hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Cumhurbaşkanı Erdoğan sistemi anlattı

    { title }

    SONRAKİ VİDEO

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul'da Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'nın (SETA) sempozyumunda konuştu. Cumhurbaşkanlığı sisteminin beka sorununun en doğru çözüm olduğunu açıklayan Erdoğan, 'Tayyip Erdoğan baki değil. Benim 16 Nisan'a çıkacağıma garanti var mı?' dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul'da Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'nın (SETA) sempozyumunda konuştu. Cumhurbaşkanlığı sistemi ile ilgili detayları anlatan Erdoğan konuşmasında tek partili dönemi eleştirerek,'Cumhuriyet'in ilanından 1950'deki çok partili sisteme geçene kadar olan dönemin adına Demokrasi diyen ya kendini kandırıyor ya da bizi kandırmaya çalışıyor. Bu dönemin adı tek parti yönetimidir' diye konuştu. 

    Ana muhalefet partisine de seslenen Erdoğan; 'Bu ülkede il başkanlarının vali olmasını herhalde AK Parti yapmadı. Kime ait bunlar? Bunlar tamamiyle CHP'nin geçmişine aittir. Böyle bir demokrasi olabilir mi?' dedi.

    YSK Başkanı referandum tarihini açıkladı: 16 NisanErdoğan'ın konuşması zaman zaman salondan yapılan tezahüratlarla kesildi. Gençlere seslenen Erdoğan, "Benim gençlerden bir ricam olacak. Gençler biraz bunu meydanlara bırakacağız." ifadelerini kullandı.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasından satır başları: 

    "Her ülke kendi şartlarına özgü bir yönetim biçimine sahiptir. Ülkemize baktığımızda son 200 yılda çok farklı tecrübeleri ardı ardına yaşadığımıza şahir oluyoruz. 18. yüzyıl boyunca kesintisiz süren arayışlar, Tanzimat'tan Meşrutiyet'e kadar çok farklı tecrübeleri beraberinde getiriyor. Bu süreçte ülkemiz savaşlar ve krizlerle sürekli erimiş, küçülmüş, çok ağır bedeller ödemiştir. Çanakkale zaferi artık bıçağın kemiğe dayandığı noktayı ifade eder. Çanakkale'den aldığımız ilham ve güçle Kurtuluş Savaşımızı verdik. Tabi her mücadele o mücadeleyi fiilen yürüten gücü elinde bulunduran ekibin tercihlerinin yönelimlerinin önünü de açar. İstiklal harbimizin ardından Cumhuriyet'in ilanı işte böyle bir tercihin ürünüdür. Avrupa ülkeleri monarşi ve demokrasiyi devam ederken biz hanedanı ülke dışarı çıkarıp  Cumhuriyet ilan ettik. Önce tek partili ardından da çok partili sisteme geçerek bu ülke buralara geldi. Ana muhalefet sana sesleniyorum önce tek partili, daha sonra çok partili döneme geçildi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Cumhurbaşkanlığı sistemi konusu

    "Cumhuriyet dönemi de kendi içinde yekpare değildir. 1921 Anayasası ile 1924 Anayasası arasında çok ciddi farklar vardır. 1961 ve 1982 Anayasası da geçmişe göre oldukça keskin farklılıklar gösterir. Aynı şekilde Gazi Mustafa Kemal'in cumhurbaşkanlığı ve parti başkanlığı dönemş ile İnönü dönemi arasında önemli uygulama farklılıkları bulunmaktadır.

    Anayasa değişikliği referandumu hakkında seçmen olarak bilmeniz gereken 11 şey

    "Hükümetlerin ömrü 16 ay bile değildi"

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Çok partili siyasi hayata geçtiğimiz 1950 yılından sonra demokrasimizi hep darbeler ve vesayet yönetiminin gölgesi altında ayakta tutmaya çalıştık. Son 14 yıl boyunca bu sıkıntıların tamamını biz de iliklerimize kadar hissettik, yaşadık. Milletimizden aldığımız güçle sorunları aşmayı başarmış olmamız temelde yatan bozuklukları çarpıklıkları ortadan kaldırmıyor. Bu çarpıklıkların en önemli sonucu istikrar ve güven ortamının sürekli tehdit altında olmasıdır. Siyasi istikrarsızlık beraberinde ekonomik ve siyasi sorunları da getirmektedir. Cumhuriyetimizin geçmişi 93 yıl iken buraya 65. hükümet iş başındadır. Hale bakın. Bir başka ifadeyle ülkemizde hükümetlerin ömrü 16 ay bile değildir. Türkiye böylesine kısa ömürlü hükümetler tarafından yönetilirken, benzer şartlarda gelişme kalkınma büyüme yarışına girdiği devletlerin hepsi tarafından geçilmiştir. 25 gün ömrü olan hükümetler olmuştur bu ülkede. Böyle devlet yönetilir mi? Bunu yönetmeye çalıştılar. İşte biz bunu temelden düzeltiyoruz. Şayet 14 aylık dönemde ülkedeki sıçrama hareketi bizim siyasi hareketimiz tarafından olmasaydı biz hala nal toplamaya devam ederdik. Son 200 yıllık arayışlarımız, Cumhuriyet dönemindeki tecrübelerimiz ve özellikle son yıllardaki yaşadıklarımız bize bir gerçeği gösteriyor. Şayet ülke ve millet olarak, hedeflerimize ulaşmak istiyorsak öncelikle güçlü etkin ve yetki ve sorumluluk sahibinin tam olarak belli olduğu bir yönetim sistemine ihtiyacımız vardır. Esasen bugün üzerinde konuştuğumuz cumhurbaşkanlığı sistemi konusu bir anda, bir günde bir anda ortaya çıkmış değildir. Gerisinde böylesine derin ve düşündürücü bir arka plan vardır. Bu mesele bir Cumhuriyet meselesi değildir, Mesele kesinlikle Demokrasi ve özgürlük meselesi değildir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Son dakika... Referandum tarihi Galatasaray-Fenerbahçe maçına denk geldi"O döneme demokrasi diyen kendini kandırıyor"

    "Tartıştığımız sistem Türkiye'nin ve Türk milletinin asırlardır devam eden beka sorununun en doğru çözüm yoludur mesele budur. Cumhuriyet'in ilanından 1950'deki çok partili sisteme geçene kadar olan dönemin adına Demokrasi diyen ya kendini kandırıyor ya da bizi kandırmaya çalışıyor. Bu dönemin adı tek parti yönetimidir. 1950'de geçtiğimiz çok partili hayatın sık sık darbelerle, muhtıralarala kesintiye uğramasının gerisinde belli bir kesimin tek partili sisteme duyduğu özlemin olduğunu ifade etmek herhalde yanlış olmaz. Türkiye gücü ve yetkiyi elinde bulunduran ancak millete karşı hiçbir sorumluluğu olmayan vesayet kurumlarının elinden çok çekti. Buna rağmen başbakanlığım döneminde bürokratik oligarşiden ne kadar şikayet ettiğimi sizlerin hatırlıyor olmanız lazım. Bütün bu tecrübeleri, yaşamış olduğumuz bu olayları tarihi okumaları biraraya getirdiğimizde ülkemizin yeni bir anayasaya ve onunla birlikte yeni bör yönerim sistemine olan ihtiyacı gün gibi ortya çıkıyor. Cumhurbaşkanlığı sisteminin ne rejimle, ne tek adamlıkla, ne şahsilikle bir ilgisi vardır. Bu ülkede il başkanlarının vali olmasını herhalde AK Parti yapmadı. Kime ait bunlar? Bunlar tamamiyle CHP'nin geçmişine aittir. Böyle bir demokrasi olabilir mi? Bunu neyle izah edeceksiniz? Bunu asla gündeme getirmek istemiyorlar. Çünkü bu onlar için bir kara lekedir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Tayyip Erdoğan baki değildir"

    "Mesele ülke ve millet olarak geçmişte yaşadığımız tecrübeler ışığında kendimize çok daha güçlü, dirençli, hedeflerimizi gerçekleştirmeye çok daha hevesli bir yönetim sistemi kurma çalışmasıdır. Cumhurbaşkanlığı sisteminin en büyük güvencesi gerçek anlamda demokratik olmasıdır. Bu sistemde milletimizin yarısından fazlasının teveccühüne mazhar olamayan kimsenin ülkeyi yönetme yetkisi yoktur. Bu nedenle ben diyorum ki sisteme karşı çıkanların güvensizliği cumhurbaşkanı seçilecek kişiye değil millete karşıdır. Mesele budur. İşimiz gücümüz Tayyip Erdoğan diyorlar. Haşa. Biz sistem mücadelesi veriyoruz. Erdoğan'dan sonra ne olacak? Millet ne derse o olacak. Allah ne derse o olacak. Daha da önemlisi Türkiye bu sisteme doğru ilk adımlarını zaten atmış başarıyla da neticelendirmiştir.

    Son dakika: Anayasa Değişikliği hakkında kanun Resmi Gazete'de yayımlandı'Büyük olsun hepimizin olsun'

    "Bunlar da 'küçük olsun bizim olsun' diyerek uzun zamandır bu ülkenin ayağına pranga vurarak yola devam etmek istediler. Ama bu dönem artık bitiyor. Artık 'büyük olsun hepimizin olsun' anlayışını yükseltmenin zamanı. Anayasa değişikliği işte bu yaklaşımla güçlü, büyük ve müreffeh Türkiye'nin önünü açıyor. Bu sisteme şahsımın değil, ülkemizin, milletimizin ihtiyacı var. Bir başka ifadeyle şahsım için değil, şahsımın desteği ve katkısıyla ülkemiz için, bu yiğit milletin geleceği için cumhurbaşkanlığı sistemine geçiyoruz. Böyle bir sisteme 'evet' denmez de ne nedir? Tabii ki 'evet' diyoruz."

    "Yönetim doğrudan millete veriliyor"

    Bu değişim, dönüşüm sıradan bir olay olmayacak. Cumhurbaşkanlığı sisteminin özü, yönetimin doğrudan millete veriliyor olmasıdır. İşin aslı budur. Yürütme görevini ifa edecek olan cumhurbaşkanı, gücünü aldığı millete karşı sorumlu olacağı için attığı her adımda gözü kamuoyunun üzerinde olmak zorundadır. Utanmadan sıkılmadan ne diyorlar? 'Parlamento yok edilecek, parlamento olmayacak, yasama organı olmayacak.' Böyle bir saçmalık olur mu?

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow