ABD-İran Ankara üzerinden ne konuştu? Ankara misillemeyi biliyor muydu?
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan daha Gazze’deki çatışmalar başladığı ilk dönemde uyarmıştı: Bu bir girdaba dönüşebilir demişti. Gelişmeler tam da bu yönde ilerliyor. Peki Ankara nasıl bir politika izliyor? Vaşington ile Tahran arasındaki mesajların iletilmesinde nasıl bir rol oynadı? Diplomasi trafiğinde son durum ne? Dışişleri Bakanlığı açıklamasında hangi vurgular dikkat çekti? CNN TÜRK Ankara Temsilcisi Dicle Canova detayları aktardı.
CNN TÜRK Ankara Temsilcisi Dicle Canova şu ifadelerle aktardı;
Ankara süreci 1 Nisan yani İran’ın Şam’daki Büyükelçiliğini İsrail vurduktan hemen sonra takibine almıştı. İran‘ın misilleme yaptığı ilk saatlerde sessiz kalındı yorumları var. Kaynaklar "Sessiz kalmadık, ilk aşamada buna gerek duymadık çünkü her şey öngörüldüğü şekilde gelişti." diyor.
Türkiye gelişmeleri TV'den öğrenmedi deniyor. Cumhurbaşkanı dahil her kademede hadiseler biliniyordu ve taraflarla sıkı bir telefon trafiği yürütüldü mesajı veriliyor.
Geçen hafta Çarşamba yani 10 Nisan itibariyle Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın ABD Dışişleri Bakanı başta olmak üzere bir dizi telefon trafiği olmuştu. O görüşmelerde süreçle ilgili aşağı yukarı bir yol haritası oluşmuştu. ABD'nin bazı mesajları İran'a, İran'ın bazı mesajları ABD'ye iletildi. İran'ın misillemesinin belli sınırlar içinde kalması kontrolden çıkmaması üzerinde anlayış birliği sağlandı.
Dün de Fidan'ın bazı telefon görüşmeleri oldu şu an Ankara'daki izlenim İran'ın bu aşamada konuyu kapattığı ama Netanyahu kanadının azalarak da olsa gerginliğin devamında fayda gördüğü şeklinde. Bir noktada misilleme yapabileceği beklentisi var ancak bunun artçı dalga sınırlarında kalabileceği üzerinde duruluyor. Zaten bugüne kadar İsrail'in gerek Şam'da gerek Lübnan'da birçok yeri bombaladığı hatırlatılıyor kontrollü gerginliğin süreceği beklentisi var.
Ama kaynaklar genel olarak İran-iİrail gerilimi için "Çok soğukkanlı bir şekilde hareket ettiğimiz öngördüğümüz bir krizdi olaylar başlamadan önce gerekli mesajlar taraflara iletildi. Şimdi bunu geride bırakıp esas bu olayların ana kaynağı olan ''Gazze'ye odaklanma zamanı" mesajını veriyor.
Bu amaçla diplomasi trafiği sürecek bugün Hakan Fidan BM Genel Sekreteri ile görüştü. Gazze’de ateşkes ve insani yardım öncelikli başlıktı.
Peki ABD'nin İsrail üzerindeki etkisi bu aşamadan sonra ne olur? Diye sorduğumda Netanyahu henüz ateşkes konusunda ikna edilmiş değil yanıtını alıyorum. Kolay kolay da buna razı gelmeyecek gibi görünüyor. Bombardıman, insani yardım ve sınır kapılarının açılması konularında hiçbir ilerleme yok. Bayramda yürütülen süreçten de sonuç alınamadı. ABD'deki seçimler nedeni ile de mevcut ABD yönetiminin İsrail'e etkisi yetersiz kalıyor. Ancak Ankara bu konudaki baskısını sürdürecek.
ABD Dışişleri Bakanlığı İdari İşler Müsteşarı ve Siyasi İşler Müsteşar Vekili John Bass’in Ankara temasları; Bugün Hakan Fidan ile görüşüyor. Yarın Bakan Yardımcısı Burak Akçapar ve CB Dış Politikası Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç ile bir araya gelecek. Esas gündem Erdoğan'ın ABD ziyareti. Bunun öncesinde stratejik mekanizmanın teknik toplantıları olacak Terörle mücadele, savunma işbirliği, ekonomik büyüme, ticaret, öncelikli başlıklar. Türk- ABD ilişkilerini daha geniş platforma taşıma odaklı bir süreç söz konusu. Farklı alanlarda işbirliği hedefleniyor enerji gibi ticareti derinleştirme gibi. Ortak stratejik mekanizma da buna hizmet ediyor. YPG'ye destek tabi ki birincil önemde bunun geride kalması ilişkilerin farklı alanlarda güçlendirilmesi üzerinde durulacak. Ve elbette başta Gazze olmak üzere bölgedeki gelişmelerin de gündeme gelmesi bekleniyor ancak Bass'ın pozisyonu gereği bu konularda detaya girilmesi.