hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Davutoğlu'ndan "paralel yapıya" çağrı

    Davutoğlundan paralel yapıya çağrı
    expand

    AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "paralel yapıya" ilişkin, "Bu cemaat, bu topluluk, gerçekten samimiyse, çıkıp sivil toplum alanına çekilmeli. Bütün bürokratik faaliyetleri bırakıp, eğitimse eğitim, neyse yapacakları, ona yoğunlaşmalı" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Davutoğlu, Kral Fm ve Kral TV ortak yayınında, Mehmet Akbay'ın hazırlayıp sunduğu "Mehmet'in Gezegeni" başlıklı programda soruları cevapladı. Akbay, Başbakan Davutoğlu'na "Paralel yapıya millet olarak herkes karşı ama siz de iktidarınızla birlikte cemaatle birçok fotoğraf verdiniz. Bir anlamda yaptıklarını, faaliyetlerini desteklediniz. Özellikle Türkçe Olimpiyatları'nda. Benim burada sorum şu olacak. Bazen yukarıdaki dokunduğunda aşağıda kıyamet kopar. Paralel yapı ile hep beraber savaşalım, birlikte. Ben de sizin savaşçınız olayım, Kralcılarla birlikte ama cemaate gönül vermiş samimi insanlar da burada biraz mağdur oluyor mu acaba? Farkında olmadan" sorusunu yöneltti.

    Soru üzerine, Davutoğlu, samimi insanları tenzih ettiğine dikkat çekerek, "Bunu hep tenzih ettim ve dedim ki, 'samimi şekilde bu harekete inanan ve bu topluluğa inanıp da katkıda bulunanları tenzih ederiz' diyerek hep konuştuk. Ama esas mağduriyeti yapan kim biliyor musunuz? Sivil toplum hareketi gibi görünüp, emniyette örgütlenen bu yapı. Mağduriyeti bu samimi vatandaşların, samimi insanların mağduriyetinin sebebi onlar. Hiçbir şekilde biz herhangi birine, şahsen ben veya Cumhurbaşkanımız veya biz bakarken önyargıyla bakmıyoruz" diye konuştu.

    Koalisyon tartışmalarına Davutoğlu da katıldı

    "Kimse kendi düşüncesinde olanları örgütleyip devlete, topluma hükmetmeye kalkmamalı"

    Akbay'ın "Efendim, sizden bahsetmiyorum. Sizin altınızdakilerden, altınızın altındakilerden bahsediyorum. Adamın hiçbir ilgisi yok. Belki de bu cemaat yapısı içerisinde paralel yüzde 1. Yüzde 99'u bu noktada mağdur. Sizden asla bu noktada bir şey beklenmez, bakanlarınızdan beklenmez, Cumhurbaşkanından beklenmez ama herhangi bir kurumda olan yöneticinin yaptıklarını hayal edin" sözleri üzerine Davutoğlu, şöyle devam etti:

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Davutoğlu muhalefete yüklendi

    "Doğru ama şu da var; bunu ayırt etmenin zorlaştığı yerler geliyor. Öyle durumlarla karşılaştık ki en yakınınızda, güvenerek görev verdiğiniz, diyelim Sayın Cumhurbaşkanımızın koruma amiri. Koruyacağı birinci kişi cumhurbaşkanı. Şimdi benim de koruma amirim var. Onun birinci görevi sizi korumak. Şimdi bu kişi cumhurbaşkanını dinlerse, dinlemek için komplo kurarsa o zaman başbakan olduğu dönemde. Şimdi bir de başbakan veya cumhurbaşkanı nezdinde bakın. Demek ki 'benim canımı emanet ettiğim kişi bile böyle bir şeyin içinde olabiliyorsa. Bu nasıl bir yapı?' diye müthiş bir güvensizlik hali hissediyorsunuz. 17-25 Aralık'tan sonra benim de katıldığım bir televizyon programı vardı. O programda dedim ki 'Görüyordun buraya kadar gittiğini işlerin. Bu cemaat, bu topluluk, gerçekten samimiyse, çıkıp sivil toplum alanına çekilmeli. Bütün bürokratik faaliyetleri bırakıp, eğitimse eğitim, neyse yapacakları, ona yoğunlaşmalı. Şimdi bu samimi ve bütün bu komploların, tuzakların dışındaki kardeşlerimiz, vatandaşlarımız için söylüyorum. Onların çekinmesini gerektiren bir durum yok ama bu tutum karşısında ortak bir tavır sergilemeliler'. Yoksa böyle bir şey ile mutlak bir ittihat duygusuyla yanlışı eleştirmeden devam ederlerse, bütün insanlar bundan etkileniyor ama çıkıp 'bu yanlıştır' demeliler. Türkiye'de başka onlarca yüzlerce cemaat yapısı var, yüzlerce sivil toplum var. Niye onların böyle bir sıkıntısı yok? Çünkü onlar kendi alanlarında faaliyet yapıyorlar. Kimsenin ruhuna, düşüncelerine hükmedemeyiz ama kimse de kendi düşüncesinde olanları örgütleyip devlete, topluma hükmetmeye kalkmamalı."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Başbakan Davutoğlu, Akbay'ın "Sayın Başbakanım, kamuoyunda şöyle bir algı var. Dershanelerle ilgili bir hareket yapılmamış olsaydı, cemaat veya Paralel Yapı, size karşı bir operasyon yapmamış olacaktı. Siz de dolayısıyla o Paralel Yapı'yla mücadele etmeyecektiniz. Yani bunu bir çıkar savaşı gibi gören bir algı da var kamuoyunda" ifadeleri üzerine, "Şimdi, devletin başında olanlar, yani bizler, insanlarımızın iyi olduğuna inanmak zorundayız. Herkesi tehdit gördüğünüzde devleti idare edemezsiniz" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Tehdit söz konusu olduğunda, tedbir almak sorumluluğu var"

    Kınalızade Ali Çelebi'nin "Ahlak-ı Ala'i" kitabını herkesin okumasını tavsiye eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    "Nihayet devlet ilişkisi, önce sevgiye dayanmalı ve devleti idare edenler, insanların iyi yönlerini görmeli ama bir tehdit oluştuğunda da zaaf gösteremez devlet. O tehdit oluşana kadar, kendini gösterene kadar, bütün vatandaşlarımızın masumiyeti esastır ama bir tehdit söz konusu olduğunda tedbir almak sorumluluğu var. Şimdi dershaneler olayı doğru. Paralel Yapı açısından. Bir önemli kaynaklarına dokunulduğu için harekete geçmiş gibi görünebilirler ama unutmayın Hakan Fidan'ın, MİT Müsteşarı'nın ifadeye çağrılması, dershane olayından öncedir. Hatta ilk aşamalarıdır. 2012 Şubat'ı. Yani orada başlıyor iş. Belki dershaneler görünür kılıyor olayı ama biz şunu fark ettik MİT olayında; öyle bir yapı var ki bütün istihbaratı elinde toplamak istiyor. Emniyet istihbaratını ele geçirmişler. TİB'de de, MİT'i de egemenliği altına almak istiyor. O zaman açıkçası bu işin vahameti en açık şekilde ortaya çıktı. Problem nereden çıktı? Belki başlarda bu topluluk bir hayır işi yaparken, okullar kurarken, bu niyet yoktu ama zamanla ortaya çıkan bürokrasi, yetiştirdikleri insanların bürokraside etkin yerlere gelmesi, bir anda güç zehirlenmesi ve bir anda 'ben daha fazlasını da yapabilirim, hatta daha fazlasını yapmak hakkım, tarihi artık biz yöneteceğiz' noktasında gelip biraz da bu dini argümanlarla, özel anlamlar yüklendiğinde başta bulunan kişiye, bu sefer kontrol edilemez hale geliyor. Ben işte bunu kabullenemem. Dışişleri Bakanı veya Başbakan bana talimat verir ama. O talimat akılla yürütülen bir talimat. 'Ben bir de bir başka otoriteye sorayım. O ne diyor ya da o ne görmüş, ona göre amel edeyim' dediğinizde devlet hayatı biter. Yani burada Hazreti Peygamber'in hayatında da örnekler böyledir. Devlet hayatı nihayetinde insanların istişareyle ve belli bir hiyerarşiyle karar düzenini bozmadan yürütecekleri bir faaliyet alanıdır. Sivil toplum, herkes istediğine inanır ama devlet idare edilecekse demokratik ortamda mücadele eder, hesabını da halka verir."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Davutoğlu MİT TIR'ları için bu mesajı verdi

    "Türkiye'deki huzur ortamını koruduk"

    "MİT TIR'larıyla ilgili haber yapıldı. Bu haberin yapılması mı size göre çok büyük yanlış, yoksa zamanlaması mı?" sorusuna ise Davutoğlu "Her ikisi de. Şimdi siz burada yayın yapıyorsunuz, herkes zevkle dinliyor. Siz yayın yaparken Türkiye'nin etrafında bir ateş çemberi olduğunu hissediyor musunuz?" cevabını verdi.

    Davutoğlu, "Suriye... Savaş ve bizi etkileyen bir savaş. Irak... Savaş ve bizi etkileyen bir savaş. Ukrayna... Bizi etkileyen bir savaş. Gürcistan, diken üzerinde, Yunanistan krizde. Etrafınızda böyle bir ortam var. Bizim görevimiz bu ortamdan mümkün olduğunca uzak tutmak, ülkemizi ama bir taraftan da oradaki sorumluluklarımızı yerine getirmek. Şu ana kadar 4-5 yıldır bu ortam devam ederken, Türkiye'deki huzur ortamını koruduk. Peki bunu nasıl yapıyoruz? Sizler bu yayını yaparken bizler bazen, 6-7 Ekim olaylarında mesela, 3 gece doğru dürüst uyumadık. Bunu bir fedakarlık yapıyoruz diye değil. Görevimizin gereği bu ama bir ateşin Türkiye'ye sıçramasını engellemek için. Şimdi burada MİT veya devlet kurumları, bu ateşi Türkiye'ye sokmamak için bir, o ateşin bulunduğu yerde yaktığı insanları korumak için iki, ateş sonrasında ne olacağını kestirebilmek ve ona göre çaba göstermek için üç, her türlü faaliyeti yapar. Dünyada, o kadar yakında bir savaşla ilgili tutum belirlememiş hiçbir devlet olamaz" şeklinde konuştu.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow