hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    İntihar eden mahkum ölüm günü, "bu zulme kim dur diyecek?" yazmış

    İntihar eden mahkum ölüm günü, bu zulme kim dur diyecek yazmış
    expand

    Giresun E Tipi Kapalı Cezaevi'nde iki kez intihara kalkıştığı ve sara hastalığı bilindiği halde önce hücre cezası verilen, ardından tek başına müşahade odasına konan Hasan Yavuz adlı mahkumun intihar etmesine ilişkin cezaevinin iki müdürü ve ile doktoru hakkında "görevi kötüye kullanmak"tan dava açıldı. Yavuz'un intihar gününde mahkemeye yazdığı dilekçede, "Sayın başkan, bu zulme dur diyecek Allah'ın hiçbir kulu yok mu?" diye yazdığı ortaya çıktı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre Hasan Yavuz, 15 Nisan 2013’te tutuklanarak, üç gün sonra Giresun E Tipi Kapalı Cezaevi’ne kondu. Yaklaşık üç buçuk ay sonra, 26 Temmuz 2013’te boynunu keserek, intihara kalkıştı. Sevk edildiği psikiyatri polikliniğinde, sara hastası olduğu belirlendi. Bu arada, kurum görevlilerine hakaret ettiği ve tehditte bulunduğu iddiasıyla hakkında on gün hücre hapsi cezası verildi. Bunun üzerine 14 Kasım 2013’te hücreye kondu.

     

    19 Kasım’da, doktorun “İllizyon+ankisite+semptomlarında artış görünüyor. Hücre cezası ertelensin” şeklindeki görüşü üzerine cezaya ara verildi. 30 yaşındaki Yavuz, 4 Aralık’ta bu kez Doktor Ramazan Murat Uçak’ın karşısına çıkarıldı. Dr. Uçak’ın, “Cezasını çekmesinde psikiyatrik açıdan sakınca yoktur” şeklindeki raporu üzerine ertesi gün hücreye kondu. 9 Aralık’ta bileklerini keserek ikinci kez intihara kalkışan Yavuz, 10 Aralık’ta cezasını bitirip hücreden çıktı. Yavuz, iddiaya göre kendi isteği üzerine, 11 Aralık’ta tek kişilik müşahade odasına yerleştirildi. Bir gün sonra da ayakkabı bağcığıyla intihar etmiş halde bulundu.

    Yavuz'un ölümüyle ilgili olarak Cezaevi 1. Müdürü Hasan Çift, 2. Müdürü Burhan Sağdıç ve Dr. Uçak hakkında yürütülen soruşturmada ise takipsizlik kararı verildi. Kararda; Yavuz’un yaptığı telefon görüşmelerinde, ailesinden yalnızca para istediği, dövüldüğü yönünde bir beyanda bulunmadığı ve annesine, “Hiç olmazsa tek başımıza yatırıyoruz orada, daha güzel” dediği belirtildi.

    Mahkemeye mektup itiraz gerekçesi
     
    Ancak Yavuz ailesinin avukatı Nezahat Paşa takpsizlik kararına itiraz etti. Avukat Paşa, itiraz dilekçesinde, Yavuz’un ölmeden önce annesini arayarak, “Geceleri infaz koruma memurlarının kendilerini sürekli dövdüklerini, öldürecekleri yönünde tehdit ettiklerini, keyfi olarak sürekli tek kişilik hücrede tuttuklarını” söylediğini belirtti. Paşa ayrıca, Yavuz’un ölü bulunduğu 12 Aralık 2013’te Giresun Ağır Ceza Mahkemesi’ne hitaben yazdığı dilekçeye değindi. Yavuz’un, “Cezaevi birinci müdürü başta olmak üzere bana psikiyatrik baskı yapıyorlar. Sayın başkan bu zulme dur diyecek Allah’ın hiçbir kulu yok mu? Burada adaletin olduğunu söylüyor. Neden bu adaletsizliğe ve zulme dur demiyorsunuz?” diye yazdığı anlaşıldı. Paşa, Yavuz’a 155 gün hücre cezası, 240 gün ziyaretçi kabulünden, 30 gün de haberleşmeden yoksun bırakma cezası verildiğini belirtti.

    İtiraz kabul edildi

    İtirazı değerlendiren Giresun Sulh Ceza Hakimliği takipsizlik kararını kaldırdı. Kararda; Yavuz’un iki intihar girişiminde bulunduğu ve sara nöbeti geçirdiği, tedavi görmesi gerektiği halde hücre cezası verildiği; intihar girişimleri dikkate alınmadan, sadece “Ölmek istemiyorum” şeklindeki beyanı dikkate alınarak hücreye konduğu; Yavuz’a gerekli tıbbi desteğin verilmemesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin "tutukluların sağlık hakkı"nı konu alan üçüncü maddesine aykırılık teşkil ettiği; intihar eğilimi olduğu halde özel tedbirlerin alınmadığı, bir ay süreyle ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası ile hücre cezasının verildiği belirtildi. Bu nedenle “ilgili kamu görevlilerinin gereklerini yapmamaları ile sonuç arasında illiyet bağı yönünden yeterli şüphe sebebi bulunduğu” kaydedildi. Ardından Cezaevi 1. Müdürü Hasan Çift, 2. Müdürü Burhan Sağdıç ve Dr. Uçak hakkında, “intihara kalkışan ve sara nöbeti geçiren Yavuz hakkında herhangi bir sevk işlemi yapılmadığı ve gerekli tıbbi destek sağlanmadığı” gerekçesiyle Türk Ceza Kanunu’nun 257/2. maddesi gereğince üç aydan bir yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow