Gazeteci Fatih Altaylı, yine çok sert ifadelerle futbol camiasına yönelik eleştiriler yaptı.Şenol Güneş'ten Aziz Yıldırım'a, Trabzonspor'dan Galatasaray'a kadar birçok konuda konuşan Altaylı çok çarpıcı ifadeler kullandı. İşte o sözler... Şenol Güneşi teknik direktör, oyuncularına değer katan bir çalıştırıcı olarak çok beğeniyorum. Hatırlarsanız Beşiktaşa geldiği gün oyuncuların değerini arttıracak demiştim. Bunlar Güneşin olumlu tarafları. Ancak Şenol Beyde hiç beğenmediğim bir yan var. O da kabalığı ya da kibri. Bunu şu anlamda söylüyorum. Şenol Bey rakiplerine saygı göstermiyor. Maç sonu açıklamalarının hepsine bakın. Tümünde rakipleri aşağılama, adam yerine koymama, küçümseme, iğneleme dolu sözler söylüyor. Başarılı bir teknik adamın az bir miktar kibrine katlanabilir herkes fakat bunu rakiplerine saygısızlık boyutuna vardırmaması gerekiyor. Büyüdükçe alçak gönüllü olmak gerekiyor. Güneşte bu yok. Ümit Özata söyledikleri de hoş değildi. Gerçi sonrasında Ümit Özatın söyledikleri de kötüydü ama Güneşin rakibe yönelik saygısızlığı Özatı çileden çıkarmış olmalı. Ben bir gün bir rakipten bunu bekliyordum. Özattan patladı olay. G.Saray bu konuda çok haksız ithamlarla karşı karşıya. Hakan Şükür FETÖcüymüş ve G.Sarayda oynamış. Eyvallah. Doğru. Peki G.Saraydan sonra nerede oynadı? AK Partide oynadı. Milletvekili oldu. Spor Bakanı olacağı konuşuluyordu. Sonra işler değişti. 25 Aralık diye bir milat kondu. Peki Hakan ve diğerleri G.Sarayda 25 Aralıktan sonra mı oynadılar? Yahu İsmail Demiriz, AK Partinin bütün organizasyonlarında yok muydu? Nereye gitsek onu görmüyor muyduk? Bakın kardeşim G.Saray daha 17-25 Aralık ortada yokken, yıllar önce bunları temizlemeye niyetlenmişti zaten. G.Saray, Hakandan en üst seviyede olduğu zaman kurtulmaya çalışmadı mı? Torinoya zorla yollamadı mı? Ha hocası emretti diye döndü geri belki ama G.Saraydan uzaklaştırılmadı mı? Özhan Canaydın, Hakanı geri alırken, bırakın başkalarını, bizzat ben Abi yapma diye yalvarmadım mı? Ben 2. Başkan olarak FETÖcüleri o dönem takımdan uzaklaştırıp, uzaklaştıramadıklarımı etkisizleştirmeye çalışırken, bugün FETÖye sözde sövenlerin küfür ve hakaretlerine maruz kalmadım mı? Bugün FETÖye sözde bayrak açan bazı şerefsizler o gün bana Dindarları takımdan atıyor demedi mi? Bırakın bu sahtekarların bugün söylediklerini. G.Sarayın duruşu bellidir. Ben diyorum ki, Emre Belözoğlu da FETÖcüydü, ona niye bir şey demiyorsunuz? Aldığım yanıt şu: Ama o 17-25 Aralıktan sonra döndü. İyi de G.Saray bu oyuncuları 17-25 Aralıktan sonra mı transfer etti!.. Başkan haklıdır. G.Saray bu mücadeleyi yapan tek kulüptür. Popüler ve büyük olduğu için FETÖcülerin hedefi olmuştur. Hadi ben de size bir kılçık atayım. O gün Hakanların, Ariflerin, Emrelerin yanından ayrılmayan, onlarla takılan, zikirlere, toplantılara giden bir dostları vardı? O kişi bugün nerede? Hangi pozisyonda! Onu da siz bulun bakalım. Cemaatin niye yıllarca benim telefonlarımı dinlediğini, en büyük düşmanlıkları bana yaptığını zannediyorsunuz! Yıldırım çatarak yaşıyor! Yeni Türkiyede geçerli bir üslup gibi görünse de bir süre sonra sıkıyor. Çünkü bu çatmaların gerçeklikle bağlantısı kopuyor. Hayali düşmanlar yaratıp, onlarla savaşmak için destek istemek bir süre sonra abesleşiyor. Aziz Yıldırım, Fenerbahçe kongresini istediği gibi şekillendirdi. Oradan çıt çıkmıyor ama tribünleri şekillendiremedi. Sonunda taraftar isyan etti. Şimdi bu Azgın elitler diyor ve bunları yönlendirenler olduğunu iddia ediyor. Fenerbahçe camiası, taraftarı büyük bir mücadele vererek bu meseleyi bir şekilde kapattı bence. 17-25 Aralıkın ve Fethullahçılarla hükümetin kavga etmesinin de bunda büyük rolü oldu. Gülenciler ya da şimdiki adıyla FETÖ, F.Bahçeye yaptığının aynısını hükümete de yapmaya kalkışınca bu işten karlı çıkan F.Bahçe oldu. Aziz Yıldırım da mahkum olmuşken, yeniden yargılama ile beraat etti. Yargıtay kararıyla konu kapanacak gibi. UEFA ise F.Bahçeye verilen cezaları yeterli görüyor olmalı ki, ekstra ceza vermedi ve o da konuyu kapattı. Türkiye Ligi ile ilgili karar ise Türkiye Futbol Federasyonuna ait. UEFA ona karışmıyor. FIFA da karışmaz. O yüzden Trabzonsporun uğraşları beyhude. Bence Trabzon şöyle yapsın; o yılki kupanın aynısını yaptırıp müzelerine koysunlar ve altına da Bu kupa bizim hakkımızdı ama bize verilmedi diye yazsınlar, ruhlarını ferahlatsınlar! Bundan sonra bir şey çıkmaz. Tabii ki rezalet. Arkadaşlar Türkiyede hakemlik bitmiş. Daha da bitecek. Çünkü Türkiyede hakemlik hanedanlık olmuş. Bakın en büyük rezaletlerin yaşandığı iki maç var. Biri Beşiktaş, diğeri Kasımpaşa maçı. Yedek kulübesinde suya tekme atan Tudor tribüne yollanıyor ve ceza alıyor, sahaya giren Şenol Güneşe çıt çıkmıyor.Kasımpaşa maçında Türkiyenin en kötü hakemi olan Hüseyin Göçek katliam yapıyor, yine tık yok. Beşiktaş maçında bir 4. hakem var. Saha kenarında neler oluyor, adamın gıkı çıkmıyor. Ben bu profesyonel 4. hakemin bir gün maç yönettiğine tanık olmadım. Hep 4. hakem ve parayı alıyor. Niye? Çünkü hanedanlığın üyesi. Babası da hakem, kendisi de hakem. Korkarım onların çocukları da hakem olacaklar! Kimse de Bu nasıl iş? demiyor. Ama diyeceksiniz; neremiz doğru ki bu olsun, onda da siz haklısınız.