hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Ölen iki saldırganın katillerini niye sormuyorsunuz?"

    Ölen iki saldırganın katillerini niye sormuyorsunuz
    expand

    Sivas Katliamı davası sonrasındaki açıklamada Akit muhabirinin provokatif soruları arbedeye neden oldu. Mağdurlara, oteli yakan saldırganlar arasında bulunan 2 kişinin hakkını neden aramadıklarını soran muhabir, öldürülen 35 kişi arasında ismi sayılan Hollandalı gazeteciyi anmadıklarını ileri sürdü.

    Müşteki avukatlarından Şenal Sarıhan, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmanın ardından Ankara Adliyesi önünde yaptığı basın açıklamasında, davanın sadece Sivas katliamı davası değil, daha önce de canlarına kıyılmış olan insanların ortak davası olduğunu söyledi.

    35 kişinin faili bulunmadı

    Sivas'ta 2 Temmuz 1993'de kaybedilen 35 kişinin faillerinin tam olarak bulunamadığını ifade eden Sarıhan, "Şimdi hepimizin içini titreten adaletin gecikmesinden doğan zaman aşımı olgusudur" dedi.

    İnsanların düşünceleri, dinsel inançları, etnik kökenleri nedeniyle uğradıkları şiddetin, bir insan hakkı ihlali olmaktan öte "insanlık suçu" olduğunu belirten Sarıhan, şöyle konuştu:

    "Biz hukukçular olarak insanlık suçlarının, herhangi bir şekilde zaman aşımından yararlanmamasını talep ediyoruz. Türk hukuk sistemine 2005 yılında insanlık suçu girdi. Ancak usul hükümlerimiz gereğince geriye işletilmesi olanaksız gibi görülüyor. İnsanlık suçları, uluslararası sözleşmeler ve anayasanın 90. maddesi ışığında hiçbir biçimde zaman aşımından yararlanmamalıdır. Biz bu davayı bir süredir bu tehlikeyle izliyoruz. Sivas'ta 15 bin eylemci vardı, ama bu 15 bin eylemcinin yaklaşık 160'ı yargı önüne gelebildi. Diğerleri ellerini kollarını sallayarak dolaşmaktadırlar. Henüz haklarında hiçbir işlem yapılmamıştır. Biz bunları aramaya devam edeceğiz. Daha önce yitirmiş olduğumuz Doğan Öz'ler, Turan Dursun'lar, Muammer Aksoy'lar, Uğur Mumcu'lar... Bunların da esas olarak failleri bulunmuş değildir. Kimi eylemciler sözde bulunmuş görünmektedir, ama arkalarındaki güçler ve örgütler ortaya çıkarılmış değildir. Biz zaman aşımı istemiyoruz. Bunu insanlık için istemiyoruz bir hesaplaşma değil. Ne bir siyasi hesaplaşma ne de bir kan davası."

    Muhabirden kışkırtan soru

    Akit Gazetesi muhabiri Ertuğrul Cesur, avukat Sarıhan'a "Sivas'ta 35 kişi öldü dediniz, oysa 37 kişi öldü. Olayın tüm boyutlarıyla aydınlatılması açısından o iki kişinin de faillerinin, katillirinin de bulunması gerekmez mi?" sorusunu yöneltti. Sarıhan ise "Tabii ki o da devletin sorumluluğundadır" cevabını verdi.

    Yakılanlardan yakanların hakkını sordu

    Akit muhabirinin sözünü ettiği iki kişi, linç için Madımak oteli önünde toplanan ve oteli ateşe veren kalabalığın arasındaki Ahmet Alan ve Hakan Türkgil'di. Katliamda saldırganlar arasında yer alan, Alan ve Türkgil'in isimleri, kamulaştırılıp bilim ve kültür merkezine dönüştürülen Madımak'ın girişindeki anı bölümüne de Valilik tarafından yazılmış ve tepki toplamıştı.

    Hollandalı gazeteci de 35 kişinin içinde

    Aynı gazetecinin, "Ölenler arasında Hollandalı bir kişi de vardı. Bu kişi hiç gündeme gelmedi. Bu kişinin ne işi vardı Sivas'ta?" demesi üzerine, açıklamayı yapanlar, Akit muhabirine tepki gösterdi ve üzerine yürüdü.

    Akit muhabiri Cesur'un anılmadığını ileri sürdüğü Hollandalı, Sivas katliamında öldürülen 35 kişi içerisindeki gazeteci Carina Cuanna Thuijs. Sivas'ta katledilenler arasında sayılan ve onlarla birlikte anılan Thuijs ile ilgili gerçeği yansıtmayan bu soru, açıklama yapanları öfkelendirdi.

    Arbede çıktı

    Yaşanan arbede üzerine polis, söz konusu kişiyi, polis otosuna bindirerek bölgeden uzaklaştırdı. Olayın ardından bir süre daha slogan atan grup, daha sonra dağıldı.

    "Ciğerleri yakmaya devam etmez"

    Avukat Şenal Sarıhan yaşanan arbedenin öncesinde yaptığı açıklamada; bugünkü duruşmada davanın büyük ihtimalle zaman aşımından düşürülmesini beklediklerini ifade ederek, yargıçlardan geniş yorum yapmalarını talep ettiklerini, zaman aşımına olanak vermemelerini istediklerini kaydetti.

    Cesedi bulunan kişinin davanın baş sanığı Cafer Erçakmak'a ait olup olmadığının yüzde 100 anlaşılması konusunda bir hukuki hata yapıldığını düşündüklerini belirten Sarıhan, bunun kan bağı olan kişilerle yapılacak saptama ile ortaya çıkmasını istediklerini söyledi.

    Davanın sanıklarından Yılmaz Bağ'ın 2006'da vefat ettiğini belirten Sarıhan, buna karşı Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki görüşünde, Bağ hakkındaki kamu davasının zaman aşımından düşürülmesini istediğine işaret etti. Duruşmada, buna dikkati çektiklerini söyleyen Sarıhan, şöyle konuştu:

    "İnsanların ölümlerinden sonra anıları yaşayacaktır. Yaşayan o anılar da suçları varsa suçlarının vebalını taşımak zorundadırlar. Belki bazıları için bu çabamız gereksiz görülebilir, ama insanlık için bir çaba içinde olduğu inancındayız. Bu sebeple Mart duruşmasında yeniden insanlık suçlarının zaman aşımına uğramaması konusunda isteğimizi sunacağız. Yıllardır yakınlarını yitirmiş olan aileler bir platform adı altında TBMM'de yetkililere başvurarak bu konuda yasa talebinde bulunmuşlar. Umarız ki böyle bir düzenleme de bu süreç içerisinde gerçekleşir. Ve Madımak Sivas'ın ortasında yanmaya devam etmez. Madımak bizim ailelerimizin ciğerlerini yakmaya, toplumun ciğerlerini yakmaya devam etmez. Gerçekten nefes alabileceğimiz bir ortamı yaratmış oluruz."

    Bu arada, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı Muhaberi Bürosunca sanık Cafer Erçakmak'ın ölüm formu ve nüfus kayıt örneğinin dosyaya gönderildiği bildirildi.

    Mahkemenin, celse arasında, Erçakmak hakkındaki Kırmızı Bülten ve yokluğunda tutuklama kararının halen devam ettiğini Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğüne bildirdiği açıklandı.

    Savcının esas hakkındaki görüşü

    Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel, 21 Hazirandaki duruşmada verdiği esas hakkındaki görüşte, sanık Erçakmak'ın eyleminin 765 sayılı TCK'nın 146/1. maddesinde yer verilen "anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs" suçunu oluşturduğunu ifade etmişti.

    Bu suça ilişkin zaman aşımı süresinin dolmadığını, Erçakmak hakkında verilen yokluğunda tutuklama kararının ise infaz edilmediğini belirten Yüksel, diğer sanıklar yönünden yargılamanın daha fazla sürüncemede kalmaması için Erçakmak hakkındaki evrakın ayrılarak başka bir esasa kaydedilmesini talep etmişti.

    "6 sanık yönünden zaman aşımı"

    Savcı Yüksel, sanıklar Şevket Erdoğan, Köksal Koçak, İhsan Çakmak, Hakan Karaca, Yılmaz Bağ ve Necmi Karaömeroğlu'nun üzerlerine atılı eylemlerinin ise 765 sayılı TCK'nın 146/3. maddesi ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5. maddesinde düzenlenen "Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüse iştirak" suçu olduğunu belirterek, bu suça ilişkin olağanüstü zaman aşımı süresinin 765 sayılı TCK'nın 102/3. ve 104/2. maddeleri gereğince 15 yıl olduğunu ifade etmişti.

    Suç tarihinin 2 Temmuz 1993 olduğu dikkate alındığında 2 Temmuz 2008'de zaman aşımı süresinin dolduğunu kaydeden Yüksel, bu sanıklar hakkında açılan kamu davasının ise zaman aşımı süresinin dolması nedeniyle düşmesine karar verilmesini istemişti.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow