hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Ersoy Soyer Ersoy Soyer

    Kadıköy ve Scooter

    19.01.2023 Perşembe | 15:07Son Güncelleme:

    Geçen haftaki yazım sanki bu haftayı hissetmiş gibi regülasyonlar ve mikro mobilite dünyasını içeriyordu ve iklim, çevre ve alternatif ulaşım teknolojileri alanında güzel işler yapılabileceğinden bahsediyordum. Bir önceki yazımı okuyanlar konumuzun odağını gayet iyi anımsayacaklardır. Yurtdışındaki mikro mobilite dünyasındaki yeni regülasyonlardan bahsederken Paris’in ilginç kararına da değinmiştik. Şehirdeki tüm scooterları yasaklamak için referanduma gitme kararı ve bunu halka sorarak nabız ölçme isteği öne çıkan başlıklar arasında yer aldılar. Ayrıca mikro mobilite alanında Avrupa’da konuşulan başlıklara da değinmiştik. Hatta Avrupa belediyelerinin verdiği teşviklerden örnekler vererek bizim belediyelerimizin de teşviklerle bisiklet sahiplenme oranlarına, çevre, karbon salınımını azaltmak ve hareketlilik yönüyle destek olmasının ne denli önemli olduğuna vurgu yapmıştık.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Biz bunları konuşurken; Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı ilginç bir karara imza attı. Önce bir basın bülteni ile Istanbul Kadıköy’de hizmet veren scooter şirketlerini uyardı ve cihazların kaldırımlardan kaldırılmalarını istedi. Hemen ertesi gün ise belediye ekiplerin kaldırımlara parkeden scooterları hızlıca topladıklarını gördük. Her zamanki gibi enine boyuna tartışılmadan ben yaptım ve oldu şeklinde bir yaklaşımla karşılaşıldı düşüncesindeyim.

    Kadıköy’de yaşayan bir kent sakini olarak birçok markanın scooter ve bisikletlerini kullanıyorum ve bu hizmetlerinden dolayı tüm şirketlerin yaptıkları yatırımın ne derece önemli olduğunun farkındayım. Elbette yanlış yapılan hususlarda da memnun olmadığım yanları da sıkça paylaşmaya çalışıyorum. Fakat piyasa da bu konuda hizmet veren şirket sayısı belli iken sadece bir toplantı daveti ile ne yapılması gerekliliği beraberce konuşulabilecekken farklı bir yol izlenmesini ne yazık ki olumlu bulmadığımı paylaşmak isterim. Sadece belirli bir markanın yoğun olarak cihazlarının toplandığı ve diğer firmaların ise cihazlarının korunduğuna dair bir algı bile sektörde hemen konuşulmaya başlandı. Sanırım Kadıköy’de kaldırımlara park edilmiş onlarca araç resmi paylaşabiliriz veya gerçekten engellilerin düşünülmesi asıl amaç ise henüz daha bu konuda eksik bırakılmış ve çözülmeyi bekleyen yüzlerce kötü örneği paylaşabiliriz. Gerçek amacın ne olduğu tam olarak anladığımı ne yazıkki söyleyemeyeceğim. Paris İklim Anlaşmasına imza atan Fransa gibi bir ülkenin referandumla “Scooterları yasaklamalı mıyız?” sorusu ne kadar ironik ise Kadıköy’de Scooter toplamayı bir o kadar enine boyuna düşünülmemiş bir karar olarak değerlendiriyorum.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Çözümün aslında ne kadar basit olduğunu da gayet iyi bilenlerdenim. Bugün Türkiye’de kaldırımda başıboş bir scooter göremeyeceğiniz tek şehir Çanakkale. Bunu başarmaları ise orada hizmet veren firmanın belediye ile iş birliğine giderek scooter park noktalarını önceden belirlemiş olmaları. Kullanıcılar cihazları isteseler de farklı bir noktada kilitleyemiyorlar. Teknoloji ve aklıselim çözümler yine birçok sorunun üstesinden hızlıca gelebiliyorlar. Hem yayalar mutlu, hem de scooter kullanıcıları. Kısa zamanda Kadıköy ve firmaların ortak bir noktada buluşarak doğru çözümü oluşturacaklarına eminim. Güzel temennilerimi buraya bırakıyor ve diğer başlıklara geçmek istiyorum.

    Bildiğiniz üzere girişimcilik ekosistemimiz hızlıca büyümeye devam ediyor, bu büyümeden her sektör oldukça memnun ve yeni yatırımcıların katkı sağladığını görmek gelecek için umut verici. Ekosistemin gelişmesi adına bilgim dahilince birçok startup’a ve yeni nesil teknoloji şirketlerine destek olmaya, onların global arenada söz sahibi olmalarına ben ve benim gibi birçok nitelikli arkadaşım destek olmaya çabalıyoruz. Üniversitelerimizle ve konu odağındaki kurum ve şirketlerle Hackathon ve Ideathon’larda mentorluk ve juri görevleriyle gençlerimize yol göstermeye çalışıyoruz. Bu sebeple her geçen gün güzel verilerle ekosistemin büyüdüğünü görmek gayet keyif verici. Fakat son yıllarda teknoloji şirket kurucularının, düzenlenen hızlandırma programlarına katılım sağlamak istemedikleri ve bu süreçlerde istenilen verimin alınmadığı için zaman kaybettiklerini sıkça dinlemeye başladım. Çok fazla kurum bu tür programlar düzenliyor ama ne yazık ki seçilen girişimler ya genelde aynı girişimler veya istenilen seviyede bir gelişim görülmüyor. Bazı önce gelen hızlandırma programlarının ise girişimcilerden hisse talebi olması da girişimcileri bu tür programlardan uzak tutuyor. Bir diğer serzeniş ise yatırım şirketleri hakkında temasta olduğum birçok startup’ın bu görüşmelerde değerlemelerinin düşük tutulmaya çalışıldığı yönünde. Bazı melek yatırımcıların ise şirket içerisinde görevler alarak kendi namlarına maaşlar veya danışmanlık hizmet bedelleri belirleyerek bu yatırımın bir kısmını geri aldıklarına dair duyumlar alıyorum. Elbette her şey ticari ilişkiler çerçevesinde ilerliyor fakat hem girişimcilerin hem de yatırımcıların bazı hususları gözden geçirmesi ekosistemin büyümesi için önemli bir etken olabilir. Gelecek hafta Türkiye’de göze çarpan startup’ların kurucularına da bu yönde bazı röportajlarda yer vererek hem ürünlerini hem de bu süreçte yolculuklarına birlikte göz atmak istiyorum.