hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''Başkanlık kişisel meselem değil''

    { title }

    SONRAKİ VİDEO

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'da, Türkiye Anayasa Platformunca düzenlenen "Yeni Anayasa İçin Hep Birlikte" temalı programında konuştu. Yeni anasayın bir an önce hazırlanması gerektiğini dile getirdi. Başkanlık sisteminin kişisel meselesi olmadığını söyledi. Cumhurbaşkanı'nın hedefinde ''paralel yapı'' da vardı, ''Sözde cemaat adında, devlet içinde bir paralel yapı oluşturmak isteyenlere dünyayı dar ediyorsak özerklik adı altında öz yönetim adı altında devlet içinde devlet kurmaya çalışanların da dünyayı başına yıkarız'' dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Konuşmasından satırbaşları:

    Türkiye Anayasa Platformu'nun yeni anayasa için birlikte çağrısının şuana kadar yaklaşık 300 STK tarafından desteklendiğini öğrendim. Bu sayının kısa süre içinde yüksek rakamlara çıkacaktır. Ülke genelinde milletin birliğine bir çağrı olduğuna inanıyorum. Bu mesele bir kurumun ve şahsın değil, milletimizin meselesidir. 

    Yeni anayasa konusuna hassasiyet sahibi STK'ların öncülük etmesi rastgele bir durum değildir. Kendi meselesi olan yeni anayasa meselesine STK'lar aracılığıyla sahip çıkıyor. 

    Bu toplantı artık meselenin gözardı edilemeyecek, baştan savılamayacak bir yere geldiğini gösteriyor. Milletimiz konuya el koymuştur. Bu tür toplantılarla, çalıştaylarla tüm kesimleri içine alan yeni anayasa süreci hızla olgunlaşacaktır. Bu mesele millidir, yerlidir. Milli olan, yerli olan her meselede Cumhurbaşkanı olarak ben de varım. Bugüne kadar olan anayasaların hepsi ithaldir, yerli değildir. İthal ürünlerle yönetildik, ithal mantıklar bize hakim oldu. Şimdi biz yerliye ve milliye dönmeliyiz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Biz yeni anayasa dedikçe birileri bundan rahatsız oluyor. Yeni anayasadan rahatsız olan mevcut anayasadan memnun demektir. Ama mevcut anayasa hala 1960 ve 1980 darbelerinin ruhunu taşıyan bir metindir. 

    Mevcut anayasanın kurduğu siyasi ve idari düzen işte 13 yıl bu ülkeyi yöneten partinin ve siyasi kadronun çok işine gelir. Ama dikkat edilirse yeni anayasa meselesi en başından beri başbakanlığımın ilk gününden beri bu kadro tarafından gündeme getirilmekte, güçlü bir şekilde de talep edilmektedir. İşe asıl sahip çıkması gereken muhalefetin ise tam tersi bir durumda olduğunu görüyoruz. 

    Artık samimi bir şekilde teklifler ortaya koyulmalıdır. Gerek Meclis'te temsil edilen diğer partilerin, başka kesimlerin sesi olan siz STK'ların yeni anayasa sürecine dahil olmalarını bekliyoruz. Çoğulcu bir anlayışla yeni anayasanın hazırlanmasını bekliyoruz. Bizdeki anayasa metinleri dayatmadır. Burada bulunan herkes 1960'dan itibaren darbecilerin hazırladığı anayasalarla hayatını geçirdiler.

    Bu milletin, onların temsilcilerinin yaptığı anayasayı bizden sonrakilere armağan edelim. Ruhuyla, diliyle, yöntemiyle milletimizi yansıtan bir metin olmalıdır. Baktığında millet kendini, geleneklerini, tarihini görmelidir. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yeni anayasanın yapımındaki usulü çok iyi belirmeliyiz. 2011'deki yöntemin sonuç vermediğini gördük. 

    Zaman zaman diyorum ya Türk tipi Başkanlık işte bu konuda da Türkiye modeli anayasayı hazırlama başarısını ortaya koyabilmeliyiz. Bu millet içinden bir anayasa yazabilecek, yapabilecek kadro hazırlayamadı mı ya? Millet hazır da ben elitim diye geçinenler, siyasetçiler buna hazır değil. Sıkıntı burada. Yoksa millet hazır. Millet meydanlarda hep kükrüyor. Bize göre milleti merkezi alan kadim yönetim geleneğimize yaslanan anayasa Türk tipi anayasadır.

    Yasama organı olan Meclis'in asli organına yoğunlaşmasını bir kere sağlamalıyız. Dolayısıyla bu hususta bir sıkıntı yaşayacağımızı sanmıyorum. Hukukun üstünlüğü konusunda da hiçbirimizin itirazı olamaz. Kanunların üstünlüğü derseniz orada itirazlar olur ama hukukun üstünlüğünde olmaz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Biz parlamenter sistemin ülkemizde miladını doldurduğuna inanıyoruz. Yeni Türkiye'nin inşaası sürecinde yeni anayasaya ve onunla birlikte hayata geçirilecek Başkanlık sistemine ihtiyaç olduğunuzu düşünüyoruz. Şu yanlışı düzeltelim, Başkanlık sistemi Tayyip Erdoğan'ın kişisel meselesi değildir. 

     Başkanlık sistemi tartışmaları yeni değildir. Cumhuriyetimizin her döneminde bu mesele tartışılmıştır. Darbe anayasalarının gölgesinde geçen son 56 yılımızda da bu tartışmalar eksik olmamıştır. Özal başta olmak üzere rahmetli liderlerimizin dönemlerinde de başkanlık sistemi konusunda olumlu görüş bildirmişlerdir. Onların arkasından gelenler onlara ters beyanlarda bulunuyorlar. 

    Yapmamız gereken nedir; halkımızın yeni anayasa ve başkanlık sistemiyle ilgili bilgilendirilmesi, televizyonlarda gazetelerde bunun anlatımı ve milletimizin bir an önce bilgilendirilmesi. İşte STK'la bu adımı atmış durumdalar. Üniversitelerimizin başta hukuk fakülteleri olmak üzere bunlar artık tartışılır noktaya geldi. Paneller başlayacak. Başkanlık sistemi konusunda bir önemli avantajımız 10 Ağustos 2010 tarihi itibariyle Cumhurbaşkanı'nın doğrudan millet tarafından seçilmiş olmasıdır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bu sistemle seçilen hiçbir Cumhurbaşkanının siyasi gündemden tecrit edilmiş bir şekilde sadece siyasi sembolik konumda bulunması düşünülemez. 

    Halkın seçtiği Cumhurbaşkanının sadece sembolik konumda durması düşünülemez. Aslına bakılırsa Meclis'in seçtiği Cumhurbaşkanlarının siyasi gündemin dışında kaldığını söyleyebilmemiz mümkün değil. Biz bu gerçeği 2003-2007 yılları arasında tecrübe ettik.

    Seçim sürecinde iç ve dış politika alanında tahaaütte bulunan Cumhurbaşkanı sözlerinin arkasında durmak zorundadır. Sandıktan çıkan Cumhurbaşkanının bir kenarda oturmasını bekleyen Türkiye'yi tanımıyor ve siyaseti de bilmiyor demektir. Benim tanıdığım millet buna izin vermez.
    İleriye doğru atılmış ancak yarım kalmış adımı tamamlamamız gerekiyor.

    Hem seçilmiş başbakan hem de seçilmiş Cumhurbaşkanı ile bu sürecin yürümesi fevkalade zordur. Aynı siyasi gelenekten gelmemiş Cumhurbaşkanı ile ben çalıştım. Ne getirdiğini ne götürdüğünü biliyorum. Damdan düştüm. Aynısı yarın değişik siyasi anlayışla olursa bu iş nasıl yürüyecek? Nasıl birbirine saldırılar olduğunu görmedik mi? Bundan ders çıkarmayacak mıyız? Meclis'in seçtiği Cumhurbaşkanlarının hükümetlere nasıl güçlük çıkardığını biliyoruz. Bu kriz halinin ortaya çıkmasını beklemeden yarım kalan işi sistemi tamamlamak yani Başkanlık Sistemine geçmektir. Yeni anayasanın bu anlayışla hazırlanması en doğrusudur.

    Benim teklifim kararın milletimize bırakılmasıdır. Hem parlamento bir karar vermelidir ama parlamento kararı sonrasında millete gidilmelidir. Nihai kararı vekiller değil asiller olan miller vermelidir.

    Halkın seçtiği bir sistemin 40 yıllık siyasi tecrübeme dayanarak milletimizin talebi olduğumuzu biliyorum. At sahibine göre kişner derler. Her sistemi işletecek olan orada sorumluluk üstlenen kişilerdir. İyi bir sistem vasat kişilerle işleyebilir. Ama bizdeki sistem krizlere çok açıktır. Bunun bedelini millet olarak ödüyoruz. 94 ve 2001 krizleri dünyada sorun yaşanmadığı dönemlerde kendi iç meselelerimiz nedneiyle ortaya çıkan krizlerdir.

    2008 yılındaki kriz pek çok ülkeyi kasıp kavurdu. Bizde ise teğet geçti. Bizde istikrar vardı. Güçlü bir tek parti hükümetine sahip olmasaydık küresel krizin bizi nasıl bir duruma düşüreceğini düşünmek bile istemiyorum.

    İstikrar ve güven ortamının kesintisiz olarak sürdürülmesi gerekiyor. Kadro da çok önemli. Biz mevzuat amca ile yola devam etseydik halimiz fenaydı. Birileri de ki hep söylerim; bürokratik oligarşi getirir senin önüne yasaları koyar hele bir de korkak siyasetçiysen altınan kalkamazsın.

    7 Haziran sonrası koalisyon ihtimali ortaya çıkınca yamyamlar ülkemizi kan gölüne çevirdi.

    Nüfusumuz hamdolsun 79 milyona yaklaştı. Tek millet diyoruz. Tek bayrak diyoruz. Başka bir bayrak asla bu semalarda dalgalanamaz diyoruz. Tek vatan diyoruz. 780 bin metre kare vatan toprağında herhangi bir ameliyata asla göz yumamayız diyoruz. Tek devlet diyoruz. Adı ve söylemi ne olursa olsun hiç bir devlet paralel devlet paralel yapıya izin vermeyiz veremeyiz. Sözde cemaat adında, devlet içinde bir paralel yapı oluşturmak isteyenlere dünyayı dar ediyorsak özerklik adı altında özyönetim adı altında devlet içinde devlet kurmaya çalışanların da dünyayı başına yıkarız. 

    Bu topraklarda milli olan ne varsa hepimizin başımızın üzerinde yeri vardır. Ülkemizin karşısında kim varsa onunla mücadele etmek de bizim namus borcumuzdur. Bu devlet köksüz değil. Bu millet balık hafızalı değil. Emanetçisi olduğumuz deperlerin kıymetini çok iyi biliyoruz.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow