hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Ersoy Soyer Ersoy Soyer

    Bazı şeyler zaman alır

    22.05.2023 Pazartesi | 10:11Son Güncelleme:

    Haydi gelin sizi bu yoğun seçim gündeminden birkaç dakika uzak tutarak başka alanlara taşıyayım. Hem biraz umut aşılayalım ve gergin siyasetten biraz uzak duralım isterim.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Son dönemde özellikle etkinliklerde ve toplantılarda yerli ve yabancı profesyoneller ile bir araya geliyorum. Her sektör veya her şirketin son dönemdeki ana odağı, işlerini tamamen sürdürebilir kılmak. Bu sebeple; yeşil teknolojilere geçiş, karbon ayak izini azaltmaya yönelik çalışmalar, işlerini daha verimli kılma isteklerine dair projeler artık çok daha revaçta diyebiliriz. Bu değişimi yaratan elbette tek başına şirketlerin kendi istekleri değil, bu konuda ülkelerinin zorlayıcı yeni kurallarının yanı sıra teşvik politikaları da şirketleri daha verimli ve çevreye duyarlı olmaya teşvik ediyor. Farklı ülkelerde uygulanan yeni katı kurallar ve teşvikler, daha çevreci üretim yapılmasına yönelik çalışmalara doğru işin yönünü değiştiriyor. Bu durum şirketlerin de hangi çerçevede projeler üretmesi gerektiğinin bir nevi belirleyicisi oluyor.
    Rusya Ukrayna savaşının etkileri dolayısıyla en başta enerji sektöründe büyük değişimler yaşanıyor. Daha çevreci ve temiz yenilenebilir enerji alanı en çok teşviği ve düzenlemeyi alan sektörler arasında.

    Çoğu zaman ülkemizdeki politikaları belirlerken dünyada oluşan eğilimleri göz ardı etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu politikalar belirlenirken, diğer ülkelerde neyin önemsendiği ve pazarlarındaki değişimi iyi izlemek bize büyük fırsatlar oluşturabilir. Özellikle son beş senede ciddi bir beyin göçü yaşadığımız kaçınılmaz bir gerçek. Fakat ben bunu olumsuz bir durum olarak görmüyorum, hatta büyük bir fırsat dahi barındırdığını düşünenlerdenim. Nedenine gelirsek son beş yılda özellikle teknoloji ve sağlık profesyonellerimizin yurtdışındaki ülkelere göç ettiklerini biliyoruz. Bunların yanında mavi yakalılarımızın da bir kısmı Avrupa ülkelerine göç etmiş durumdalar.

    Yakın zamanda bu göç eden nitelikli kesimin entegrasyonuyla 2030 yıllarına doğru ciddi oranda globalleşen Türk şirketlerinin varlığına daha çok tanık olacağımızı düşünüyorum.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bunun sebebi ülkedeki zor şartlar altındaki çalışma hayatını bırakıp daha az rekabetçi bir pazara giden teknoloji, sağlık ve mavi yakalı yeni nesil göçmenlerin Avrupa’da teknoloji ve sağlık alanında çok yenilikçi çalışmalar ortaya çıkarmaları olarak göreceğiz. Teknolojiye yatırım yapacak, bulundukları şirketlerde önemli konumlara gelecek ve söz sahibi oldukları sektörlerde yatırımcı olacaklarını düşünüyorum. Tabi ki bu göçün ekonomik veya siyasal gerekçelerle değil daha doğal yöntemlerle oluşmasını dilerdik. Farklı pazarlara açılmakta zorlanan biz Türkler için bence bu durum global bakış açımızı ve ihtimallerimizi daha da çok çeşitlendirecektir.

    Farkettiyseniz girişim ekosistemindeki yatırımlar eskiye göre yavaşlamaya başladılar, öyle çok büyük satın alma ve birleşmeleri son dönemlerde pek duymuyoruz. Ülkemizdeki ekonomik belirsizlik de Türk yatırımcıları da farklı alanlara yöneltti diyebiliriz. Yurtdışında iş yapmayan sadece yerel pazarda bir oyuncu olan şirketleri çok da iyi bir gelecek beklemediğini düşünüyorlar. Global piyasalardaki tedirginliğin bundan payı elbette ki büyük. Fakat global bu dönüşümün bahsettiğim sebeplerle önümüzdeki birkaç yıl sonra tersine döneceğini söylemek mümkün. Bazı şeyler zaman alır ama o zamana güvenmek ve daha çok çabalamak zorunda olduğumuz kaçınılmaz bir gerçek.