hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Ergenekon" duruşmasında kavga

    Ergenekon duruşmasında kavga
    expand

    Birinci "Ergenekon" davasının 156. duruşmasında talepler bölümünde söz alan Danıştay ve Cumhuriyet'e saldırı dosyası sanığı Osman Yıldırım, “kırmızı yularlı, kalpaklı" ifadesini kullanınca Avukat Vural Ergül “terbiyesiz" diye bağırdı. Yıldırım'ın “PKK teröristleriyle tek tek el sıkışan hainler" sözleri üzerine İşçi Partili Hikmet Çiçek, Yıldırım'ın üzerine yürüdü.

    Birinci "Ergenekon" davasının tutuklu sanıklarından Osman Yıldırım, diğer sanıklarla yaşadığı tartışma nedeniyle duruşma salonundan çıkarıldı.

    İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki salonda görülen duruşmada söz alan Osman Yıldırım'ın, konuşmasına, "PKK lideri Öcalan'a yapılacak suikast girişimini haber vererek bu suikastı önleyen ve bu duruşma salonunda konuşan kırmızı fularlı, kalpaklı..." diye devam etmesi üzerine, bazı avukatlar itirazda bulunarak, Yıldırım'ın bu şekilde konuşmasına izin verilmemesini istedi.

    Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, herkese konuşma hakkı verdiğini ve Yıldırım'ın da konuşmasına devam etmesi gerektiğini söyledi.

    Avukatların tepkisine rağmen konuşmasına devam eden Yıldırım'ın, "PKK teröristleriyle tek tek el sıkışan hainler" demesi üzerine, tutuklu sanıklardan İşçi Partili Hikmet Çiçek ayağa kalkarak, sözlü hakarette bulunduğu Yıldırım'ın üzerine yürüdü.

    Bunun üzerine bağırmaya başlayan Osman Yıldırım, jandarmalar tarafından ağzı kapatılarak susturuldu. Yıldırım duruşma salonundan çıkarılmaya çalışılırken bazı tutuklu sanıkların Yıldırım'a vurmak istediği görüldü.

    Salonun boşaltılmasını isteyen Mahkeme Heyeti Başkanı Özese, duruşmaya kısa bir süre ara verdi.

    Aranın ardından Doğu Perinçek ile tutuklu bazı İşçi Partililer, Yıldırım'ın hakaret içeren açıklamalarda bulunduğunu, bu nedenle konuşmasına izin verilmemesini istedi.

    Mahkeme Heyeti Başkanı Özese'nin, Yıldırım'ın konuşmasının savunma hakkı kapsamında olduğunu ve yarım saatlik konuşmasını tamamlaması gerektiğini söylemesi üzerine, Doğu Perinçek ile diğer bazı tutuklu sanıklar duruşma salonunu terk etti.

    Bu arada avukatlar ile Özese arasında da kısa bir tartışma yaşandı.

    Konuşmasına devam eden Yıldırım'ın, "PKK örgütüne moral veren, Öcalan'a gül uzatan ve kendi dergilerinde PKK propagandası yapan, sosyalist düşünceye ihanet ettiği için dışlandığı arkadaşları tarafından bacağından vurularak topal bırakılan..." şeklindeki sözleri üzerine avukatlardan tekrar tepki geldi.

    Avukatlar, Yıldırım'ın hakaret içeren konuşmalarının savunma hakkı kapsamında olmadığını ve buna izin verilmemesi gerektiğini söyledi. Mahkeme Heyeti Başkanı Özese de "Sabahtan beri herkes konuşuyor, hakaret ediyor. Cumhurbaşkanından, mahkeme hakimine, savcılara kadar herkese hakaret ediliyor. Bir şey demedik" dedi.

    Avukatların itirazlarını devam ettirmesi üzerine söz alan Yıldırım, konuşmasının hakaret içerdiğini düşündüğü bölümlerini okumayacağını, ancak kendisine de bundan sonra hakaret edilmemesi gerektiğini söyledi.

    Sözlerine devam eden Yıldırım'ın, konuşmasının bazı bölümlerini "Vesaire, vesaire" diyerek okuduğu görüldü.

    Veli Küçük'ten tepki

    Birinci "Ergenekon" davasının tutuklu sanıklarından emekli Tuğgeneral Veli Küçük, "Bu iddianameyi savcılar hazırladı' demiyorum, çünkü dersem Türk hukukuna hakaret etmiş olurum. Türk savcısı böyle bir iddianame hazırlamaz" dedi.

    Duruşmada söz alan tutuklu sanık Muzaffer Tekin, "gözaltına alındığı tarihten bu yana İkinci Cumhuriyetçi ve Yeni Osmanlıcıların yalan ve iftiralarıyla karşı karşıya olduğunu" savundu.

    Mahkemenin önceki duruşmalarda Danıştay olayına ilişkin tanıkları dinlediğini hatırlatan Tekin, Alparslan Arslan ile ya Teoman Ekşioğlu ya da Adnan Güleç aracılığıyla tanıştığını belirterek, Arslan ile telefon görüşmelerinin 2004'ün Mart ayı sonu itibarıyla başladığını söyledi.

    Daha sonra söz alan tutuklu sanıklardan emekli Tuğgeneral Veli Küçük ise "bu davada basının desteğiyle yargılandıklarını" savunarak, kendisi hakkındaki bazı gazete haberlerini mahkeme heyetine gösterdi.

    Bu soruşturmada "gizli tanık" ismiyle "yalancı tanıkların" çıkarıldığını öne süren Küçük, "Gizli tanıklara itibar edildi ve polisler de bu gizli tanıkların beyanlarına göre iddianame hazırladı. 'İddianameyi savcılar hazırladı' demiyorum, çünkü dersem Türk hukukuna hakaret etmiş olurum. Türk savcısı böyle bir iddianame hazırlamaz" şeklinde konuştu.

    Veli Küçük, ikinci "Ergenekon" davasında mahkeme heyetinin 20 Ağustos tarihli ara kararında, sınır dışı operasyonlar yapan ve JİTEM kurucuları oldukları iddia edilen tutuksuz sanık emekli Albay Arif Doğan, öldürülen Binbaşı Cem Ersever, intihar eden emekli Albay Abdülkerim Kırcı'nın bağlı olduğu Jandarma İstihbarat Grubu hakkında Jandarma Genel Komutanlığından bilgi istemesini eleştirdi.

    Küçük, "Yiğit insanlardı, hepsini de tanırım. Ne yapacaksınız? Jandarma görev yerlerini bildirse 'Ne yaptınız?' mı diyeceksiniz. 'PKK'lıları neden öldürdünüz?' mü diyeceksiniz" şeklinde konuştu.

    Küçük'ten sonra söz alan İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek de, Beşiktaş Adliyesi'nde yasa dışı örgütlenme olduğunu iddia ederek, "Beşiktaş Adliyesine Türk yargısı giremiyor. Orada Türk hukuku işlemiyor. Orada geçerli olan ABD'nin Türkiye'ye dayattığı operasyondur. Beşiktaş Adliyesi, Türkiye'nin egemenlik alanı dışında, gizli örgütün denetimindedir" dedi.

    Bunun üzerine mahkeme heyetine başkanlık eden Özese de "Beşiktaş Adliyesi terör örgütü olamaz. Oradaki hakim ve savcılar terör örgütü üyesi olamaz. Biz savaşın tarafı değiliz. Türk Milleti adına yargılama yapıyoruz. Bu söylediklerinizi yorum olarak algılıyorum" diye konuştu.

    Perinçek de "Bunu verdiğiniz kararlarla göstereceksiniz" dedi.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow