hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Av. Ahmet Kemal Şenpolat Av. Ahmet Kemal Şenpolat

    Şarıl şarıl akan şelale: Köpek üretim çiftlikleri

    14.03.2017 Salı | 17:06Son Güncelleme:

    Sokak hayvanlarının sorunu, özellikle kedi ve köpeklerin damızlık gibi merdiven altlarında yasa dışı bir şekilde doğurtularak satıma sunulması ve bunun tamamıyla denetimsiz bir şekilde yapılması. Maalesef bu işe duyarlı birkaç sivil toplum örgütü dışında kimsenin umurunda değil.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ev ve süs hayvanlarının bir kartvizit olmaktan öte gitmediği, hayvan sahibi olmak ile hayvan hakkı savunuculuğunu üstlenmek arasındaki ciddi fark nedeniyle de ayrı bir baş ağrısı. Yani her hayvan sahibi mutlaka hayvan hakkı savunucu olmak durumunda değil ama bilinçsiz şekilde hayvanın soyu sopu belli olsun, anne yanından alacağım, yavru ve cins olacak saplantısı bu üretim çiftliklerine olan talebi bir türlü kısmıyor.

    İlk akla gelen petshoplardaki hayvan satışı sorun olsa da, asıl sorun internetin rahatlığı ile adeta kargo ile teslimata varabilecek, gümrüklerdeki denetimsizlik ile yurda ithal ettiğimiz hayvanlar ve bu işin ticareti ile zavallı bir anneyi ölene kadar doğurtmaktan geçtiğini anlatmak gerekiyor.

    Camın arkasından can satmak en azından dikkat çekiyor ama camın arkasına geçmeden satışlara ne demeli? Bu üretimlerin kontrol ya da denetiminin olmamasına ne demeli? Köylere kadar inen bu rezillik sokaklardaki ormanlardaki artan popülasyonu da doğruluyor.

    Otobüs bekler gibi bekliyoruz

    Bu işte imza makamı olan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ise sessiz, yıllardır somut adım atmıyor. Halbuki denetleme yetkisi, imza yetkisi ve kadrolar onlarda. Fakat siyasi yönden kadrolaşmak dışında cesaretli memurlarını bulamayan ve konuya son derece uzak ve duyarsız bakanlık tüm baskılarımıza rağmen üretim çiftliklerini kapatmıyor. Bu kadar çok kedi ve köpeğin üretimine göz yummak, otobanlarında ezilen hayvanlardan, vergisiz satıştan tutun, toplum sağlığına kadar her bakanlığı ilgilendiriyor. Sağlık Bakanlığı'nın, Maliye Bakanlığı'nın, Gümrük Bakanlığı'nın, Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın hatta Eğitim Bakanlığı'nın müsteşar düzeyinde toplanıp bu ciddi soruna artık el atmasını umutsuzca gelmeyeceğini bildiğimiz otobüs gibi bekliyoruz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kısırlaştırma ile zehirleme ile dağa taşa hayvan atmakla ya da yurtdışına sahiplendirme yaparak var olan popülasyonu engellemek değil, sadece sorunu ötelemiş oluyoruz. Çiftliklerde üretilen cockerler, alman kurtları, st Bernardlar, Napolyon mastifler terierlerden, doğurtulmaya mahkum anne hayvanlardan bahsediyoruz.

    Yok mu cesaretli bir bürokrat, duyarlı bir bakan?

    Tavandan akan şelale kapatılmadan, yeri silmenin hiçbir anlamı yok. 5 bakanlığı doğrudan ilgilendiren ama hiçbir bakanlığın doğrudan sorumluluk almadığı, hissetmediği sadece yıllardan beri HAYTAP ın ve naçizane bu satırları yazan yazar dışında ciddi olarak algılayan da yok.

    İkna etmek için çocuklarınızın ısırılması, birilerinin korkup şikayet etmesi, hayvanların zehirlenmesi ya da bir gün onlarla duygusal bağa girmeniz ve onların sorununu anlamanız mı gerekiyor?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yok mu cesaretli bir bürokrat, duyarlı bir bakan? Hep mi top taca gidecek? Hiç mi bu ülkede işi bilen insanların görüşü alınıp somut adımlar atılamayacak? Şelale hep akacak sizler hep ormanlara otobanlara mı atacaksınız?