Hrant Dink ve Rakel Dink'in de aralarında bulunduğu birçok Ermeni çocuğa ev sahipliği yapmış olanKamp Armen olarak bilinen Tuzla Çocuk Kampı'nın yıkımı için bugün sabah saatlerinde harekete geçildi. İş makinaları kampın bir bölümünü yıkarken bölgeye giden gönüllüler yıkımı durdurdu.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Bir süredir yıkımı gündemde olan Kamp Armen'e bugün sabah saatlerinde özel bir şirketin iş makineleri geldi.

Yıkıma başlayan makineler kampta çocukların kaldığı 5 odayı, kampın müdürlerinden Hrant Güzelyan'ın odasını, şapeli ve çevre duvarlarını yıktı.

Yıkım haberinin duyulmasının ardından bölgeye giden insanlar iş makinelerinin durmasını sağladı.

Anadolu'da Ermeni okulu kalmayınca pek çok yetim İstanbul'daki Kamp Armen'e gitmiş ve inşaatında da görev almıştı.

Cnnturk.com'a konuşan HDP MYK Üyesi - İstanbul 3. Bölge Milletvekili Adayı Garo Paylan yıkımı şimdilik durdurduklarını belirterek son durumu şöyle özetledi; "Sabah saatlerinde iş makinaları gelmişler ve çocuk kampında yıkım başlatmışlar. Biz geldiğimizde bir bölümünde yıkım gerçekleşmişti. Biz yıkımı gerçekleştiren taşeronla konuştuk ve taşeron 'Çocuk emeğiyle yapılmış bir yeri ben yıkmam. Burada yetimlerin hakkı var. Ben bu haksızlığa ortak olmam' diyerek yıkımı durdurdu. Bu kamp Ermeni vakıflarından adeta gasp edilerek 3. kişilere verildi. Bizim talebimiz burasının tekrar kamulaştırılıp Ermeni kurumlarına devredilmesidir. Biz buranın çocuklara yönelik olarak kullanılmasından yanayız. Burası Mehmet Ali Aydınlar'ın kardeşi Erhan Aydınlar'a ait bir mülk. Biz bu konun çözümü için Erhan Aydınlar'a ulaşmaya çalışıyoruz. Şimdilik yıkımı durdurduk ve 30-40 kişiyle burada nöbetteyiz "

Kamp Armen arazisinde HDP milletvekili adayları Garo Paylan ve Sezin Uçar, HDP il yöneticileri, CHP Tuzla İlçe Başkanı Ali Çelik, Beste Kaplan, Nor Zartonk aktivistleri ve kampın eski sakinlerinden Garabet Orunöz de bulunuyor.

Devlet kampa nasıl el koymuştu?

Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi Vakfı’nın satın aldığı kamp arazisi, 1936 Beyannamesi gerekçe gösterilerek, çocukların emeğiyle inşa edilen tesisiyle birlikte, devlet tarafından ilk sahibine iade edilmiş ve kampa el koyma süreci, Yargıtay’ın 1987’de yerel mahkeme kararını onaylamasıyla tamamlanmıştı.

Kampın iadesi için vakıf yönetimi bütün hukuki yolları denedi ancak sonuç alamadı. Boş aldıkları arazinin üzerine yapılan tesisler için tazminat ödenmesi için açılan davalar dahi sonuçsuz kaldı.

2011 yılında Vakıflar Kanunu’nda yapılan değişiklikle azınlık vakıflarının el konan mülklerinin iadesi süreci başlayınca, Tuzla Çocuk Kampı için de Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne (VGM) başvuru yapıldı. Ancak VGM, Tuzla Kampı’nın satışının hukuki olarak iptal edilmiş olmasını gerekçe göstererek, dosyayı ‘el konmuş mülk’ olarak değerlendirmedi ve bu sebeple kampın iadesi ya da tazminat ödenmesi söz konusu olmadı.

Ermeni toplumunun devlet tarafından el konan mülkleri arasında, sembolik anlamı olan kamp, 1915 sonrasında yoksul Ermeni çocuklarına yuva olmuş,  aralarında Hrant Dink, Rakel Dink ve milletvekili Erol Dora’nın da bulunduğu, yaklaşık 1500 çocuğa ev sahipliği yapmıştı.