hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "İnsan Hakları"ndan Ergenekon övgüsü

    İnsan Haklarından Ergenekon övgüsü
    expand

    İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün geçen yılı değerlendirdiği 2011 Dünya Raporu'nda Türkiye, 12 Eylül'deki referandumla kabul edilen anayasa paketi nedeniyle olumlu puan toplarken, "Ergenekon davasını" ilerletme arzusu övgü aldı.

    668 sayfalık raporun Türkiye bölümünde, "Ergenekon davasını ilerletme isteği, cezadan muafiyeti sonlandıracak daha geniş çabalar için potansiyel oluşturuyor" denildi.

    12 Eylül'deki halk oylamasıyla kabul edilen anayasa paketinin müspet not olarak girdiği raporda, şu ifadeler kullanıldı:

    "12 Eylül 1980 darbesi sırasında ve sonrasında askeri yetkililerin ve devlet görevlilerinin işlediği suçlara yargı yolunun açılması, askeri mahkemelerin rolünü azaltılması, yargıdaki atamaların değiştirilmesi, anayasa mahkemesine bireysel başvuru hakkı getirilmesi ve ombudsmanlığın kurulması dahil 1982 anayasasına önemli değişiklikler getiren anayasa değişiklikleri, eylül ayındaki referandumda kabul edildi. Bu değişikliklerle yeni reformların önü açıldı. İnsan haklarının daha da ilerletilmesi için 1982 anayasasının tamamen değiştirilmesi gereği, 2007 seçimlerinin ardından defalarca siyasi tartışmalara konu oldu."

    "Kürt sorununda somut adımlar az"

    Hükümetin Türkiye'deki Kürt kökenlilerin insan haklarını iyileştirmek için 2009 yılında başlattığı açılımda, bu doğrultuda "az somut adım atmakla" eleştirildiği raporda, terör sorununun çözümünde askeri yöntemleri dışlayan ve hakların genişletilmesine dayalı bir anlayışın siyasi yelpazede daha geniş kabul görmeye başladığı anlatıldı.

    Raporda, terör örgütü PKK'nın saldırılarını sürdürdüğü ve ağustos ve eylül aylarında Hakkari ve Şırnak'ta iki imamın öldürülmesinden sorumlu olabileceği kaydedildi.

    Bursa'nın İnegöl ve Hatay'ın Dörtyol ilçelerinde meydana gelen toplumsal  olaylara da yer verilen raporda, geçmiş yıllarda da benzerleri görülen etnik motifli saldırılarla ilgili yargılamaların devam ettiği belirtildi.

    Raporda ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüğüyle ilgili "güçlenen açık tartışma atmosferine rağmen şiddet içermeyen konuşmalar, yazılar ve gösteriler nedeniyle insanlar soruşturulmaya ve mahkum olmaya devam ediyor" denilen raporda, çok sayıda gazeteciye açılan davalar eleştirildi.

    Raporda "Gazeteciler ve yayıncılar soruşturmaların hedefi oluyor. Yargılamalar hakkında meşru habercilik, 'adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs', suç yapılanmalarına yönelik soruşturmalar hakkında haber yapmak 'soruşturmanın gizliliğini ihlal' ve PKK hakkındaki haberler 'terör propagandası' addediliyor" denildi.

    Uzun tutukluluk eleştirisi

    Türkiye'yi, terörle mücadele yasalarına dayanarak yüzlerce göstericiye PKK destekçisi kabul etmekle ve yargılama öncesindeki uzun tutukluluk süreleri nedeniyle eleştiren raporda, belediye başkanları dahil yüzlerce BDP yöneticisi ve üyesinin KCK davası kapsamında yargılanmasının, "siyasi katılım hakkı açısından endişe doğurduğu" ifade edildi.

    Raporda, polisin kötü muamelesinin özellikle gösteri ve tutuklamalarda sorun olmayı sürdürdüğü, gözaltında işkence ve kötü muamelenin ise daha nadir görüldüğü kaydedildi.

    Suçluların cezadan muafiyetini sonlandırmada, 12 Eylül'de kabul edilen anayasa değişikliğinin önemi vurgulanan raporda, "Askeri mahkemelerin yetkilerinin daraltılması, askeri personelin insan hakları ihlalleriyle ilgili davalarda sivil mahkemelerde yargılanmalarının güvence altına alınması doğrultusunda önemli bir adımdı. 12 Eylül 1980 darbesi sırasında ve sonrasında askeri yetkililerin ve devlet görevlilerinin işlediği suçlara yargı yolunu kapatan (geçici 15'inci maddenin) kaldırılması, hukukçular arasında bunun darbecileri yargılamaya yetip yetmeyeceği tartışmasına rağmen mühimdi" görüşlerine yer verildi.

    "Ergenekon davasıyla" ilgili gelişmelere de değinilen raporda, "Ergenekon davasını ilerletme isteği, cezadan muafiyeti sonlandıracak daha geniş çabalar için potansiyel oluşturuyor" ifadesi kullanıldı.

    Raporda, Şırnak'ta 1993-1995 yılları arasında işlenen 23 faili meçhul cinayetten sorumlu oldukları iddiasıyla, Kayseri İl Jandarma eski Komutanı Albay Cemal Temizöz;ün de aralarında bulunduğu sanıkların Diyarbakır 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde süren yargılanmalarının, "yargısız infazların devlet içindeki faillerinin yargı önüne çıkarılması açısından en önemli girişim olduğu" vurgulandı.

    AB ve BM'ye "korkak" suçlaması

    Öte yandan İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün raporunda Çin ve Özbekistan gibi otoriter yönetimlerin işbaşında olduğu ülkelerdeki insan hakları ihlalleri karşısında sessiz diplomasi ve işbirliğini seçen AB ve BM "korkaklıkla" suçlandı.

    İnsan Hakları İzleme Örgütü Direktörü Kenneth Roth, "Baskıcı hükümetlerle 'diyalog' ve 'işbirliği' çok sıklıkla insan haklarıyla ilgili hiçbir şey yapmamanın mazereti oluyor" dedi.

    AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso'nun Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov'la bugünkü "sıcak" görüşmesini AB'nin teslimiyet politikasının "zirvesi" olarak değerlendiren Roth, "insafsız bir lider" olarak nitelendirdiği Kerimov'un insan hakları karnesinde dinini yaşayanlara zulüm etmek ve muhalefeti ve basını susturmak gibi son derece kötü kayıtlar bulunduğunu ifade etti.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow