hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    İnsan hakları tarihin son ütopyası mı?

    İnsan hakları tarihin son ütopyası mı
    expand
    KAYNAKCnnturk.com

    İnsan hakları saf hümanist bir hareket mi yoksa devletlerin ihtilaf halinde oldukları diğer devletleri sıkıştırmak için başvurduğu bir koz mu? Harvard Üniversitesi Profesörü Samuel Moyn, "Son Ütopya: Tarihte İnsan" isimli kitabında bu konuyu ele alıyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ABD'de 20. yüz yılın bitmesine yakın tarihin, ideolojilerin "sonunu" ilan eden ve yanılgıyla sonuçlanan akademik öngörülerin ardından Harvard Üniversitesi'nden Profesör Samuel Moyn da bir "son"a imza attı. Moyn'un kaleme aldığı "Son Ütopya" adlı kitapta, insan hakları saf hümanist bir hareket mi, yoksa devletlerin ihtilaf halinde oldukları diğer devletleri sıkıştırmak için başvurduğu bir koz mu sorularına yanıt aranıyor.

    Yeşil Paradoks: Küresel Isınmaya Arz Yanlı Yaklaşım

    Son Ütopya

    Koç Üniversitesi Yayınları (KÜY), Tarih, Siyaset kategorisinde yayımlanan Samuel Moyn'un Son Ütopya: Tarihte İnsan Hakları kitabının yanı sıra, Tahire Erman ve Serpil Özaloğlu'nun toplumsal bellekle mekân arasındaki ilişki inceledikleri Bir Varmış Bir Yokmuş adlı derlemeyi de okurla buluşturdu.

    Koç Üniversitesi Yayınları (KÜY) Tarih, Siyaset kategorisinde Son Ütopya: Tarihte İnsan Hakları adlı kitabı yayımladı. Harvard Üniversitesi'nde tarih profesörü ve Humanity dergisi yayın kurulu üyesi Samuel Moyn tarafından derlenen kitap, Firdevs Ev tarafından Türkçeye kazandırıldı.

    Dünyayla İş Yapanlar: Küreselleşme Sürecinde Türk Çokulusluları

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "İnsan hakları" dendiğinde herkesin aklına en üstün ahlak ilkeleri ve siyasi idealler gelir. Dahası bu yüceliğin insanlık tarihi kadar eski olduğu düşünülür. Fakat bu programın ne kadar yakın zamanda tedavüle girip yaygınlaştığının farkına varmak insanda çarpıcı bir etki bırakır. Bu siyasi idealin kendine bir alan açabilmesi için sadece ütopyaların değil, genel olarak siyasi projelerin ıskartaya çıktığı bir döneme, 20. yüzyılın son çeyreğine gelinmesi gerekiyordu. İnsan haklarının alamet-i farikası, 1970'lerde bir anda nereden geldiği anlaşılmadan sahneye çıkmış olmasıdır.

    Son Ütopya: Tarihte İnsan Hakları adlı kitap; "İnsan hakları saf hümanist bir hareket midir? Devletlerin ya da hükümetlerin, özellikle de Soğuk Savaş döneminde, ihtilaf halinde oldukları diğer devletleri sıkıştırmak için başvurduğu bir koz olarak mı değer kazanmıştır, yoksa kerameti kendinden menkul bir taban hareketi midir? Başka bir dünyanın mümkün olduğu düşüncesinin yeni biçimi, bir 'son ütopya' mıdır, yoksa başkası olmayan bir dünyanın daha iyi ve ahlaklı hale getirilmesi çabası mıdır?" sorularına yanıt arıyor.

    İnsan hakları tarihin son ütopyası mı

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

     

    Bir Varmış Bir Yokmuş

    Yayınevi Sosyoloji kategorisinde de Bir Varmış Bir Yokmuş: Toplumsal Bellek, Mekân ve Kimlik Üzerine Araştırmalar adlı kitabı yayımladı. Kitap, Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde doçent Tahire Erman ve Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümünde öğretim görevlisi Serpil Özaloğlu tarafından derlendi.

    Kitapta "İstanbullu aileler ahşap konaklardan apartman dairelerine taşınırken neler değişti? Artvin'de barajlar sadece köyleri mi yok etti? Kentsel dönüşüm, mağdurlarının belleklerinde gecekondu geçmişini nasıl bir dönüşüme uğrattı? Müzeye dönüştürülen bir cezaevi belleği nasıl yeniden inşa ediyor? 1980 darbesi edebiyat ve sinemada nasıl hatırlandı?" gibi sorular irdeleniyor.

    Tek başımıza hatırladığımız ve unuttuğumuz gibi hep beraber de hatırlar ve unuturuz. Ortak hatıralarımızı, "toplumsal bellek"i taşıyan, şekillendiren ve dönüşüme uğratan en önemli etkenlerden biri de mekândır. Neyi, nasıl hatırladığımız, nerede hatırladığımızla çok yakından ilişkilidir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bir Varmış Bir Yokmuş'ta toplumsal bellekle mekân arasındaki bu ilişki kuramsal araştırmalar ve vaka çalışmaları aracılığıyla tekrar tartışmaya açılıyor. Çeşitli akademik disiplinlerden otuz altı yazar, belleklerin mekânlarda, mekânların da belleklerde bıraktığı izleri takip ederek Türkiye'nin son yetmiş yılda geçirdiği hızlı toplumsal (ve mekânsal) değişimin hatlarını netleştirmeye çalışıyor.

    Bir Varmış Bir Yokmuş, belleğin karmaşık işleyişinin hakkını veren, hatırlamanın "sahip olmak", unutmanın da "yokluk" anlamına gelmediğini gösteren bir çalışma niteliği taşıyor.

    İnsan hakları tarihin son ütopyası mı

     

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow