

Tüm bu durumların sorumlusu elbette biziz. Üzerine basa basa bahsettiğimiz iklim değişikliğine sebep olduk. Biz yakmadık ki diye düşündüğümüz orman yangınları, seller ve afetlerin bir yerde müsebbibi biziz. Neleri yanlış yaptığımızı sorgulama zamanı bugün. Özen göstermediğimiz ve kendimizden uzak tuttuğumuz gerçeklerle artık yüz yüzeyiz. Barajlarımız alarm veriyor, içme suyu kaynaklarımızı hızla tüketiyoruz. Yanlış sulama sebebiyle yer altı kaynaklarımız da hızla eriyor. Her gün tükettiğimiz yiyecek ve içecekler bir süre sonra soframızda göremeyeceğimiz bir döngüdeler. İleri ki senelerde her zaman mevsiminde tükettiğimiz besinlere bile erişimimiz bir hayli zor olacak. Dilimle karpuz mu satılır diye gülümsediğimiz günler bugün bir gerçek olarak karşımızda. Gereksiz tüketim çılgınlığımız dünyanın sonunu getirebilir. Bir şeylerin farkındalığını kazanmak zorundayız. Artık iklime dair yeni bir yaşam döngümüz var ve buna adapte olmalıyız.
Her zaman bahsederim nasıl cep telefonumuzu güncelliyor ve uygulamalardaki sorunların bertaraf edilmesini istiyorsak ve yeni özelliklere kavuşmak bizi rahatlatıyorsa, artık kendimizi de güncellemeliyiz. Bedenimizi ruhumuzu bu değişimlere adapte etmezsek aşırı zorlanacağımız kesin. Farkına varmalı iklime, doğaya ve çevreye karşı duyarlılığımızı artırmak zorundayız.
Ekonominin bozulması ve aşırı pahalılık dolayısıyla ben dahil çevremdeki herkes birçok konuda tasarrufa gidiyoruz. Gıda ve Tarım Örgütlerinin verilerine göre; tükettiğimiz bir bardak kahvenin soframıza gelme yolculuğunda 140 lt su tüketiliyor. Bir hamburger yediğinizde 2400 lt su tükettiğimizi, bir domates için 13 litre su harcandığını aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor. Bir şeyler hakkı verilmeden çöpe gittiğinde, gerçekten arkasını düşünmek de bizler için çok çok değerli. Farkında mısınız bilmiyorum ama yavaş yavaş tükeniyoruz ve gerçekten özenli ve dikkatli davranmazsak pek olumlu bir tablo ile karşılaşmayacağız.
Hep klasik bir söylemdir “Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak”. Şunu iyi anlamalıyız ki gelecek nesli bırakın, bizler bile yaşanabilir bir dünyayı göremeyeceğimiz bir yola doğru gidiyor gibiyiz. Yangınlar, depremler, seller ve tüm afetler bunların habercisi gibiler. Evimizde ve yaşam döngümüzde neyi azaltabiliyorsak azaltmak ve daha özenli olmak için maksimum çabayı gösterme zamanımız geldi.
Atık suları değerlendirmek, gereksiz tüketimin önüne geçmek, her türlü kirleten bileşenden uzak durmak, karbon ayak izimizi sıfırlamak, daha az enerji tüketimine geçmek zorundayız. Beyaz eşyalarda sıkça gördüğünüz A++ işaretini anımsarsınız, işte tamda onun gibi bireyler olmalı bizlerde bu simgelerdeki gibi A++ olmaya doğru ilerlemeliyiz. Muhtemelen her birimiz şu an D, E simgelerinde geziyoruz, Hadi gelin bugün bir şeyleri değiştirip A++ olalım.
Tüm bu durumların sorumlusu elbette biziz. Üzerine basa basa bahsettiğimiz iklim değişikliğine sebep olduk. Biz yakmadık ki diye düşündüğümüz orman yangınları, seller ve afetlerin bir yerde müsebbibi biziz. Neleri yanlış yaptığımızı sorgulama zamanı bugün. Özen göstermediğimiz ve kendimizden uzak tuttuğumuz gerçeklerle artık yüz yüzeyiz. Barajlarımız alarm veriyor, içme suyu kaynaklarımızı hızla tüketiyoruz. Yanlış sulama sebebiyle yer altı kaynaklarımız da hızla eriyor. Her gün tükettiğimiz yiyecek ve içecekler bir süre sonra soframızda göremeyeceğimiz bir döngüdeler. İleri ki senelerde her zaman mevsiminde tükettiğimiz besinlere bile erişimimiz bir hayli zor olacak. Dilimle karpuz mu satılır diye gülümsediğimiz günler bugün bir gerçek olarak karşımızda. Gereksiz tüketim çılgınlığımız dünyanın sonunu getirebilir. Bir şeylerin farkındalığını kazanmak zorundayız. Artık iklime dair yeni bir yaşam döngümüz var ve buna adapte olmalıyız.
Her zaman bahsederim nasıl cep telefonumuzu güncelliyor ve uygulamalardaki sorunların bertaraf edilmesini istiyorsak ve yeni özelliklere kavuşmak bizi rahatlatıyorsa, artık kendimizi de güncellemeliyiz. Bedenimizi ruhumuzu bu değişimlere adapte etmezsek aşırı zorlanacağımız kesin. Farkına varmalı iklime, doğaya ve çevreye karşı duyarlılığımızı artırmak zorundayız.
Ekonominin bozulması ve aşırı pahalılık dolayısıyla ben dahil çevremdeki herkes birçok konuda tasarrufa gidiyoruz. Gıda ve Tarım Örgütlerinin verilerine göre; tükettiğimiz bir bardak kahvenin soframıza gelme yolculuğunda 140 lt su tüketiliyor. Bir hamburger yediğinizde 2400 lt su tükettiğimizi, bir domates için 13 litre su harcandığını aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor. Bir şeyler hakkı verilmeden çöpe gittiğinde, gerçekten arkasını düşünmek de bizler için çok çok değerli. Farkında mısınız bilmiyorum ama yavaş yavaş tükeniyoruz ve gerçekten özenli ve dikkatli davranmazsak pek olumlu bir tablo ile karşılaşmayacağız.
Hep klasik bir söylemdir “Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak”. Şunu iyi anlamalıyız ki gelecek nesli bırakın, bizler bile yaşanabilir bir dünyayı göremeyeceğimiz bir yola doğru gidiyor gibiyiz. Yangınlar, depremler, seller ve tüm afetler bunların habercisi gibiler. Evimizde ve yaşam döngümüzde neyi azaltabiliyorsak azaltmak ve daha özenli olmak için maksimum çabayı gösterme zamanımız geldi.
Atık suları değerlendirmek, gereksiz tüketimin önüne geçmek, her türlü kirleten bileşenden uzak durmak, karbon ayak izimizi sıfırlamak, daha az enerji tüketimine geçmek zorundayız. Beyaz eşyalarda sıkça gördüğünüz A++ işaretini anımsarsınız, işte tamda onun gibi bireyler olmalı bizlerde bu simgelerdeki gibi A++ olmaya doğru ilerlemeliyiz. Muhtemelen her birimiz şu an D, E simgelerinde geziyoruz, Hadi gelin bugün bir şeyleri değiştirip A++ olalım.