hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Modern kültürün üvey evladı: Nevrotik birey

    Modern kültürün üvey evladı: Nevrotik birey
    expand

    Arzuları hem kamçılayan hem de tatmin etme olanaklarını sınırlayan nevrotik toplumun üstesinden nasıl gelinebilir? 1937'de nevrotik bireyi, modern kültürün "üvey evladı" olarak tanımlayan Horney'nin bu soruyu insani özgürleşmeye odaklanarak yanıtladığı kitabı Çağımızın Nevrotik Kişiliği, Sel Yayıncılık'tan çıktı.

    Sel Yayıncılık, Eylül ayında John Steinbeck'in Tatlı Perşembe, Bünyamin Hazar'ın Niç adlı romanları ile Sanat Kitaplığı dizisinden Giorgio Vasari'nin Sanatçıların Hayat Hikâyeleri ve Paha Biçilemez / Kültür, Ekonomi ve Sanatta Değer Kavramı kitapları ile Bilge Sancı ve M. Onur Doğan'ın editörlüğünde DüşünSel Dizisi'nden Karen Horney'in Çağımızın Nevrotik Kişiliği adlı kitabını okurla buluşturdu.

    Tatlı Perşembe
     
    "Bir insan kapana kısılmışsa ve seçme şansı yoksa, kapanın içini dekore etmeye girişir."
    Tatlı PerşembeJohn Steinbeck
    Türkçesi: Dost Körpe
    263 sayfa, 18 TL

    Evlerin arasındaki boş bir arsaya atılmış eski bir buhar kazanını eve dönüştürerek hayata tek başına tutunmaya çalışan Suzy ile Dünya Savaşı'nın bitiminde askerden döndükten sonra bilim adamı olmak için uğraşan Doc'un yolları Sardalye Sokağı'nda kesişir. Balıkçıları, serserileri, göçmenleri, sevimli dolandırıcıları ve sıra dışı polisiyle sahici hayatın samimi bir resmi olan bu sokakta ilişkiler de tutkuyla yaşanır. Konumları birbirinden farklı bu insanların arzuları, duyarlılıkları, birlikte sevgi ve dayanışma ruhuyla var olma çabalarına, "Berbat Çarşamba" ile "Bekleme Günü Cuma" arasında, kırılgan bir aşkın etkileyici öyküsü eklenir.

    Neredeyse her eseri başyapıt sayılan ve dünya edebiyatına katkılarından dolayı 1962 yılında Nobel Edebiyat Ödülü ile onurlandırılan John Steinbeck'in Tatlı Perşembe'de incelikli anlatımıyla yansıttığı Sardalye Sokağı, roman sanatının ve dünya edebiyatının en özel kahramanlarından biridir.

    John Steinbeck,  1902 yılında Kaliforniya'nın Salinas kentinde doğdu. Çocukluk ve ilk gençlik yılları boyunca okul dışındaki zamanını Salinas Vadisi'ndeki çiftliklerde çalışarak geçirdi. Eserlerinin çoğunda da mekân olarak burayı seçti. İlk romanı Altın Kupa (1929) fazla ilgi görmedi. Yazarlık yeteneği 1935 yılında Yukarı Mahalle'nin yayınlanmasının ardından dikkat çekti. Bu eserini her biri birer klasik sayılan Bitmeyen Kavga (1936), Fareler ve İnsanlar (1937) ve Pulitzer Ödülü kazanan Gazap Üzümleri (1939) takip etti. Kitaplarında işçi sınıfının gündelik ilişkilerini, yaşam koşullarını ve mücadelelerini, döneminin ve çağımızın en temel toplumsal meselelerini tüm insani ayrıntılarıyla resmetti. Sardalye Sokağı, Cennetin Doğusu, Al Midilli ve daha pek çok başyapıt veren yazar 1962 yılında edebiyata katkılarından dolayı Nobel Edebiyat Ödülü ile onurlandırıldı. Eserleri edebi değerleri kadar güncellikleriyle de övgü alan ve birçoğu sinemaya da uyarlanan Steinbeck, 1968 yılında öldü.

    Niç

    Ekonomik ve siyasi krizlerin gündelik yaşamın her alanında hissedildiği, belirsizlik ve gerilimlerle dolu bir zaman… Dağların, ovaların, karların arasında tüm tekinsizliğiyle insanın üzerine çöken bir mekan… Sınırları, kaygıları, kabullenilmiş yalnızlığı ve kafasında yanıtlanmamış sorularıyla son derece "normal" bir adam…
    Niç

    Bünyamin Hazar
    310 sayfa, 20 TL

    Güvensizliğin kol gezdiği, seni koruyana bile güvenmemenin sıkıca tembih edildiği, gitmesek de, orada, uzakta var olan bir köyde, milli idealleri de yoksa eğer, bir asteğmen öğretmenin seçenekleri nelerdir? Korkunun kar soğuğu gibi kestiği gecelerde, el tetikte kulak kirişte her an biri tarafından öldürülmeyi beklemek mi? Sakil pop şarkılarla dil öğretmeye çalışmak mı? Her biri geri dönmek için gün sayan meslektaşlarıyla taşları "güvenlik kalkmadan" yola düşme telaşıyla dizerek oyun oynamak mı?
     
    Yalnızca işsiz kalmamak için öğretmen olan Cihan, her şeye rağmen köklerine tutunmayı başarmış Ermeni ailelerin de yaşadığı bir korucu köyünde, zamanın bile öldürmekle nitelendiği bir coğrafyada şaşıracak, umutsuzluğa kapılacak, korkacak, öfkelenecek, kanıksayacak… Yine de teklifsizce içine atıldığı bu mecburi hizmet girdabında kendini bulmayı başarabilecek mi?

    "Tek başına çaresizce ölümü bekliyordum, şu an bundan öte bir gerçeklik yoktu. Devlet beni bayrak direği olarak köye dikmişti."

    Bünyamin Hazar, Adana'da doğdu. Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nden mezun oldu. 2003 ve 2006 yılları arasında arkadaşlarıyla birlikte Yom Sanat Dergisi ve daha sonra Düzyazı Defteri adlı öykü ve eleştiri dergisini çıkardı. Bu dergilerde öykü ve roman üzerine deneme yazıları yazdı, söyleşiler yaptı, dosyalar hazırladı. Niç ilk romanıdır.

    Sanatçıların Hayat Hikâyeleri

    "Olayların doğal akışı içinde birçok insan çeşitli çarpıcı nitelikler ve yeteneklerle doğar. Ama zaman zaman, doğayı aşan bir biçimde, tek bir kişiye Tanrı öyle harikulade ve öylesine bol miktarda güzellik, zarafet ve yetenek bahşeder ki o kişi öteki insanları çok gerilerde bırakır, bütün hareketleri Tanrı'dan esin almışa benzer, aslında yaptığı her şey, beşerî hünerden ziyade düpedüz Tanrı'dan gelir. Bu söylediklerimin Leonardo da Vinci için geçerli olduğu herkesçe kabul ediliyordu…"
    Sanatçıların Hayat Hikâyeleri
    Giorgio Vasari
    Sanat Kitaplığı
    Türkçesi: Elif Gökteke
    Dizi Editörü: Ahu Antmen
    390 sayfa, 28 TL

    Giorgio Vasari, İtalyan Rönesansı'nın belli başlı sanatçılarının hayat hikâyelerini yayımladığında, sanat tarihi disiplininin temellerini de attı. Vasari'nin kullandığı biyografik yöntem, asırlar boyunca sanat tarihi yazımına öncülük etti ve model oluşturdu. İlk baskısı 16. yüzyılda gerçekleştirilen ve ilk sanat tarihi kitabı olarak nitelendirilen Sanatçıların Hayat Hikâyeleri'nden yapılan bu kapsamlı seçki, Rönesans'ın doğuşunu ve gelişimini dönemin belli başlı sanatçıların hayatları ve yapıtları üzerinden anlatıyor. Cimabue ve Giotto'dan Alberti gibi perspektif teorisyenlerine ve Rönesans sanatının doruğunu temsil eden Raffaello, Leonardo ve Michelangelo gibi büyük ustalara uzanan Vasari, sanatçılarla ilgili ilginç anekdotların yanı sıra yapıtları hakkında da son derece ayrıntılı bilgiler veriyor.

    İtalyan Rönesansı'na tanıklık etmiş Floransa, Roma, Venedik gibi kentlere, mimari ve resimsel başyapıtların sırlarına, Medici ailesinin dünyasına, sanatçıların esin kaynaklarına uzanan renkli bir geçmiş yolculuğu…

    Giorgio Vasari, (1511, Arezzo-1574, Floransa), ilk sanat tarihçisi olarak nitelendirilen İtalyan ressam, mimar ve yazardır. Arezzo'da Fransız ressam ve vitray sanatçısı Guillaume de Marcillat'ın atölyesinde çalışmaya başlayan Vasari resim yeteneğiyle dikkat çekince Floransa'da Medici'lerin hamiliğinde Andrea del Sarto'nun yanında çalışmaya başladı. 1527 yılında Medici'lerin düşüşünden sonra Arezzo'ya dönen Vasari, burada Kardinal Ippolito de'Medici'nin hizmetine girdi. Roma dönemi sanat ve mimarisine büyük merak duyan Vasari, bu konuda çeşitli çizimler yaptı. 1537 yılında Alessandro de'Medici'nin öldürülmesi üzerinde hamisiz kalan Vasari, sonraki yıllarda bağımsız olarak çalıştı. 1540'lı yıllardan itibaren sanatçıların hayatlarıyla ilgili notlar almaya başlayan Vasari'nin ilk sanat tarihi metni olarak nitelendirilen Sanatçıların Hayat Hikâyeleri adlı kitabının ilk baskısı 1550'de yapıldı. 1554'te Floransa'ya yerleşen Vasari, bugün Uffizi Müzesi olan yapının tasarımını üstlendi ve 1560'ta tamamladı. 1568'de kitabının genişletilmiş ikinci baskısını yayımladı. 1572 yılına kadar Floransa'da Palazzo Vecchio'nun yenilenmesi çalışmalarında danışmanlık yaptı. Floransa Katedrali'nin kubbe freskleri üzerinde çalıştığı sırada yaşamını yitirdi. Arezzo'daki evi bugün ziyarete açık bir müzedir.

    Paha Biçilemez

    Bir sanat eserinin değeri nasıl belirlenir? Piyasa her zaman bir resme, albüme, herhangi bir sanat performansına, sanat eserine veya çeşitli kültürel olgulara parasal bir değer biçer. Peki bu değer, kültürel ve sanatsal fenomenlerin içsel değerlerini ne şekilde ve ne oranda yansıtır? Bunlar arasındaki ilişki nasıl kurulur?
    Paha Biçilemez
    Kültür, Ekonomi ve Sanatta Değer Kavramı
    Yayına Hazırlayan: Michael Hutter-David Throsby
    Sanat Kitaplığı
    Türkçesi: Ceren Yalçın
    Dizi Editörü: Ahu Antmen
    295 sayfa, 22 TL

    Sanatsal üretimlerin yalnızca ekonomik değeri odağından incelenmesi, finansal kararların değerin tüm diğer yönlerini gölgede bırakması tehlikesini de beraberinde getiriyor. Konu üzerinde çalışmalar yapan önemli ekonomist ve akademisyenlerin makalelerini bir araya getiren Paha Biçilemez: Kültür, Ekonomi ve Sanatta Değer Kavramı ise sanatın toplumsal değeri ve piyasanın işleyişini ele aldığı tartışmalarda farklı bir perspektif geliştirmeyi sağlıyor.

    Akademi ve sanat camiasının değer biçme usullerini, piyasanın sanata biçtiği değeri farklı yönlerden inceleyen metinler, sınırlı ekonomik yaklaşımlar tarafından çizilen çerçevenin ötesine geçerek çeşitli bakış açılarının farklılıklarını ve buluştukları zemini keşfe çıkıyor.

    Çağımızın Nevrotik Kişiliği

    Psikolojik rahatsızlıklar bizi ebedi bir mahkumiyete mi sürükler? Nevrotik bireyin, rahatsızlığının farkına varması ve iyileşmeye yönelik adımlar atması imkansız mıdır? Psikanaliz, nevrozlara genellikle bireyi özgür iradeden, eyleme yetisinden ve gelecek hayallerinden mahrum bırakan ve köklerini yalnızca geçmişte arayan bir anlayışla yaklaşır. Karen Horney ise arzuları hem kamçılayan hem de tatmin etme olanaklarını sınırlayan nevrotik topluma odaklanarak bunlara yol açan ve besleyen etkenlerin çoğu zaman kültürel olduğunu ve üstesinden çevresel faktörlere yapılan müdahalelerle gelinebileceğini savunuyor.
    Çağımızın Nevrotik Kişiliği
    Karen Horney
    DüşünSel Dizisi / Psikoloji
    Türkçesi: Başak Kıcır
    Dizi Editörü: Bilge Sancı - M. Onur Doğan
    200 sayfa, 14 TL

    Nevrotik bireyi modern kültürün "üvey evladı" olarak tanımlayan Horney, nevrozların temelinde yatan kaygının, toplumsal ilişkilere ve her insanın iç dünyasına egemen olan çatışmalardan kaynaklandığını ortaya koyuyor.

    Freud ve sonraki kuşak psikanalistlerinin büyük bir çoğunluğu tarafından nevrozlara mahkum edilen birey, insani özgürleşmeye odaklanan Karen Horney tarafından hayata döndürülüyor.

    Yazıldığı tarihten bu yana kendi çelişkileri ve açmazlarıyla yüzleşmek isteyen pek çok insan tarafından ilgiyle okunan ve tartışılan Çağımızın Nevrotik Kişiliği, toplumsal nevroz ve kaygıların büyüdüğü bugün, her zamankinden daha güncel.  

    Karen Horney, 1885'te Almanya'da doğdu. Tıp diplomasını 1913'te Berlin Üniversitesi'nde aldıktan sonra, 1914-18 yılları arasında Berlin-Lankwitz'de psikiyatri okudu; 1932'ye kadar Berlin Psikanaliz Enstitüsü'nde görev yaptı, ders verdi. Bu dönemde pek çok uluslararası psikanaliz konferansına katıldı. Nazizmin yükselişiyle beraber, 1932'de ABD'ye taşındı, iki yıl Chicago Psikanaliz Enstitüsü'nde görev yaptıktan sonra 1934'ten 1941'e kadar New York Psikanaliz Enstitüsü'nde çalıştı. Amerikan Psikanaliz Enstitüsü'nün de kurucuları arasındadır. 1952'de ölene kadar ders vermeye, teori oluşturmaya, analiz yapmaya ve kitap yazmaya devam etmiştir. Çağımızın Nevrotik Kişiliği'nin yanısıra önemli çalışmalarından Nevrozlar ve İnsan Gelişimi: Kendini Gerçekleştirme Mücadelesi (Türkçesi: Emre Erbatur, 2011) ve İçsel Çatışmalarımız (Türkçesi: Zeynep Koçak, 2012) da yayınevimiz tarafından yeni çevirileriyle yayımlanmıştır.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow