HDP'den çözüm süreci açıklaması
HDP MYK toplantısı sonrasında yapılan açıklamada, "Hükümet müzakere sürecini bitirmeye niyet etse de biz bu süreci sahiplenip, ilerletmeye çalışan taraf olacağız" denildi.
HDP Merkez Yürütme Kurulu toplantısı sonrasında yayınlanan bildirgede, hükümet, barış sürecini tıkayan bir tutum ve yönelim içerisine girmekle suçlandı. Bildirgede, şu ifadeler yer aldı:
"Hükümet barış sürecini tıkayan bir tutumda"
"İmralı'da Sayın Öcalan'ın müzakereleri yürütmesini kolaylaştıracak bir sekretarya kurulması bile krize dönüştürülmekte, görüşmelerin gerçek bir müzakereye dönüştürülmesinin koşulları sürekli ertelenmektedir. Sayın Öcalan'ın 'Başmüzakereci' sıfatı tartışmaya açılmaktadır. Hatta Başbakan Yardımcısı Arınç tarafından 'çözüm sürecine mahkûm değiliz' denilerek, sürecin hükümet tarafından bitirilebileceği iması yapılmaktadır.
Yüksekova saldırısı
Bildirgede, Yüksekova'da üç askerin öldürülmesine ilişkin olarak da "Canımızı yakan, barışa dair endişelerimizi büyüten bir diğer gelişme olmuştur. Asker, polis, gerilla hiçbir gencimizin ölmeyeceği bir barış ikliminin yaratılması için çıktığımız yolun önüne her geçen gün yeni engeller konulmaktadır" ifadeleri kullanıldı.
"Biz süreci sahiplenen ve ilerletmeye çalışan taraf olacağız"
"HDP demokratik Türkiye'ye giden yolun anahtarı olan barış sürecine var gücüyle sahip çıkmaya, Kürt sorununun çözümünde yegâne yöntem olarak müzakereye işaret etmeye devam edecektir" denilen açıklamada, çatışmasızlık sürecini zorlayan her türlü girişimin ve gelişmenin karşısında olunacağı dile getirildi. Bildirgede, "Hükümet müzakere sürecini bitirmeye niyet etse dahi, biz bu süreci sahiplenen ve ilerletmeye çalışan taraf olacağız. Çünkü barış her şeyden önce halklarımızın talebi ve ihtiyacıdır" denildi.
Güvenlik paketi
Güvenlik paketiyle, hükümetin polise infaz yetkisi verdiği ileri sürülen bildirgede, "Kamu güvenliğini otoriter yasalarla sağlamak iddiası ve yönelimi, 'Eski Türkiye'nin en bilindik özelliğiydi. Neticede onyıllar süren deneyimle sabittir ki, kamu güvenliği ancak demokrasinin geliştirilmesi, hak ve özgürlüklerin genişletilmesi ortamında sağlanabilir" denildi.
Bingöl ve Kağızman'da öldürülenler
Bingöl Emniyet Müdürü'ne yönelik saldırı sonrasında 4 kişinin öldürülmesi ve Kars Kağızman'da jandarma ile çatışmaya giren PKK'lıların öldürülmesinin "yargısız" infaz olarak nitelendiği açıklamada, 1990'lara dönüş endişesi belirdiği ifade edildi. Açıklamada, "Başbakan Davutoğlu'nun Bingöl'deki karanlık suikastten sorumlu tutarak 'cezalandırdık' dediği, Genç ilçesinde infaz edilen 4 insanın, Bingöl merkeze hiç girmedikleri ve bu olayla hiçbir alakalarının bulunmadığı netleşmiştir. Kağızman'da gerçekleştirilen yargısız infazın da HES barajına yönelik başka bir eylem gerekçe gösterilerek meşrulaştırılmaya çalışıldığı görülmektedir. Anımsatmak isteriz ki, Türkiye'de idam cezası kaldırılmıştır. Hükümet, yargısız infazlarla adı konulmamış biçimde idam cezasını uygulamaktadır. 'Cezalandırdık' diyerek, açıktan bunu ifade etmektedir. Bu infazlar iki yıldır süren ve bizce çok değerli olan 'çatışmasızlık' ortamını zorlamaktadır" denildi.
IŞİD kimyasal silah kullandı iddiası
IŞİD'in kimyasal silah kullandığına dair iddiaların giderek güçlendiği belirtildi ve Kobani'deki durumun aciliyeti vurgulandı. Rojava'daki Kürt siyasi partilerinin arasında geliştirilen diyalogun ve Duhok Anlaşmasının sevinçle karşılandığı belirtilen açıklamada, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nin kantonları tanıması ve Kobani'ye peşmerge göndermesi olumlu bulundu.
Hükümete Kobani eleştirisi
Kobani'ye yardım koridoru konusunda hükümete eleştiriler yöneltilen ve Rojava kantonlarını tehdit olarak görmekten vazgeçmeye çağrılan açıklamada şunlar ifade edildi:
"AKP Hükümeti'nin, Kobani'ye yardım koridoru konusunda ayak sürüyen, sürece yayan tutumu hala devam etmektedir. Öyle ki, bu tutum PYD ile IŞİD'i bir tutma ve PYD'yi 'terör örgütü' ilan etme aymazlığına kadar varmıştır. Türkiye'yle hiçbir çatışmaya girmemiş, her fırsatta Türkiye ile dostluğunu ilan etmiş PYD'nin 'terör örgütü' ilan edilmesini asla kabul etmediğimiz gibi; Musul Konsolosluğu'nu basmış, 49 konsolosluk görevlisini rehin almış, halen de her fırsatta Türkiye'yi tehdit eden IŞİD ile PYD'nin bir tutulmasının yanlışlığını halkımızın dikkatine sunuyoruz."
"KCK operasyonlarını anımsatıyor"
Açıklamada, 40'tan fazla insanın öldüğü Kobani protestolarındaki ölümlerin ve linç saldırılarının failleriyle ilgili hiçbir soruşturmanın yürütülmediğine işaret edilerek, HDP üyesi ve sempatizanlarının sabah baskınlarıyla gözaltına alınıp tutuklanması eleştirildi. HDP'nin MYK bildirgesinde, "KCK operasyonlarını anımsatan bir siyasal bastırma hamlesi ile karşı karşıyayız. Hükümet, yol açtığı bu ölümlerin sorumluluğundan kaçamaz. Halkımızın 6-8 Ekim'deki meşru demokratik mücadelesi, Kobani'deki durumu köklü biçimde değiştirmiş, Kobani'yi dünya kamuoyunun gündemine taşımış ve kentin düşmesine barikat olmuştur. 6-8 Ekim'de yitirdiğimiz insanlarımız için adalet mücadelesini yürütmeye ve estirilen tutuklama terörünün karşısında durmaya devam edeceğiz" denildi.
Ne nehir taşması ne sel dinlediler
Üç üniversite bitirdi kazma kürek çalışıyor
Necdet Özel: "Teminat olmaya devam edeceğiz"
Mısır, Türkiye ile ticaret anlaşmasını feshetti
SON DAKİKA
- 20.15
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 31 Mart paylaşımı
- 19.07
İsrail BM'nin ateşkes çağrısı kararını dinlemiyor… Böyle bombaladılar
- 19.07
Son dakika: FTX’in kurucusu Sam Bankman-Fried 25 yıl hapis cezası aldı!
- 19.04
Bakan Bayraktar duyurdu: Elektrik ve doğalgaza zam olacak mı?
- 18.58
Bakan Uraloğlu: Sarıyer-Kilyos arası 5 dakikaya düşecek
- 18.57
Terör örgütü PKK'ya ağır darbe… bir haftada 38 terörist etkisiz hale getirildi
EN ÇOK OKUNANLAR
Prof. Dr. Öncel: Batı tarzı beslenme kolon kanserine zemin hazırlıyor
11 ila 24 yaşları arasındaki çocuklar incelendi! Hareketsiz çocuklarda büyük risk
Bankalar 'fatura'yı müşteriye kesti
Yatırımcıları dikkat: Gram altında yeni rekor
Fenomen Talu çiftinden bir skandal daha: Kuaföre 225 bin TL’lik tokat!