Piyanonun harika çocuğu Emrecan Yavuz

Piyanonun harika çocuğu Emrecan Yavuz
expand

Piyano eğitimine 3 yaşında başlayan ve uluslararası nitelikli ilk ödülünü 9 yaşında kazanan 18 yaşındaki "harika çocuk" Emrecan Yavuz, dünya çapında bir isim olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

İzmir Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde konser vermek üzere İzmir'de bulunan Yavuz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, iki yıldır çalışmalarını sürdürdüğü Viyana'da bir süre daha kalmayı planladığını, daha sonra eğitimine ABD'de devam etmek istediğini söyledi.
 
3 yaşında ansiklopedi okumaya başlamıştı

Öğretmen bir çiftin ikinci çocukları olarak 1990 yılında dünyaya gelen Emrecan Yavuz, 3 yaşında okuma yazma öğrenip, bir de eline aldığı ansiklopedilerde okuduklarını ezberlemeye başlayınca, aile bir uzmana başvurma ihtiyacı hissetmiş. Uzmanın "ilgisini dağıtacak başka bir uğraş bulunması" yönündeki tavsiyesiyse ona yeni bir dünyanın kapılarını aralamış.

"Sevdiği her şeye tutkuyla bağlı olduğunu" söyleyen Emrecan Yavuz, kısa süre içinde yaşamına "alternatif" olarak giren piyanoya da tutkuyla bağlandığını ve bugün günde en az dört saatini piyano başında geçirdiğini söyledi.

Yavuz, 1998 yılında yapılan bir sınavla İdil Biret-Suna Kan yasası olarak da bilinen 6660 sayılı "Harika Çocuklar" yasasının 40 yıl aradan sonra ilk kez kendisi için canlandırıldığını, dönemin Kültür Bakanının kişisel destekleriyle birlikte, yaşadığı İzmir'den Ankara'ya gelerek Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda 5 yıl boyunca eğitim aldığını anlattı.
 
Ukrayna'da 2001 yılında yapılan "Mavi Kuş Müzik Yarışması"nda 9 yaşında birinci olan Yavuz, aynı yarışmada "En İyi Çağdaş Eser Yorumcusu" ödülünü de kazandı.

40 yıl öncesine ait olan yasanın günün koşullarına uygun olmaması nedeniyle çeşitli sorunlar yaşadığını ifade eden Yavuz, eğitimini İzmirli iş adamı Lucien Arkas'ın üstlendiğini belirtti.

Arkas Holdingin desteğiyle Bilkent'te 2 yıl Fazıl Say ve Sanem Berkalp ile piyano, Mahir Çetiz ve İbrahim Yazıcı ile bestecilik ve orkestra şefliği çalıştığını anlatan Yavuz, Haziran 2006'dan bu yana ise Viyana'da ünlü piyanist Roland Batik ile çalışmayı sürdürdüğünü söyledi.
 
"Televizyon izliyorum, pop müzik dinliyorum"

Müzikten sonraki en büyük tutkusunun edebiyat olduğunu ifade eden Yavuz, müzik ve müzik tarihiyle ilgili okumakla birlikte, edebiyatın yaşamında ayrı bir yeri bulunduğunu, en sevdiği yazarın Kafka olduğunu söyledi.

Yavuz, yaşıtlarının büyük bölümünde olduğu gibi spor, pop müzik, internet ve televizyonun kendi hayatında ne kadar yer tuttuğunun sorulması üzerine, şunları kaydetti:

"Aksi düşünülebilir ama bunların hiçbiri bana yabancı değil. Yabancı olmasını da açıkça yanlış buluyorum. 'Harika çocuk' diye adlandırılınca, insanlar sizin tuhaf, her şeye yabancı olduğunuzu düşünebilir.
 
Pop müzik de dinliyorum. Pop müzik klasik müziğin alternatifi değil ki, biriyle uğraşınca diğerini inkar edelim. Özellikle yazın İzmir'e gelince popüler kültür dünyasının içinde oluyorum. Deniz kenarında, plajda her zaman Rachmaninov dinleyemezsiniz.
 
Hakkıyla yapılmış pop müziği dinliyorum. Ama pop yaparken sanatsal bir şey yaptıklarını zannedenleri değil. Pop müzik sığ bir müziktir ve öyle güzeldir."

Türkiye'de klasik müziği çok geniş kitlelerin dinlememesini yadırgamadığını söyleyen Yavuz, klasik müziğin Türkiye'de 80 yıllık geçmişi olduğunu, buna rağmen Türkiye'den dünya çapında çok sayıda isim çıktığını kaydetti.

Arkas Kurumsal İletişim Müdürü Bahadır Osman da Arkas Kültür ve Spor Vakfının Yavuz'un tamamen arkasında olduğunu belirterek, "adını uluslararası alanda duyurmaya başlayan genç yeteneğin ,dünya müzik tarihine kazandırılmasına vesile olmanın mutluluğunu yaşadıklarını" söyledi.

Sıradaki Haberadv-arrow
Sıradaki Haberadv-arrow