yardımcısının da orada mıydı cevap bekliyorum-birlikte bir toplantı yaptı" diyen Okay, "19 Ekim günü üniformaları, lüks ciplerle, ellerinde terör örgüt bayraklarıyla 30 terörist geldi. Onları devletin müsteşarları, valileri, emniyet müdürleri, savcıları hep birlikte karşıladı" diye konuştu.

Okay, "Burada hakimin ne işi var? CMUK çok açık. Hakim teröristin ayağına gitmez, hakim kimsenin ayağına gitmez. Ama terörist hakimin ayağına gider" dedi.

CHP Grubu adına söz alan CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter, "Ergenekon davasında bir komutan ya da üniversite rektörü alınıyor, 7-8 saat sorgulanıyor. Peki Habur'da 34 kişi 4 saatte nasıl sorgulanıyor? Biri Silivri hukuku'dur, diğeri Habur hukuku. Bir de Deniz Feneri hukuku var. Onu unutmayalım, ayrıcalıklı, koruma altına alınan yayın yasağı getirilen bir dolandırıcılık davası, AKP'nin himayesi altında devam etmektedir" dedi.

 İstanbul Milletvekili Nur Serter, konuşması sırasında AK Parti'li milletvekillerin oturdukları sıraların büyük kısmının boş olduğunu belirterek, söyleyeceklerine tahammüllerinin olmadığını ifade etti.

Habur'dan girişlerden bir gün önce bir gazetenin manşetinde yer alan "4 saatte geçecekler" başlıklı haberini gösteren Serter, "Habur'da, Adalet Bakanlığının üst düzey yetkilileri, Adalet Bakanlığı müsteşarı ne aramaktadır?" diye sordu.

Serter, kendisinin Ergenekon ile bir ilişkisi olduğunun iddia edildiğini belirterek, "Bu bir iftiradır. Benim Ergenekonla bir ilgim yoktur" dedi. Serter, kendisine yönelik bu iddiayı ortaya atana karşı dava açacağını bildirdi. İstanbul Üniversitesinde herhangi bir sorgu odasının açılmadığını da savunan Serter, "Eğer iddia edildiği gibi sorgu odası olsaydı, en az bir dava açılmış olurdu. Şimdiye kadar açılan tek bir dava yoktur. Bilgilendirme adına yapılan bir çalışmadır o" dedi.

BDP:

Grup Başkanvekili Bengi Yıldız, sürece karşı çıkan CHP lideri Deniz Baykal'ın 2002'de Diyarbakır'da düzenlediği seçim mitingindeki konuşmalarını anımsattı.

Yıldız, "Barıştan, aftan, dağdakiyle kucaklaşmaktan bahseden Sayın Baykal, peki Habur süreci de dağdakilerle ovadakilerin kucaklaşması değil miydi? Hani kucaklaşmaktan yanaydınız? İlk kez o dağdakiler sağ salim ailelerine kavuştu. Bundan niye rahatsızlık duydunuz?" diye sordu.

Yıldız, CHP'nin parti programında ve 1999 raporunda yer alan görüşleri dile getirerek, "11 yıl önce anadilde eğitimi savunan Sayın Baykal şimdi ne diyor; 'anadilde eğitim ülkeyi böler' diyor. İşte asıl Türkiye'yi bölecek olan dil budur. Ya CHP'nin o günkü raporları yanlıştı, bölücüydü ya da bugünkü CHP zihniyeti yanlış yerde duruyor" ifadesini kullandı.

AK PARTİ:

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Habur'dan tüm girişlerin hukuk çerçevesinde gerçekleştiğini belirterek, "(Çadır mahkeme) diyerek yargıyı rencide ediyorsunuz, hakaret ediyorsunuz" dedi.

Atalay, kapatılan DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ile yaptığı görüşme hakkında bilgi verdi. Gelişler sırasında herhangi bir yasadışı işleme meydan verilmemesi için Türk ile görüştüğünü belirten Atalay, görüşmelerinin tek konusunun bu olduğunu ifade etti.

Türk'ün, "bizzat oraya gideceğim ve bunları önleyeceğim" dediğini aktaran Atalay, "Ama birçok şey önlenememiştir. Ben de ondan sonraki basın toplantısında 'Sürece büyük bir darbe vurulmuştur' demişimdir" dedi.

Atalay, "gizli" diye nitelenen görüşmesini basın toplantısıyla açıkladığını, İçişleri Bakanının her görüşmesini basına açıklama zorunluluğunun bulunmadığını, görüşmenin de yanlış olmadığını ifade ederek, CHP Genel Başkanı Baykal ile bakanlığı döneminde birkaç defa görüştüğünü ve hiçbirisinin basında yer almadığını kaydetti.

"Yalanlarla gensoru veriliyor"

Atalay, CHP sözcüsünün söylediklerinin "yüzde 90'nın yalan olduğunu' belirterek, "Yalanlarla, iftiralarla gensoru veriyorsunuz" dedi. "Bir de mektup yalanı var. Tutanakta böyle bir mektup yok. Yalan, böyle bir şey yok. Biz öyle teröristbaşı, illegal örgütlerle falan pazarlık yapmadık, yapmayız. Onu bu Meclis çatısı altında kimseye yakıştırmayız" diyen Atalay, terörü sonlandırmanın yolunun, terör örgütünün silah bırakmasından geçtiğini kaydetti.

Diğer ülkelerin tecrübelerinin de bunu gösterdiğini belirten Atalay, dağdan inişlerin özünde bu silah bırakmanın olduğunu dile getirdi. Atalay, "Eğer eli silahlı bazı kişiler silahlarını bırakıp ülkeye geliyorlarsa, bu terörle mücadelenin hedeflediği durumlardan biridir" dedi.

Atalay, "Meclis ve muhalefet olarak böyle bir ciddi konuda insaflı olun. 'AK Parti bunu çözecek' diye rahatsız oluyorsunuz. Bu çözülecek, terör bitecek... Türkiye'de kardeşlik kurulacak ve siz gelecekte milletin zihninde yargılanacaksınız. Çağdışı, ilkel bir statükonun temsilcisi olan görüşleriniz rafa kalkacak. AK Parti hükümetleri olarak, Türkiye'nin kronik sorunlarını çözmekle meşgulüz. Sorunları istismar etmek, çözümsüzlüğü savunmak kolaydır, muhalefetin yaptığı gibi... Zor olan, çözmektir. Zira sorunları çözmek, irade, cesaret ister, kararlılık gerektirir, vizyon gerektirir, en önemlisi de güçlü bir liderlik gerektirir" dedi.

"Rakılı-ciğerli yemekler..."

Ahmet Türk'ün Baykal ile görüştüklerine ilişkin çok şeyler bildiğini belirten Atalay, "Rakılı-ciğerli yemeklerinde neler konuşmuşlar? Bunlar anlatılıyor" dedi. Atalay, küçük hesap yapmadıklarını, büyük düşündüklerini kaydederek, "Çözümsüzlüğün değil, çözümün peşindeyiz" ifadesini kullandı.

İktidara geldikleri andan itibaren, ülkenin konuşulmayan, tabu olarak kabul edilen sorunlarını büyük bir kararlılıkla ele aldıklarını vurgulayan Atalay, "Ancak henüz yolun ortasındayız, daha yapılması gereken çok şey var. Bu süreci baltalamaya çalışanlara da üzerinde yürüdüğümüz çözüm yolunun dönüşü olmayan tek yön olduğunu hatırlatmak istiyorum. Bunun dönüşü yok. Allah'ın izniyle, Türkiye büyük ülke, terörünü de çözecek. Türkiye artık eski Türkiye değil. İçerideki bütün bu sosyal sorunlarını da çözecek. Demokratik açılım bunun adıdır. Biz yıkmıyoruz, yapıyoruz. Yıllardır izlenen yanlış politikalarla zedelenen toplumsal dokumuzu tamir ediyoruz. Biz, insanımıza umutsuzluk değil, umut aşılıyoruz. Biz, negatif değil, pozitif siyaset yapıyoruz. Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi, büyük Türkiye'nin ayağındaki prangalardan kurtulmasını sağlayacaktır" dedi.

"Gelin çözelim"

Terörün 40 bin kişinin hayatına mal olduğunu ifade eden Atalay, "Gelin oturalım, bu sorunu çözelim, bunu görüşelim. Ama iki muhalefet partisi bunu konuşmuyor bile. Peki siyasi partiler ne için vardır? Ülkenin sorunlarını konuşmayacaksa, ülkenin sorunlarını çözmeyecekse, siyasi partinin ne anlamı vardır?" diye sordu.

Meclisteki partilerin bu konuda 'katiyen çözdürmeyiz. Bu konu çözülmesin, devam etsin' dediklerini savunan Atalay, " Bundan nemalananlar, statükonun temsilcileri, bunların çözülmesini istemiyor. Bu, parlamento dışında da var. Dış ülkelerde de var. Ama biz biliyorduk, yola çıkarken... Birilerinin bunu engellemek için uğraşacağını, birilerinin bu konularda ne kadar acımasız karşı çıkacağını biliyorduk. Provokasyonlar olacağını biliyorduk, onun için de gayet tedbirliyiz, gayet kararlıyız ve samimiyetle inşallah ülkemizde kardeşlik tesis edilecek, güçlendirilecek" diye konuştu.

AK Parti Grup Başkanvekili Suat Kılıç, "Tüm taraflarca yalanlanmış yalanların, gensoruyla Meclis gündemine getirilmiş olması, göz ardı edilmesi mümkün olmayan bir ayıptır, eksikliktir" dedi.

TBMM Genel Kurulunda, CHP'nin, İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında verdiği gensoru önergesi üzerinde konuşan AK Parti Grup Başkanvekili Kılıç, Habur Sınır Kapısından girişlerle ilgili olarak hukukun kaideleri doğrultusunda yapılan işlemlerle ilgili gerekli, doyurucu, tatminkar, sayfalarca bilginin soru önergeleri vasıtasıyla milletvekillerine verildiğini ifade etti.

Buna rağmen bugün aynı yazılı soru önergelerinin gensoru olarak getirilmiş olmasını, yasama ve denetim meclisinin ciddiyetiyle bağdaşan bir durum olarak değerlendiremediklerini belirten Kılıç, "Yalanlanan bir iddia üzerine inşa edilen gensoru metni, CHP'nin gerçekleri çarpıtma konusunda becerisinin de ayrıca bir kanıtı niteliğindedir" diye konuştu.

Gensoru önergesinin, "CHP tarafından son aylarda oluşturulmak istenen çatışma ve bunalım senaryolarına da işaret niteliğinde" olduğunu savunan Kılıç, Habur'dan girişlerin 19 Ekim 2009 tarihinde yaşandığı halde, verilen gensoru önergesinin taşıdığı tarihin 17 Şubat 2010 olduğunu anımsattı.

Kılıç, "4 ay boyunda neden beklenmiştir? Bu gensoru, acaba gündemi değiştirme çabası mıdır, bu sorular zamanla cevabını bulacaktır" dedi.

Gensoruda "Habur'da yaşanan süreci siyasi iktidar ile terör örgütü birlikte planlamışlardır" ifadesinin yer aldığını anımsatan Kılıç, "Bunu söylemekle birlikte akıl almaz evhamlarına, yüz kızartan yalanlarına bir yenisi de ilave etmiş oluyorlar" diye konuştu.

Bu sözler üzerine CHP sıralarından tepkiler geldi ve TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, Kılıç'tan sözlerini düzeltmesini istedi.

AK Parti hükümetinin, terör örgütü ve yandaşı çevrelerle hiçbir eylemin içinde olmadığını ve olamayacağını belirten Kılıç, "Ama siz bu gensoru önergesini hazırlarken Hatip Dicle isimli şahsın beyanlarına güvenmek suretiyle AK Parti'ye atfetmeye çalıştığınız hatayı kendi elinizle işlemiş oldunuz" dedi.

Bahçeli "evet" dedi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında verilen gensoru önergesinin gündeme alınması için kabul oyu kullandığını söyledi.

Bahçeli, TBMM Genel Kurulunda, Atalay hakkındaki gensoru önergesinin görüşmelerinin ardından, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Görüşmelerin sonuna doğru Meclise geldiğini ifade eden Bahçeli, "Oyumu kullandım, oyumda da gensoruyu kabul oyu verdim" dedi.

Sıradaki Haberadv-arrow
Sıradaki Haberadv-arrow