hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Demirtaş, TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırdı

    Demirtaş, TBMMyi olağanüstü toplantıya çağırdı
    expand

    HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Suruç'taki saldırı sonrasında yaptığı tüm partilerin birlikte hareket etmesi çağrısına, Kusura bakmayın bizi bütün suçlarınıza ortak edecek şekildeki çağrılarınızı anlamlı görmüyoruz" dedi. Demirtaş, TBMM'nin, çözüm süreci, Rojava ile ilişkiler ve IŞİD tehdidini görüşmek üzere olağanüstü gündemle toplanması çağrısı yaptı. MHP'nin açıklamalarını "seviyesiz" olarak niteleyen Demirtaş, herkesi hafta sonu İstanbul'da yapılması planlanan IŞİD'e karşı yürüyüşe çağırdı. Demirtaş, Adıyaman'daki çatışmada şehit olan askerin ailesine de başsağlığı diledi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısının ardından Figen Yüksekdağ ile birlikte ortak basın toplantısı düzenledi. Hükümetin birlikte hareket etme çağrısına yanıt veren Demirtaş, önce faillerin ortaya çıkarılmasını istedi. Saldırının ardından kamuoyuna yansıyan saldırıyı destekler nitelikteki mesajlara değinen Demirtaş, "vicdan sahiplerine" ve barış isteyenlere çağrı yaptı; öldürülen gençlerin cenazelerini sahip çıkmalarını istedi. Demirtaş, TBMM'yi de çözüm süreci, Rojava ile ilişkiler, dış politika ve IŞİD tehdidini görüşmek ve yeni kurulacak hükümete yol gösterecek kararlak almak üzere olağanüstü toplantıya çağırdı. Demirtaş bu konuda 80 milletvekillerine ilave 30 milletvekilinin daha imzasına ihtiyaç duyduklarını belirterek, destek istedi. Demirtaş çözüm süreci konusunda Dolmabahçe Mutabakatı'na da değindi ve hükümete seslendi. Adıyaman'daki çatışmada şehit olan başçavuşa rahmet yakınlarına ise başsağlığı dileyen Demirtaş, MHP'nin açıklamalarına da yanıt verdi ve "seviyesiz" diye niteledi. 

    Şanlıurfa Suruç'ta patlama

    HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın açıklamaları şöyle:

    "Yüreği yananların başı sağolsun. Ama maalesef bu ülkede bu ölümlere sevinenler de var. Anladık ki çoğunluktayız, bu acıyı yürekten paylaşanların sayısı, Türkiye'nin dört bir yanında savaş isteyenlerden daha çok. Bu dayanışma ruhu bizi mutlu etti. Türkiye'nin her yanından barış, kardeşlik mesajları almak bizi mutlu etti. Ama IŞİD gibi barbarca düşünen kişilerin de siyasi anlayışların da olduğunu gördük.

    'IŞİD PYD'den daha tehlikelidir', 'HDP'den daha iyidir' diyenler ve oradaki saldırı için kutlama yayınlayanlar da oldu. Onlar insanlıktan nasibini almamış olanlardır. Onları kara yüzleriyle başbaşa bırakacağız. Biz yüzümüzü Türkiye'nin aydınlık, barıştan yana olan insanlarına döneceğiz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Başbakan Davutoğlu'ndan Suruç açıklaması

    "İçinde devletin parmağı olan hiçbir katliamın arkasındakiler ortaya çıkmadı"

    Bu partimizin, halkımızın karşı karşıya kaldığı ilk saldırı değil, son saldırı da olmayacak. Arkasındakiler yakalanır mı bilmiyoruz. Çünkü yakın tarihimiz şunu gösterdi ki, içinde devlet parmağı olan, devletten destek alarak gerçekleştirilen hiçbir katliamın arkasındakiler ortaya çıkarılmadı.

    "Biz iktidarda olsaydık yarım günde ortaya çıkarırdık"

    Diyarbakır mitingi katliamcısı bu işi tek başına yapmış gibi içeride tutuklu. Biz iktidarda olsaydık, yarım gün içerisinde bu bağlantıları ortaya çıkarırdık ama 5 Haziran'dan bu yana ilerleme yok. Mersin, Adana bombacısı. Kimliği belli, nereden kaçtığı belli, arkasında kimler olduğunu ortaya çıkarmak yarım günlük iş. Biz katliamları unutmuyoruz ama halkın da unutmaması lazım. Roboski'de katliamın sorumluluğu yarım günde ortaya çıkarılabilir ama halen sorumlular ortada yok. Mesela Berkin Elvan dahil Gezi'de katledilenlerin nasıl katledildiğini ortaya çıkarmak yarım gününüzü bile almaz ama halen yok. Ceylan Önkol karakoldan atılan roketle parçalandı, hala failleri yok. Uğur Kaymaz ve babası... Avukatlığını yaptım. Hala failleri yok.

    "Bir arada olalım da önce failleri ortaya çıkarın"

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İşin içinde devlet varsa failler bulunamıyor. Şimdi bize, 'Bir beraber olalım, birlikte karşı çıkalım' diyenler, bir arada olalım da devleti siz yönetiyorsunuz, mağdur olan hep halk, bir arada olalım da failleri önce bir ortaya çıkarın. Siz iktidarda olduğunuz dönemde işlenen suçların bir hesabını verin. Kusura bakmayın bizi bütün suçlarınıza ortak edecek şekildeki çağrılarınızı anlamlı görmüyoruz.

    Cenazelere sahip çıkmaya çağırdı

    Öncelikle 28 arkadaşımızın cenazelerinin morgdan alınıp memleketlerine götürüldüğünü biliyoruz. 4 arkadaşımızın hala kimliği belirlenemedi. Vicdanı olan herkesi bu cenazelere sahip çıkmaya çağırıyorum. Görkemli bir şekilde bu devrimcileri şanına yaraşır bir şekilde uğurlamaya çağırıyorum. Bu halkın değerli evlatlarını onlara layık bir şekilde uğurlayacaktır.

    TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırdı

    TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırıyoruz. Öncelikle TBMM Başkanı olağanüstü toplantıya çağırmalıdır. Bizler de 80 milletvekili imzamızla hazırız. Parlamentoyu üç temel gündemle toplanmaya çağırıyoruz. TBMM şu olanlara sessiz kalamaz. 80 vekilimize ek olarak 30 milletvekili imza verirse, olağanüstü olarak toplayabiliriz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Çözüm süreci, Rojava ile ilişkiler, IŞİD tehdidi

    Üç temel gündemle parlamento derhal toplanmalıdır. Birincisi çözüm süreci. İkincisi Türkiye'nin Rojava bölgesiyle ilişkileri. Ne olacak, bütün bunları parlamentonun netleştirmesi lazım. Dış politika ve IŞİD tehdidi de üçüncü konu. Parlamento yeni kurulacak hükümete yol gösterecek kararlar almalıdır.

    Figen Yüksekdağ'dan Suruç'ta flaş açıklama!

    Güvenlik uyarısı yaptı, "silahlanma çağrısı yaptı" suçlamalarına yanıt verdi

    MYK'da partimiz ve yaptığımız çalışmalarla ilgili güvenlik tedbirleri de konuşulmuştur. İki gündür havuz medyasının yalanlarıyla, kara propagandasıyla karşı karşıyayız. Parti binalarımıza giriş çıkış kesinlikle tedbirli ve disiplinli olmalıdır. Tanınmayan yerlerden gelen şeylerin, çiçeklerin parti binalarına sokulmaması lazım. Bütün partiler buna dikkat etmeli. İbadet yerleri, cami ve cemevlerinde güvenlikler artırılmalı. Bu yerlerde hem devlet hem de ibadet yapanların tedbirlerini alması lazım. STK'lar, AVM'lerde toplumun dikkatli olması lazım. Bir panik havası yaymak için değil ama bu barbarlık yuvasının vahşet uygulamasına da izin vermemeliyiz. Bunu, 'HDP silahlanma çağrısı yaptı' diye yayanlara şunu diyorum: Siz IŞİD'in her yerde gelip bizi öldürmesiden memnunsunuz, tedbir almamızdan rahatsız oluyorsunuz. Siz istiyorsunuz ki, IŞİD istediği yerde gelip katliam yapsın. Biz halkımıza karşı sorumlu bir partiyiz. IŞİD elini kolunu sallaya sallaya gelip Türkiye'de eylem yapamamalıdır. MYK'mız bu konuda kapsamlı bir genelge yazacaktır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    SGDF: "Saldırıyı gerçekleştiren IŞİD barbarlığıdır"

    "Dolmabahçe Mutabakatıyla ilgili düşüncenizi duymak istiyoruz"

    Uzun süredir birlikte yürüttüğümüz bir çalışma vardı: Çözüm süreci. Orada bir mutabakata varmıştık, Dolmabahçe mutabakatı. Onu ne yaptınız? Ortada mı bıraktınız? Siz Dolmabahçe Mutabakatına bu kadar değersiz bir belge muamelesi mi yapacaksınız? O mutabakattan herkesin haberi vardı. O mutabakatla ilgili Sayın Cumhurbaşkanı düşüncelerini açıkladı, yok saydı. Siz hükümet olarak ne yapıyorsunuz? Biz arkasındayız. Siz daha o mutabakata sahip çıkamazken yeni deklarasyon çağrısı yapmanız nasıl oluyor? Sayın Davutoğlu tek bir kelime edebilmiş değilsiniz. Bunlarla ilgili düşüncelerinizi duymak istiyoruz.

    Cebrail Günebakan da Suruç'ta hayatını kaybetti

    İstanbul'da hafta sonu IŞİD barbarlığına karşı uluslararası yürüyüş

    İstanbul'da hafta sonu IŞİD barbarlığına karşı uluslararası bir yürüyüş yapılacak. Bu yürüyüşe de IŞİD barbarlığına karşı vicdanı olan herkesi çağırıyoruz. Kendi partisinin bayrağı ve sloganıyla değil. Tek bir slogan ve bayrakla, barşı sloganıyla İstanbul'da büyük bir yürüyüşe çağırıyoruz. Türkiye'yi bunlara teslim etmeyeceğiz diyenleri İstanbul'daki bu yürüyüşe davet ediyoruz.

    HDP'nin İmralı heyetinden açıklama

    MHP'ye yanıt: "Seviyesiz"

    Vahşi saldırıdan sonraki bu dili ve üslubu da kınıyoruz. Suruç katliamını kınadıktan sonra üç sayfa "ama, ancak" yazanlar kusura bakmasınlar, IŞİD zihniyetindelerdir. Kendilerine milliyetçi diyenlerin tek bir küfürsüz, hakaretsiz metinleri yoktur. Siyasi bir yanı da yoktur. Sokak ağzıyla yaptıkları seviyesiz açıklamaların hiçbirine cevap verecek değiliz.

    Adıyaman'daki çatışma

    Adıyaman'da üzücü bir olay yaşandı. Bir operasyonda bir başçavuş da yaşamını yitirdi. Kendisine rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz.

    Figen Yüksekdağ: "Siyaset değerlerden koparılıyor"  

    Selahattin Demirtaş'ın'ın sözlerini tamamlamasının ardından HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ da açıklamalarda bulundu.

    Yüksekdağ, "Bir çok duygu bu anda birleşmiş durumda. Dayanışma, mücadele, acı, öfke bir çok insani duygu bu kritik dönemde yükselmiş durumda. Dün vahşice alçakça katliam gerçekleştirildi. 32 genç kardeşimiz katledildi. O 32 can ve yaralı olan 150 kardeşimiz Suruç’a dün Kobani’ye barış götürmek, çocuklara oyuncak götürmek, parklara ağaç götürmek için yola çıkmışlardı. Bu kadar insani, soylu değerli bir eylemin kolu olarak yola çıktılar. Ama bu kadar soylu bir hareketin önü Suruç’ta, bu soylu değerlerden nasibini almamış zihniyet tarafından kesildi. Siyasette soysuzlaşma, yaşanabilecek olumsuzlukların en kötüsüdür. Türkiye’de artık bu eşiğe doğru götürülüyor. Siyaset değerlerden koparılıyor. İnsani erdemden koparılıyor" diye konuştu.

    "32 genç siyasi iktidarın yapmadığı bir görevi yapmak için yola çıktı"

    'IŞİD adı verilen çetenin yaptığı saldırı işte böyle bir zihniyetin ürünüydü' diyen Yüksekdağ, "Daha bir yıl öncesine kadar ona Terör örgütü demeyenlerin zihniyeti işte böyle bir zihniyetti. Bir taraftan acımızı tutarken yasımızı tutarken, bir taraftan o gençlerin ne için yola çıktıklarını daha fazla hatırlamamız gerekiyor. O 32 genç Türkiye’deki sorumsuz aymaz siyasi iktidarın yapmadığı bir görevi yapmak için yola çıktı. Karşısına çıkarılan IŞİD’e rağmen, demokratik bir Suriye, barışçıl bir Ortadoğu için direniyor. Ama Türkiye’deki siyasi iktidar, bugüne kadar bu meşru insanlık güçlerinin direnişini terörle aynı kefeye koydu ve oradaki insanlık iradesine kardeşlik elini dostluk elini uzatmadı. Ve oluşan bu iklim, savaştan gerilimden katliamdan beslenen bu iklim bugün Suruç sınırında Suruç’ta böyle bir katliamın gerçekleşmesinin de önünü açtı. Böyle olmak zorunda değildi. Eğer siyasi iktidar, Kobani’ye Rojova’ya Suriye halklarına, askeri yığınakla değil de dostluk kardeşlik yaklaşımıyla gitseydi bugün ne bölgenin başına bela olan IŞİD diye bir çeteyle uğraşıyor olacaktık, belki de bugün 32 kardeşimizi yitirmemiş olacaktık" dedi. 

    "Siyasi iktidar 13 yıl boyunca, topluma karşı siyasi görevlerini yerine getirmedi" 

    Yüksekdağ,  sözlerini şöyle sürdürdü ; "O 32 genç siyasi iktidarın yapmadığı görevi yerine getirmek için yola çıktı. Kobani halkına Türkiye halkının kardeşlik elini uzatmak, katliamların kuşatmaların yıktığı bir kenti yeniden kurmak için yola çıktı. Türkiye’de egemen siyaset sadece yıkıyor. Gençlerin bu kurucu eylemini de anlamasını düşünemeyiz. Gençler önce siyasi iktidar tarafından Suruç’taki kolluk güçleri tarafından durduruldular, Kobani’ye girişleri engellendi. Bundan kısa bir süre sonra IŞİD saldırısının hedefi haline getirildiler. Artık bizim için her ağaç, kitap, oyuncak, o gençlerin anısını mücadelesini büyütmek için bir semboldür. Artık Türkiye halkı, bir direniş ve barış sembolü olarak sahiplenmelidir. Bugün şunu yeniden ifade ediyoruz. O kitaplar o fidanlar Kobani’ye gidecek. Parklar inşa edilecek, kütüphaneler kurulacak. Kobani IŞİD çetelerinden ilk temizlendiği gün, siyasi iktidarın temsilcileri Cumhurbaşkanı “niye sevinip duruyorsunuz, şehri yerle bir etmiş, çiftetelli oynamanın zamanı mıö diyordu. İşte bu gençler, kobani’nin hiçbir zaman enkaz olarak kalmayacağını ifade etmek için bu yolculuğu başlattılar. Ve bizler gerek siyasi yapılar olarak, demokrasi güçleri olarak, Türkiye halkı olarak artık çok ciddi görev ve sorumlulukla karşı karşıyayız. Bu yolculuğu menziline ulaştırmalıyız. Onların başlattığı işi tamamlamalıyız. Bugüne kadar katliamın ilk gerçekleştiği andan itibaren siyasi iktidarın yaklaşımı ortada. Bizi hedef haline getirmekten başka, hiçbir siyasi sorumluluk tavrı sergilemediler. Bu sorumsuzluğu, siyasi iktidarın derhal değiştirilmesi gerekiyor. Bu zamana kadar sayısız saldırıyla karşı karşıya kalan bizleriz ve Davutoğlu çıkıp bizim aklımızla alay edercesine teröre karşı ortak açıklama yapmaya davet ediyor. Şunun altını net biçimde çizmeliyim. Bölgede ve Türkiye’de mücadele edilmesi gereken bir terör örgütü vardır IŞİD. Bu terör örgütüne karşı en başta mücadele yürütmesi gereken de siyasi iktidardır. Bu siyasi iktidar ne yapmıştır. Elle tutulur, dişe dokunur bir tavrı olmuş mudur? Olmuştu da biz mi görmedik? Siyasi iktidar 13 yıl boyunca, topluma karşı siyasi görevlerini yerine getirmedi. IŞİD’e karşı mücadele görevini yerine getirmedi. Şimdi bunu bir aymazlık örneği göstererek, bizlere ihale etmeye yıkmaya çalışıyor. Bunun açıklanabilir bir tarafı yoktur."

    "Valinin derhal görevden alınması gerekir" 

    Yüksekdağ, "Siyasi iktidar bugün, eğer bu krizin aşılması noktasında samimi bir duruşa sahipse, IŞİD karşısında bu vahşet çetesi karşısındaki mücadele programını açıklamalıdır. IŞİD’in Türkiye topraklarında üstlenme konuşlanma, Suriye’de çeşitli bölgelerde saldırı hareketleri geliştirme süreci boyunca bütün mercileri ortaya çıkarmalıdır. Bu saldırıların hiçbirisi, Suruç katliamı da dahil olmak üzere istihbaratı olmadan organize bir yapı olmadan yaşama geçirilemez. Türkiye’de siyasi iktidar, bu katliamcı çetelerin hangi merkezlerden beslendiğini açıklamak zorundadır. Bir yılı aşkın süredir, Urfa ve Suruç hattı karanlık bir alan dönüştürülmüştür. Özel olarak Suruç’ta kolluk güçleri ve devlet yapılanmaları mekanizmaları, bunların nasıl çalıştığı, nasıl bir yönetim faaliyeti sergilediği, bunların her birinin araştırılması gerekir. Biz çok ciddi iddialarla, kanıtlar ve suç duyurularıyla bu siyasi iktidara gittik. Hala Urfa valisi görevinin başında, katliamdan bir gün sonra sokağa çıkma yasağı ilan edebiliyor, basın açıklaması yapma yasağı koyabiliyor. Bir vali böyle bir karar almaya, mağdur olanları hedef haline getirme kararı alanlara nasıl cesaret edebiliyor. Bu valinin derhal görevden alınması gerekir. Bunun için Meclis’in devreye girmesi gerekir. Bu sadece AKP’nin vicdanına bırakacak bir sorun değildir. Biz AKP vicdanına bıraktığımızda, karşımıza katliam çıkıyor. Türkiye’de üç ay içerisinde 38 kişi katledildi ve 600’den fazla yaralı. AKP hükümeti suçluları açığa çıkarmadı, aksine bizleri hedef haline getirerek, terör saldırılarının hedefi haline getirerek, suçunu daha da büyüttü" dedi. 

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow