hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Ergenekon', Anayasa Mahkemesi'nin işi değil"

    Ergenekon, Anayasa Mahkemesinin işi değil
    expand

    "Ergenekon" soruşturması kapsamında açılan yeni davaya bakan mahkeme heyeti, siyasi parti üyesi ve yöneticilerine "örgüt suçu" teşkil edebilecek konularda Anayasa Mahkemesi'nin bakmakla yetkili olmadığını belirterek, dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesi talebini reddetti.

    "Ergenekon" soruşturması kapsamında İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek'in oğlu Mehmet Perinçek ile İP Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin ve Genel Başkan Yardımcısı Erkan Önsel'in de aralarında bulunduğu 14 sanık hakkında açılan davanın görülmesine başlandı.

    İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sanıklar Mehmet Bora Perinçek, İP Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin ve Genel Başkan Yardımcısı Erkan Önsel ile İP Merkez Karar Kurulu üyesi ve Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Turan Özlü ile tutuksuz yargılanan Aydınlık Gazetesi sahibi Mehmet Sabuncu, İP üyeleri Bahadır Berk, Zafer Şen, Bülent Baş, Ertuğrul Orta, İlyas Gümrükçü, Caner Taşpınar ve Mehmet Bozkurt katıldı. Tutuksuz yargılanan 2 sanık ise duruşmaya gelmedi.

    Sanıkların kimlik tespitinin ardından sanık avukatları adına söz alan avukat Hasan Basri Özbey, davada yargılanan sanıkların İP Genel Başkan Vekili, yardımcıları, MYK üyeleri ve yöneticileri olduğunu belirterek, İP'in kamuya açık siyasal faaliyetleri, parti belgeleri, partinin basın açıklamaları, iç ve dış yazışmaları ve parti binalarında yapılan aramalarda elde edildiği iddia edilen belge ve dijital kayıtların davanın dayanılan kanıtları olduğunu söyledi.

    Siyasi parti statüsüyle yürütülen parti çalışmalarının iddianamede yer aldığını ifade eden Özbey, iddianamede, İP yöneticilerinin partiye üye kazandırmak için yaptıkları çalışmaların suç sayıldığını, üye kazanmanın partilerin asli faaliyeti olduğunu kaydetti.

    Özbey, müvekkilleri hakkında açılan davanın, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ve Anayasa Mahkemesi'nin soruşturma ve yargılama alanını da kapsadığından Anayasa'nın 68. maddesinde yer alan anayasal güvence ve Siyasi Partiler Kanunu'nun 98. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini anlattı.

    "Anayasa Mahkemesi'nin yetkisi alanında"

    Parti yöneticilerinin bu sıfatla yürüttükleri faaliyetlerin suç oluşturması durumunda bu kişilerin cezai açıdan da sorumlu tutulacağını belirten Özbey, "Sorun bu kişilerin parti yöneticisi sıfatıyla yürüttükleri faaliyetlerin yasaya aykırı olup olmadığını hangi yargı organının saptayacağıdır. Çünkü bu faaliyetlerin suç olarak belirlenmesi halinde ceza mahkemesi kaçınılmaz olarak siyasi parti hakkında da karar vermiş, Anayasa Mahkemesi'nin yetki alanına girmiş olacaktır" dedi.

    "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmeli"

    Özbey, Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'nda öngörülen siyasi parti güvencesine ilişkin hükümler uyarınca müvekkillerinin İP yöneticisi sıfatıyla yürüttükleri faaliyetleri hakkındaki iddiaların bu dosyadan ayrılmasını isteyerek, buna yönelik iddialar ve dayanaklarının Siyasi Partiler Kanunu'nun 106. maddesine göre değerlendirilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesini talep etti.

    Mahkemenin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yapılacak değerlendirme sonucunu beklemesini isteyen Özbey, sanıkların da tahliyesini talep etti.

    Savcı talebin reddini talep etti

    Talebe ilişkin görüşünü açıklayan savcı Mehmet Ali Pekgüzel, bu yönde birinci "Ergenekon" davası kapsamında da talepte bulunulduğunu ve kabul edilmediğini anımsatarak, bu talebin de reddedilmesini istedi.

    Talebe ilişkin karar için verilen aranın ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, avukat Hasan Basri Özbey'in talebine ilişkin alınan ara kararı açıkladı. Buna göre mahkeme heyeti, mahkemenin 13 Ekim 2009 tarihinde aynı talep konusunda karar verdiğini belirterek, davanın "Ergenekon" davasıyla birleştirilme talebiyle açıldığını kaydetti.

    Mahkeme: "Anayasa Mahkemesi'nin yetkisi yok"

    Anayasa Mahkemesi'nin yargılama yetkisinin "Siyasi partilerin kapatmayı gerektiren faaliyetleri ve mal edinmeyle ilgili" konularla sınırlı olduğunun altını çizen mahkeme heyeti, Anayasa Mahkemesi'nin siyasi partilerin kapatmasına ilişkin kararlarının da tedbir niteliğinde olduğunu vurguladı.

    Mahkeme heyeti, siyasi parti üyesi ve yöneticilerine "örgüt suçu" teşkil edebilecek konularda Anayasa Mahkemesi'nin bakmakla yetkili olmadığı belirterek, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesi talebini reddetti.

    Duruşmada daha sonra yeni gelen tutuksuz sanıklardan Özlem Usta'nın kimlik tespiti yapıldı. Ardından, özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız tarafından hazırlanan 93 sayfalık iddianamenin okunmasına geçildi. Duruşma, savcı Mehmet Ali Pekgüzel tarafından iddianamenin okunmasıyla devam ediyor.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow