"Eşim de engelliydi. Kaybettik. Annem vefat edince yüzde 94 zihinsel engelli ağabeyime de bakmaya başladım. Çok zor yürüyor. Konuşamıyor, duyamıyor. Ama çok güzel resim yapıyor. Ağabeyimi başka birine bırakamam. Zihinsel engelli bir çocuğun eğitmenliğini yaptım. Hayatımız engelli olmuş. Metin ağabeyimle çok mutluyum. Buraya gelirken komşuma bırakıyorum. Eve gidince, 'ama yine geldim' demiyorum. Ben onunla çok mutluyum. Çok komik biri. O bizim eğlencemiz. Özgürlüğüm gitse de biz onunla hep geziyoruz. Kızım zihinsel engelliler öğretmeni oldu. Kendisi öyle istedi. Özel bir rehabilitasyon merkezinde çalışıyor. Bilinç düzeyini yükselttiğiniz, engellilerle birlikte olduğunuz zaman bir sorun olmuyor. Etrafınıza bakıp, 'insanlar nelerle mücadele ediyor. Buna da şükür' diyorsunuz. Onlardan koptuğunuz zaman ise, 'ben gerçekten engelliyim' diyorsunuz. O iki çatışmayı dengelediğinizde psikolojiniz de düzgün oluyor. Evimde her şey benim koşullarıma göre ayarlandı. Evdeki mutfak tezgahı yüksek değil. Dolaplar yukarıda değil, aşağıdadır. Ellerimde duyma (hissetme) problemi var. Sürekli ellerimi yakarım."