hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Canımız yanıyor hakim bey"

    Canımız yanıyor hakim bey
    expand

    "Balyoz Planı" iddialarına ilişkin 196 emekli ve muvazzaf askerin yargılandığı davanın 41. duruşmasının görülmesine devam ediliyor. Duruşmaya tutuklu sanık Dursun Çiçek'le mahkeme başkanı arasındaki üslup tartışması damga vurdu.

    İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmaya, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, Eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, Albay Dursun Çiçek ve MHP İstanbul milletvekili Emekli Korgeneral Engin Alan'ın de aralarında bulunduğu 143 tutuklu sanık katıldı. Koramiral Kadir Sağdıç ve Albay Ali Türkşen'in de aralarında bulunduğı 19 tutuklu sanık ise duruşmaya katılmadı. Sağdıç ve Türkşen Gölcük Donanma Komutanlığı'nda ele geçirilen belgelere ilişkin açılan davanın ilk duruşmasına hazır bulundukları için bu davanın duruşmasında hazır bulunmadı. A 16 tutuksuz sanık duruşmada hazır bulunurken, hakkında yakalama kararı olan emekli Orgeneral Ergun Saygun'un GATA'daki tedavisi devam ettiği için duruşmaya katılamadı. Mahkeme Başkanı Ömer Diken sanıkların savunmalarının alınmasına devam edeceğini belirterek, tutuklu sanık Dursun Çiçek'i kürsüye çağırdı.

    Çiçek suçlamaları reddetti

    Balyoz Davası'nda ilk kez savunma yapan sanık Dursun Çiçek, hakkındaki suçlamaları reddetti. 45 dakika savunma yapan sanık Çiçek, 27 aydır tutuklu olduğunu bunun bir hukuk cinayeti olduğunun altını çizdi. 'Silahlı terör örgütü üyesi olmak', 'Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek' suçlarından yargılandığını hatırlatan Çiçek, "Suga Harekat Planı kapsamında Akdeniz Bölgesi 'Müzahir subay' ve 'Astsubay listesinin' hazırlanması için görevlendirildiği ve listeyi hazırladığı iddiası üzerine yargılandığını belirtti. "iddia makamı iddiasını yasal delillerle ispatlamakla mükelleftir" diyen Çiçek, "Şahsıma ait hiçbir maddi ve dijital izi bulunmayan iddiaya konu iki sayfalık isim listesini hazırlayan, kaydeden ve son kaydedenin şahsım olmadığı gibi benimle hiçbir illiyet bağı bulunmadığı iddianamede itiraf edilmektedir. Hukuka uygunluk denetimi yapılmayan bu isim listesinin hiçbir yasal delil niteliği yoktur" dedi.

    "Listenin tarafımdan hazırlandığına dair hiçbir dijital ve somut delil yoktur"

    Listenin sahte delil üretim çetesi tarafından hazırlandığını iddia eden Çiçek, "Hakkımdaki davada tek delil olduğu iddia edilen, üzerinde hiç bir tarih ve dosya bilgisi olmayan iki sayfalık isim listesini içeren word dosyası hukuki tanımı ile tam bir sahtecilik örneğidir. Sahte listede yer alan 42 personelden sadece ikisini aynı birlikte görev yaptığım için tanıyorum. Şayet bu isim listesini hazırlamış olsaydım listenin başına kendi ismimi yazmazdım. Komutanı olduğum Deniz Er Eğitim Alayı'ndaki şahsen tanıdığım daha kıdemli ve etkin olan onlarca subay ve astsubayın ismini yazardım" ifadelerini kullandı. Çiçek,"Akdeniz Bölge Komutanı Emekli Tuğamiral Hasan Hoşgit'in bana görev verdiğine dair bir belge delil yok. Hasan Hoşgit beni tanımadığını da savunmasında söylemiştir. Sahte liste 2009 yılında hazırlandığı delillerle ortaya çıkmıştır. Çünkü o tarihten önce Dursun Çiçek hedef değildi. 1.Ordu Komutanlığı'nda seminerin icra edildiği dönemde, İskenderun/Hatay'da, Deniz Er Eğitim Alay Komutanı olarak görev yaptığım, geçici görevle de olsa bölgeden ayrılmadığım ve seminere katılmadığım sabittir. Listenin hazırlanmasına yönelik kesinlikle hiç bir emir almadım ve böyle bir liste hazırlamadım. Dönemin Akdeniz Bölge Komutanı ifadesinde bu kapsamda bir emir vermediğini açıklamıştır" dedi.

    "Son 100 yılda gerçekleşen darbeler tarihini inceledim"

    "Son 100 yılda gerçekleşen darbeler tarihini incelediğini söyleyen Çiçek, "Merkezi yönetimde ve başkentte kontrolü planlanmayan hiçbir darbe teşebbüsü yoktur. Ankara'ya ve merkezi devlet kurumlarına yönelik hiçbir tedbir öngörmeyen bir darbe planı olamaz. Askeri darbe için kullanılabilecek askeri gücü ve imkanı bulunmayan Donanma Komutanlığı ve Harp Akademileri Komutanlığı ile 1.Ordu Komutanlığı bağlı unsurları kullanılarak İstanbul veya Marmara Bölgesinde bir darbe planlaması hayatın doğal akışına aykırıdır ve mantık dışıdır" şeklinde konuştu.

    "Avrupa insan hakları mahkemesi'ne başvurduk"

    "Mahkemeden öncelikle adil, tarafsız ve bağımsız yargılama yapmasını talep ediyorum" diyen Çiçek, "Bütün davaların tuzu biberi olduğum için beni bu davaya da dahil ettiler. Bu bir darbe planı değil iftira planıdır. Sahte delilleri polis değerlendiriyor. Savcı iddianameyi yazıyor siz de iddianameyi kabul ediyorsunuz. 2 polisin yaptığı değerlendirme değildir. Savcı iddialarını ispatlamalıdır. Bu kadar masum insan suçsuz yere burada. Ben de dahil olmak üzere hepimiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurduk. Böyle adil yargılama olmaz" dedi.

    Mahkeme başkanı diken, sanık dursun çiçek'i uyardı

    İnternet Andıcı Davası'na da değinen Sanık Dursun Çiçek, "1999'dan itibaren yasal olarak kurulan siteleri, suçluymuş gibi yargılayan mahkemelersiniz siz. Genelkurmay'ı da suçluyorsunuz bu durumda. Kararlar evrensel hukuk kurallarına uygun mu?" diye sordu. Bunun üzerine Başkan Ömer Diken'den sanık Çiçek'i uyardı.
    Ömer Diken: Savunma ile hakaret arasında gidip geliyorsunuz. Bizi hakkınızda işlem yapmak zorunda bırakmayın.
    Dursun Çiçek: Canımız yanıyor Hakim Bey,
    Ömer Diken: Sizin ibreniz ince çizgide gidip geliyor.
    Dursun Çiçek: Ailemiz sıkıntı çekiyor.
    Ömer Diken:  Aileniz zor günler geçiriyor olabilir. Ancak bu mahkeme heyetine ve iddia makamına hakaret etmenizi gerektirmez.
    Dursun Çiçek: Yaşadığımız sıkıntıları bir kez daha ifade etmek istedim. Hakaret etme amacım yok.
    Ömer Diken: Savunma sınırları içinde kalınız o sınırı aşmayınız. Konuşmalarınıza dikkat edin.

    Çiçek tahliyesini istedi

    Çiçek savunmasını şöyle tamamladı: "Sahte dijital veriler asla delil değildir. Adalet mülkün yani devletin temelidir. Hak, hukuk ve adalet olmayan yerde devlet de olmaz mahkeme ve hakim de olmaz. Masum olduğum için benim, ailemin ve vicdanım rahattır. Ey Yargıçlar, bir kişiyi tutukladığınızda bir aileyi ve hatta onun tüm sevenlerini tutuklamış oluyorsunuz. Kanser tedavisi gören ve oğlunun maruz kaldığı hukuk cinayetinden habersiz olan annem, eşim, sevgili kızım ve oğlum, sevenlerim ve insanlıktan nasibini almış tüm insanlar sizden adalet bekliyor. Geciken adalet adalet değildir. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum." Dursun Çiçek avukatı olan aynı zamanda kızı İrem Çiçek'in yazdığı Kışladan Hasdal'a isimli kitabı da delil olarak mahkemeye sundu.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow