hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Ishiguro'nun 10 yıldır beklenen romanı çıktı

    Ishiguronun 10 yıldır beklenen romanı çıktı
    expand

    Pek çok okur ve eleştirmen tarafından yaşayan en iyi yazar olarak nitelenen Kazuo Ishiguro'nun tam 10 yıldır beklenen yeni romanı "Gömülü Dev", dünyada yayımlandığı ay Türkçe'de.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan Gömülü Dev'de Ishiguro'nun her bir romanında farklı zamanlara, farklı coğrafyalara odaklanan bakışı, bu kez çok eskilere götürüyor okuru.

    Romalıların Biritanya'dan ayrılışından sonra, Britonlar ile Saksonlar'ın arasındaki savaşın yatıştığı dönemdeyiz. Romanın karakterlerinden birinin Kral Arthur'un şövalyelerinden olduğunu söylersek ne kadar geriye gittiğimizi daha iyi anlatmış oluruz.

    Kayalara oyulmuş bir kovanda, bir Briton topluluğunun arasında yaşayan Axl ve "Prensesim" dediği karısı Beatrice'le tanışıyoruz önce. Epey yaşlı olduğunu anladığımız çiftin yaşamı yılların yorgunluğu yüzünden zorlaşmış gibi.

    Uzun süre önce yanlarından ayrılmış olan oğullarının yaşadığı köye gitmeye karar vermeleri de korunmak, kollanmak istemelerinden ileri geliyor. Fakat oğullarının yanına varana dek zorlu bir yolculuğu göze almaları gerektiğinin farkındalar. Her şeye rağmen son bir gayretle atıldıkları macerada karşılarına çıkacak olan yoldaşlarıyla yaşayacaklarını tahmin etmeleri ise mümkün değil.

    Ishiguro'nun bütün romanlarında olduğu gibi "Gömülü Dev"de de evrensel temalarla karşılaşıyoruz: Hafıza ve unutuş, aşk ve yaşlılık, savaş ve barış. Görünenin ardında gizlenmiş gerçeğe ulaşmanın, geçmişle yüzleşmenin hem birey hem de toplum için ne denli güç olduğuna dair bir sorgulamaya davet ediyor bizi yazar.
     
    Ishiguro'nun kurguladığı bu uzak geçmiş yamyam devlerin, büyünün, karanlık güçlerin, ejderhaların diyarı; o döneme ilişkin anlatıları kuşatan gerçeküstü öğelerin hepsinin kanlı canlı karşımıza çıktığı bir dünya. Bu hem tanıdık hem de uzak arka planda anlattığı öykünün derdi ise Ishiguro okurlarına beklediklerini veriyor.

    Öykünün belli bir zamana ve yere kolayca bağlanmasını istemeyen Ishiguro gerçeküstü öğelerin yarattığı masalsı atmosferle amaçladığı özgürlüğe kavuşurken, toplumların kolektif hafızasına ve geçmiş acıları nasıl sağalttığına ilişkin müthiş gözlemlerini etkileyici diliyle birleştirerek sunuyor.

    Kendine has incelikli diliyle üslubuyla temel bir soru koyuyor ortaya: Hatırlamamızın bedeli nedir, peki ya unutmamızın?

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow