hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Emrah Ceylan Emrah Ceylan

    “Yatırımcı psikolojisi ve davranışsal yaklaşımlar”

    02.05.2019 Perşembe | 15:32Son Güncelleme:

    Son dönemlerde ekonomi literatüründe önemli derecede ilgi gösterilen, hatta bu alanda popüler akademik makaleler yayınlanan dallarından biri davranışsal ekonomi. Bu popülerliğini, zevkli bir çalışma alanı olmasının yanında hem 2002 yılında hem de 2017 yılındaki Nobel Ekonomi ödüllerinin bu alandaki çalışmalara verilmesiyle ün kazandı. Hatta 2002 yılında Nobel Ekonomi Ödülü'nü ilk kez bir psikoloji profesörünün (Daniel Kahneman) kazanmasıyla dikkatleri üzerine çekerek incelenmesi gereken bir alan olduğu konusunda bilim adamlarına önemli sinyaller verdi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Davranışsal Ekonomi, insanların bazen neden mantıksız kararlar aldığını ve davranışlarının neden ekonomik modellerin tahminleri ile uyuşmadığını keşfetmek için psikoloji ve ekonomi üzerine kuruludur. Örneğin bir fincan kahveye ne kadar ödeyeceğimizi, hangi arabayı satın alacağımızı ya da sağlıklı bir yaşam sürdürmek için ne kadar birikim yapmamız gerektiği ile ilgili kararları salt ekonomik etmenlerle almadığımızı ortaya koymaktadır. Davranışsal ekonomi, bir bireyin seçim A yerine neden B kararını verdiğini açıklamak ister.

    İnsanların iktisadi kararlar alırken her zaman “akılcı” davranmadığını, pek çok sosyal, kültürel ve psikolojik etki altında karar verdiğini ve iktisat politikalarının da bu faktörler dikkate alınarak tasarlanması ve uygulanması gerektiğini savunur. Söz konusu iktisat politikaları şirket veya birey bazında olabileceği gibi, devlet ve hatta devletlerarası politikalar da olabilir. ABD eski Başkanı Obama’nın görevi bırakmadan önce imzaladığı kararnamelerden biri tüm kamu projelerinde “davranışsal ekonomi” ilkelerinin kullanılmasıyla ilgiliydi.

    Yapılan bir çalışmada New York Borsası (NYSE), güneşli günlerde %50’nin üzerinde bir olasılıkla artışla kapanmaktadır. Çünkü insanlar güneşli günlerde daha umutludur ve alım yapma eğilimindedir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Davranışsal teori ortaya ilk kez Daniel Kahneman ve Amos Tversky tarafından ortaya atıldı. Bu iki akademisyenin farkları, sadece ortaya attıkları teorinin içeriğiyle ilgili değildi, zira ikisi de esas araştırma alanı psikoloji olan fakat ekonomi, finans gibi alanlarla da ilgilenen akademisyenlerdi. “Prospect Theory: An Analysis of Decision under Risk” adlı ortaya koydukları makaleleriyle zamanla finans literatürünün en önemli parçalarından birini oluşturdu. Ve 2002 yılında da Daniel Kahneman ekonomi alanında Nobel ödülünü kazandı.

    “Homo Economicus” neslinin tükenmesi

    Davranışsal Ekonomi, 1980’li yıllara kadar egemen olan temel iktisadi görüşün varsayımlarını, özellikle de “homo economicus” varsayımını eleştirerek ortaya çıktı. Davranışsal İktisadi teoriler oluştururken sadece matematiksel verilerle analiz yapılmayıp ilgili teoriye psikolojik, sosyolojik unsurları da eklemek gerekir. İnsanlar her zaman kâr ya da fayda maksimize yapmak amacıyla karar vermeyebilir. Çünkü insanların her zaman rasyonel karar almaları mümkün değildir. Örneğin, asimetrik bilginin varlığı, riskler ve belirsizlikler, statü ve itibar kazanma isteği, popüler hale gelmek, sevilmek ya da sayılmak gibi psikolojik nedenlerle insanlar rasyonellikten uzaklaşabilirler.

    Daniel Kahneman’ın 2011 yılında yayınladığı “Thinking, Fast and Slow” ve Dan Ariely‘nin 2008 yılında yayınladığı “Predictably Irrational” isimli kitaplar davranışsal ekonominin şu anki temelini oluşturmuş ve bu konunun inceliklerini örnekler ile ortaya koymuşlardır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Dan Ariely, 2009 yılındaki bir konuşmasında “Görmek, insanın yaptığı en iyi işlerden biri ama insan en iyi yaptığı işte dahi mantıksız hatalar yapabiliyorsa çok da iyi olmadığı hususlarda hata yapma ihtimalimizi düşünün. Mesela finansal karar verme” (financial decision making) belirtiyor ve özellikle piyasa ekonomisinde insanların ne denli hatalar yapacağı ve mantıksız tercihlerde bulunacağı hususunda bilgilendiriyor.

    Davranışsal ekonomi alanında önemli kavramlardan biri de “öz kontrol”. Bunu insanların gelecekteki kendilerine güvenememeleri diye anlamak mümkün. Eve gelen misafirin getirdiği pastanın kalan kısmı için “al yanında götür, kalırsa hepsini yerim” demek bunun bir örneği.
    Aynı insan aslında tasarruf etmek isterken maaşını alınca dayanamayıp harcayacağını düşünüyorsa yine gelecekteki kendisine (haklı olarak) güvenmediği için ne yapacağını bilmiyor olabilir. Bunlar rasyonellikle açıklanmayan davranışsal olgular ve insanlar böyle davranıyorsa onları bu davranışlarına uygun “dürtecek” iktisadi yapılara, teşvik sistemlerine ihtiyaç var.