hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Dr. Fevzi Özgönül Dr. Fevzi Özgönül

    Yediklerimiz şişmanlatmaz, güçsüz sindirim sistemi şişmanlatır

    21.02.2023 Salı | 12:23Son Güncelleme:

    Deprem öldürmez, çürük bina öldürür denir. Ben de yediklerimiz şişmanlatmaz, güçsüz sindirim sistemi şişmanlatır diyorum.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Zayıflarken yaptığımız en büyük yanlış, fazla yağların yanabileceğine inanmaktır. Kilolu insanları gıda stoklamış zannederiz. Bu nedenle ihtiyacından az yedirerek bu stokladıkları yağları harcamalarını hedefleriz. Buna içini boşaltmak diyebiliriz. Zaten çok kilo kaybı olunca sarkma olduğu için bedenimizin görüntüsü, içi boşaltılmış gibi görünür. Fakat geçici olan bu başarı çok sürmeden, bedenin tekrar içini doldurması ile sonlanır. Hatta bazen daha çok doldurduğundan, zayıflayan bir kişi verdiği kilodan fazlasını alarak, daha kilolu olarak hayatına devam eder. Buna yoyo etkisi diye ad bile takılmıştır. Hiç düşündünüz mü? Bedenimiz bin bir zorlukla verdiğiniz kiloları neden geri almak ister?

    Bunun mantıklı bir açıklamasını anlatmaya çalışacağım ve sonra da doğru olandan bahsedeceğim. İçini boşatmak yerine hacmini daraltarak göbek kalça ve basende biriken yağlardan nasıl kurtulabileceğinizi anlatacağım.

    Bedenimizin içerisinde birçok hayati organımız var; akciğerler, kalp, karaciğer, böbrekler, bağırsaklar, damarlar vs. Bu hayati organlar belli bir şiddete kadar korunak altında olmalı, yoksa en ufak bir düşmede ya da bir şeyin çarpmasında zarar görebilirler. Bu nedenle bir puzzle gibi iç içe aralarında boşluk olmadan ve çevresinde bir bağdokusu ile sarılı bir şekilde bedenimiz içerisinde yerleşmişlerdir. En dışarıda da bize şekil veren derimizin altında elastin ve kolajen fibriller ile çevrili bir dış bağ dokusu ile çevrelenmiştir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bu en dıştaki bağ dokusunu bir kutu gibi düşünelim. Organlarımızı çok değerli ve kolayca kırılabilecek bir porselen biblo olarak hayal edelim. Kutunun içerisinde sünger bir kalıp vardır ve biblo onun içerisine yerleşmiş olarak kargo ile her yere zarar görmeden taşınabilir değil mi? Çok şiddetli bir çarpma olmazsa zarar görmez, aynı bedenimizin içindeki organlar gibi. Pekala bu sünger içindeki bibloyu daha büyük bir kutuya koyup taşımak istersek, çevresini başka bir malzeme ile desteklememiz gerekir değil mi?

    Şimdi gelelim bedenimizin çevresindeki dış bağ dokusuna. Dış bağ dokusu içerisindeki kolajen ve elastin fibriller, zaman içinde yenilenmesini sağlayan gıdalar eksik kalınca, gevşer ya da zarar görürse iç organlarımızı, sıkı sıkıya saramayabilir. Koruma görevini yerine getirmesi için, içerisini biraz daha doldurması gerekir. İşte sadece bu nedenle vücudumuzda beyaz yağ dokusu oluşmaya başlıyor olamaz mı? Yani bağ dokusu hasarı şişmanlamamızı tetiklemiş olamaz mı?

    Şişmanlamamızın nedeni buysa, belli bir yoğunluğa gelince doldurmayı durdurmak zorunda. Şimdi düşünelim, Biz de belli bir kilo alınca kilo almamız durmuyor mu? Düşünün, menopoza girdim 10 kilo aldım, sigarayı bıraktım 10 kilo aldım, doğumdan sonra 10 kilo aldım vs. demiyor muyuz. Demek ki biz de belli bir kilo alınca, kilo almamız kendiliğinden duruyor.
    Kilo verirken de belli bir kilo verdiğimizde, kilo vermemiz duruyor. Bedenimiz direniyor diyoruz. Peki bedenimiz iç organları zarar görmesin diye içini boşaltmayı durduruyor olamaz mı? Sonrasında geri doldurmasının, yani tekrar kilo almasının nedeni koruma iç güdüsü olamaz mı?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ne dersiniz zayıflatırken içini boşaltan yöntemleri (Tüp mide ameliyatı , mide balonu, mide botoxu, açlık diyetleri ) uygularken iki kere düşünmemiz gerekmez mi?

    İkinci bölümde sindirim sistemimizi güçlendirerek hacmimizi daraltmayı anlatacağım.