hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Karabük'te huzurevi, huzursuzluk evi oldu

    Karabükte huzurevi, huzursuzluk evi oldu
    expand

    Karabük'te 2008'de bir çocuk yurdundaki tecavüz olayı nedeniyle infazı ertelenen 2 yıl hapis cezası alan iki memur, aksi yöndeki mahkeme kararına rağmen, Yücel Huzurevi'ne müdür vekili ve müdür yardımcısı vekili olarak atandı. Huzurevi atamanın ardından bir buçuk yıl içinde huzursuzluk evine dönüştü. Yaşlılara ve bazı çalışanlara yönelik ayrımcılık, baskı, tehdit iddiaları ve uygulamalar F Tipi hapishanelerde uygulanan metotlar ile neredeyse tıpatıp aynı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Karabük'te bulunan Yücel Huzurevi'nde yaşananlar, kurumun taşıdığı "huzur evi" adını sorgulatır nitelikte.

    Huzurevinde kalan yaşlılara ve taşeron firma çalışanlarına yönelik baskı, tehdit ve yaşlılar ile çalışanların bazılarının kurum müdürü ve yardımcıları tarafından himaye edilerek, diğerlerine karşı kışkırtıldığı iddiaları, fiili saldırılara kadar varan olaylara neden oldu. Yaşlılara yönelik kötü muamele, yemek tedariki yapılan firmalar ile ilişkilere dair iddialar ve kuruma hakim olan baskıcı atmosfer iki yıl önce yönetimin değişmesiyle başladı.
    Safronbolu'da bulunan Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağlı yuvada zihinsel engelli bir çocuğa 2008 yılında tecavüz edilmesi sonucu yargılananlar arasında kurumun iki memuru da vardı. Bu memurlar, Mustafa Demiral ve Mustafa Kabullar'dı. Demiral ve Kabullar, yasalara aykırı şekilde kuruma getirdikleri doktor tarafından tecavüze uğrayan çocuğa genital muayene yaptırmış ve sonrasında da doktorun tecavüzü kanıtlayan raporunu, savcılık ve kolluk güçlerinden saklamıştı. Bu nedenle yargılanan Demiral ve Kabullar, 2 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve haklarında bir de atanmadan yoksun bırakılması kararı verildi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ancak mahkemenin bu kararına rağmen Demiral ve Kabullar, Karabük Valiliği tarafından 26 Haziran 2012'de Yücel Huzurevi'ne müdür vekili ve müdür yardımcısı vekili olarak atandı. Bu iki ismin kuruma atanmasıyla birlikte Yücel Huzurevi'nin de huzur evi olma sıfatı sorgulanır hale geldi.

    Yaşlıları birbirinden tecrit edildi ve sosyal ilişkiler azaltıldı

    Demiral kuruma atanır atanmaz bir takım düzenlemelere girişti. İddiaya göre, bunların başında da yaşlıların günlük düzenlerini altüst etmesi ve aralarındaki sosyalleşmeyi minimuma indirmesi oldu. Daha önce yemekhanede birlikte yemekler yenirken, kurum müdürü Demiral'ın emriyle yaşlılar kaldıkları katta ve odalarında yemek yemeye başladı. Bu durum yemeğe inmeyi hem sosyalleşme hem de bir egzersiz olarak gören yaşlılardan birçoğunun hareketsiz kalmasına, aralarındaki arkadaşlık ilişkilerinin giderek azalmasına ve katlar ile odalarda da hijyen koşullarının kötüleşmesine yol açtı.

    Karabükte huzurevi, huzursuzluk evi oldu

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ortak faaliyetleri son buldu

    Ayrıca yaşlıların ortaklaşa yürüttükleri, "sigara bırakma, israfı önleme, kitap okuma" gibi çalışmalar da Demiral'ın uygulamaları ile son buldu.

    Yaşlılara namaz baskısı

    2008'de çocuk yurdunda yaşanan tecavüz olayında hüküm giyen ve kuruma vekaleten müdür yardımcısı olarak atanan Kabullar da iddialara göre, yaşlıların özel yaşamına müdahale eder ve yaşlılara sürekli neden namaz kılmadıklarını sordu. Demiral, bu duruma yönelik şikayetleri ve yemekhaneyi kullanma taleplerini dikkate almadı.

    Personel arasında ayrımcı uygulamalar

    İddialara göre, Demiral, göreve başlamasından bir süre sonra personel arasında da ayrımcı uygulamalara başladı. Bazı personeli kayırdığı ileri sürülen Demiral, bu personelin usulsüzlüklerine ve aralarındaki bazı tür ilişkilere göz yumdu. Hatta öyle ki, kurum çalışanlarından birinin bir yakını, Demiral'ın himayesindeki bir diğer çalışanla huzurevine gelerek kavga etti. Öte yandan da personelin bir kısmına yönelik mobbing uygulamaya başladı. Demiral'ın himayesinde olduğu ileri sürülen bu personelin, özellikle kat personeli kadınlar hakkında, huzurevi vekil müdürünün, "ahlaksız-namussuz" gibi nitelemelerde bulunduğunu diğerlerine söylemesi ve dedikoduların yaygınlaşması, bu çalışanları savcılığa şikayette bulunmanın kıyısına getirdi. Ancak yönetimin bu aşamada devreye girerek, böyle bir olayın yol açacağı sorunlar konusunda tehdit yollu uyarılarda bulunması ve çalışan kadınların "ailelerinin huzurlarının bozulmasını istememesi" ile sorun örtbas edildi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yemek firması birkaç kez değişti ve hep daha kötüye gitti

    Huzurevindeki bir uygulama ise bir süre sonra yaşlıların yoğun şikayetine neden oldu. Demiral'ın göreve başlamasından sonraki bir buçuk yıl içinde birkaç kez yemek tedarik eden firma değiştirildi ve gelinen noktada öncekinin aksine yaşlılar yemeklerin niteliğinden ve miktarından şikayetçi hale geldi. Etli yemekler ve bazı besin değeri yüksek sebzeler, maliyetleri yüksek olduğu gerekçesiyle listeden çıkartıldı. Bazı yemek ve tatlıların porsiyonları da listede yazılı olduğu miktarın yarısı kadar ya da altında servis edilmeye başladı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Karabükte huzurevi, huzursuzluk evi oldu

    Diyetisyen yok, listeleri hemşire yazıyor

    Üstelik, çoğu sağlık problemi yaşayan yaşlıların öğünlerinin, yasa ve yönetmelikler gereği bir diyetisyen tarafından belirlenmesi zorunluyken, bu liste diyetisyen yerine kurumda görev yapan bir hemşire ile aşçı tarafından hazırlandı.

    "Beğenmiyorsanız zıkkımın kökünü yiyin"

    Yaşlıların bu konudaki başvuru ve şikayetleri de Huzurevi vekil müdürü Mustafa Demiral ve yardımcıları tarafından dikkate alınmadı, üstelik şikayet eden yaşlılar da hakarete maruz kaldı. İddiaya göre, Demiral, şikayet eden yaşlılara, "Beğenmiyorsanız zıkkımın kökünü yiyin" diye yanıt verdi.

    Dışarıda sokak hayvanlarına bakmaları yasaklandı

    Demiral'ın huzurevine gelmesinden sonra yaşlıların yakındaki ormanda barınan sokak hayvanlarını yemek artıklarıyla beslemelerine de izin verilmedi. Geçmiş yönetim döneminde yaşlıların sokak hayvanlarının bakımı, veterinere aşılarının yaptırılması gibi destek olunan uğraşları yasaklandı. Göreve geldiği süre boyunca yaşlıların bazılarının istediği, bir bilgisayar alınması ve internet erişiminin sağlanması talebi de dikkate alınmadı.

    Karabükte huzurevi, huzursuzluk evi oldu

    Yaşlıların 1 yılı aşkın süredir TV'leri yok

    Üstelik bir yılı aşkın bir süre, "uydu alıcısının arızalı" olduğu gerekçesiyle yaşlılar TV de izleyemedi. TV alıcısının tamir edilmesi ve yaşlıların birbirinden bağımsız kanalları izleyebilmesine olanak sağlayan bir sistem kurulma talebi, Demiral tarafından reddedildi. Oysa Demiral'ın ve yardımcılarının odasında bütün yayınları birbirlerinden bağımsız bir şekilde izleyebilmelerine olanak tanıyan TV alıcıları bulunmakta ve yayınları izleyebilmekteydiler.

    Taşeron işçilere: "900 liralık kölesiniz"

    Demiral'ın kurumda çalışan taşeron işçilere yönelik davranışları da kamuoyuna ve Karabük'teki yerel basına yansıdı. İddiaya göre, Demiral, huzurevinde çalışan ve kendilerine "900 liralık köleler" diye hitap ettiği taşeron işçilere, işe girişte "iş ahlakına uymayan kanunsuz davranışlarda bulundukları" yönünde bir bildirim imzalatarak, ileride buna dayanarak tazminatsız olarak işten çıkarılmalarının yolu açıldı.

    İhsanoğlu'ndan "Evimde ekmek yok" diyen gence 100 lira 

    Yaşlıları diğerlerine karşı kışkırtma mahkemede son buldu

    Demiral'ın huzurevinde şikayetlere neden olan uygulamaları bunlarla da sınırlı değildi. İddialara göre, yaşlılar arasında himaye ettiği bazı kişiler, özellikle de Demiral'ın uygulamalarından şikayetçi olan diğer yaşlılara hakaret, sataşma ve saldırılarda bulundu, bir kişinin alnına bardak attı, bir diğerine de yumruklu saldırıda bulundu. Bu olaylardan biri Karabük Cumhuriyet Savcılığı'na yansıdı. Demiral'ın ve bazı yardımcılarının himaye ettiği ve kışkırttığı ileri sürülen bu yaşlılardan Y.G. hakkında, bir diğer yaşlıya saldırarak, "kasten yaralamaktan" kamu davası açıldı ve ceza aldı.

    Onca şikayet var ama tek bir müfettiş görevlendirilmedi

    Demiral'ın uygulamaları sonunda bazı yaşlılar tarafından Karabük Valiliğine, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na ve hatta Cumhurbaşkanlığı'na bile şikayet edildi. Daha önce çalıştığı kurumda engelli bir çocuğun tecavüze uğradığı olayda hüküm giyen ve hakkındaki "atama yapılmaması" kararına rağmen bu kurumda göreve getirilen Demiral'a ve yardımcısı Mustafa Kabullar'a yönelik şikayetler, bir müfettiş incelemesine bile değer görülmedi.

    Mağdur olan yaşlıya ceza verildi

    Ancak, Karabük Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü iddialarla ilgili bir kişiyi inceleme ile görevlendirdi, bunun sonucunda da şikayette bulunan yaşlılardan birine "uyarıda" bulunulması kararı verildi. Huzurevinin bağlı olduğu il müdürlüğünün kararı üzerine Huzurevi Disiplin Kurulu toplandı ve şikayette bulunan yaşlıya uyarı cezası verdi.

    Cezayı veren de şikayet edilen isimler

    Üstelik cezayı veren disiplin kurulu da kurumdaki şikayetlerin ve yaşananların odağında bulunan isimlerden oluşmaktaydı. 21 Mayıs'ta Huzurevi Vekil Müdürü Mustafa Demiral başkanlığında toplanan müdür yardımcısı vekili Mustafa Kabullar, müdür yardımcısı Sezai Ertaş, hemşire Ayşe Atalay ile huzurevinde kalan Onur Sucu, o yaşlı hakkındaki karara, "çalışanlara hakaret", "huzurevindeki yaşlılarla kavga etmek" gibi iddialarla verilen "uyarı" cezası kararına imza attı. Ceza verilen yaşlı ise, 17 Temmuz'da, Disiplin Kurulu'nun gerekçeleri arasında yer alan "yaşlılarla kavga" etme olayının gerçek dışı olduğunu ortaya koyan Karabük Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, hakkındaki kovuşturmaya yer olmadığını gösteren kararının da ekinde bulunduğu bir dilekçe ile karara itiraz etti. Huzurevinde kalan yaşlı, dilekçesinde "çalışanlara yönelik" hakaret suçlamasının da gerçek olmadığını ve bunun somut olarak ortaya konulmasını talep etti. Huzurevi sakini, dilekçesinde, "Son bir yıldır yapılan yönetim hatalarını belirttiğim ve eleştirdiğim için kurum müdürü Mustafa Demiral ve Müdür Yardımcısı Mustafa Kabullar bana cephe almışlardır" diyerek uğradığı baskı ve tehditleri de anlattı.

    Murat Göğebakan'ın ardından... 

    Can Tanrıyar beni 'iş gibi' görmüş

     

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow