Çin Dışişleri Bakanlığı, ABD ve İngiltere’nin Hong Kong Temel Kanunu’na şerh düşülmesine yönelik açıklamalarına tepki göstererek, ilgili ülkelerin Hong Kong’a müdahale etmeyi bırakmalarını istedi.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lu Kang olağan basın toplantısında, ABD ve İngiltere’nin "Pekin yönetimi tarafından Hong Kong Temel Kanunu’na şerh düşülmesinden endişe duydukları" yönündeki açıklamalarına ilişkin, "İlgili tarafların Hong Kong’a müdahale etmeyi ve Hong Kong’taki bağımsızlık yanlılarına destek vermeyi bırakmalarını umuyoruz” dedi.

Hong Kong Özel Yönetim Bölgesi’nin Çin’in içişleri olduğunu ve Temel Kanun'a şerh düşme konusunun, kanunda var olan bir hakkın uygulanması olduğunu belirten Lu, Hong Kong’ta demokrasi yanlılarının kendi amaçlarına ulaşmak için dış destek aradıklarını ve söz konusu destek arayışının "Tek Ülke İki Sistem"
politikasına karşı tehdit oluşturduğunu söyledi.

İngiltere, Hong Kong Temel Kanunu’na düşülen şerhin zamanlamasının çok endişe verici, ABD ise söz konusu şerhin hayal kırıklığı olduğu yönünde açıklama yapmışlardı. Bağımsızlık yanlısı milletvekilleri Yau Wai-Ching ve Leung Chung-hang'ın, 2 Kasım'daki yemin töreninde metne bağlı kalmaması ve Çin'e
hakaret etmesi üzerine Yasama Konseyinde arbede çıkmıştı. Arbedede 6 güvenlik görevlisi yaralanmıştı. Kolluk kuvvetlerinin konsey salonuna girmesi üzerine oturuma ara verilmişti. Çin, duruma müdahale etmiş ve Hong Kong'un Temel Kanunu’nun 104. maddesine şerh düşmüştü.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Buna göre, yemin metninde yer almayan kelimeleri kasıtlı şekilde kullanan milletvekili adayının yemini geçersiz sayılacak ve söz konusu kişi, Temel Kanun'da belirlenen kamu görevinden de men edilecek.
Hong Kong, 1898'de imzalanan "kira sözleşmesiyle" uzun yıllar İngiltere hakimiyetinde kaldıktan sonra 1997'de Çin'e devredilmişti. İmzalanan ortak deklarasyon çerçevesinde Hong Kong'a 2047 yılına kadar Çin'e sadece dış politika ve savunma gibi alanlarda bağlı kalarak "tek ülke, iki sistem" politikasıyla idari bağımsızlığını ve yapısını koruma hakkı tanınmıştı.