Bildung, kalp ve aklın birlikteliğinden yola çıkarak kişinin benliğinin kimliği ile özdeşleşmesine katkı sağlayan bir yolculuktur. Edinilen deneyimler, davranışlar ve bilinç gibi konular bildung yolculuğunu etkileyen faktörler içerisindedir. Her bireyin bildungu, sahip olduğu eğitim ve yaşam düzeyine göre dönüşümünü gerçekleştirir. Kişilerin sahip olduğu bildungdan kurumlar ve toplumlar da yararlanır. Böylelikle yukarıda da bahsedildiği üzere bildungun topluma ve kültüre pozitif bir etkisi vardır. Bildung olgusu bireylerin yaşamı boyunca onlara eşlik eder. Bildungun dönüşümünü devam ettirebilmesi için kişinin yaşam boyu gelişmesi ve deneyimlemesi gerekir.
Bildung olgusunu sanat ile örneklendirecek olursak, Fluxus akımı sanatçılarından biri olan Joseph Beuys’dan bahsedebiliriz. 1921 doğumlu Alman sanatçı, sanat hayatına başlamadan önce 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi Hava Kuvvetleri’nde asker olarak yer alıyordu. Sağlığının kötüye gitmesi sebebiyle bir süre Tatar köyünde istirahat eden Beuys, edindiği deneyimler sonucunda sanat yapmaya başladı. Köylülerin onu iyileştirmeye yönelik kullandığı keçe, bakır tel ve iç yağı gibi materyalleri sıklıkla eserlerinde yer verdi.
Bulunduğu köyün toplumunu da tanıma fırsatı yakalayan sanatçı, belirli bir süreden sonra Şamanizmi benimseyerek hayata karşı bakış açısını da değiştirdi. 1969 yılında yaptığı ‘’The Sled’’ isimli eserde, sanatçının hayatını kurtaran küçük ekipmanları görmek mümkündür. Köy halkının ilk yardım kiti olarak kullandığı sedye üzerinde iç yağı, o dönemlerde keçe örtü ile birlikte kullanılarak kişinin donmasını engelliyordu. Tatar köylüler sayesinde bildung deneyiminde çok farklı bir alana yönelen Beuys, Nazi askerinden hümanist bir birey ve sanatçı kimliğine bürünerek hayatın kişilere ne gibi sürprizler sunacağı konusunda da etkileyici bir örnektir.
Bildung, kalp ve aklın birlikteliğinden yola çıkarak kişinin benliğinin kimliği ile özdeşleşmesine katkı sağlayan bir yolculuktur. Edinilen deneyimler, davranışlar ve bilinç gibi konular bildung yolculuğunu etkileyen faktörler içerisindedir. Her bireyin bildungu, sahip olduğu eğitim ve yaşam düzeyine göre dönüşümünü gerçekleştirir. Kişilerin sahip olduğu bildungdan kurumlar ve toplumlar da yararlanır. Böylelikle yukarıda da bahsedildiği üzere bildungun topluma ve kültüre pozitif bir etkisi vardır. Bildung olgusu bireylerin yaşamı boyunca onlara eşlik eder. Bildungun dönüşümünü devam ettirebilmesi için kişinin yaşam boyu gelişmesi ve deneyimlemesi gerekir.
Bildung olgusunu sanat ile örneklendirecek olursak, Fluxus akımı sanatçılarından biri olan Joseph Beuys’dan bahsedebiliriz. 1921 doğumlu Alman sanatçı, sanat hayatına başlamadan önce 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi Hava Kuvvetleri’nde asker olarak yer alıyordu. Sağlığının kötüye gitmesi sebebiyle bir süre Tatar köyünde istirahat eden Beuys, edindiği deneyimler sonucunda sanat yapmaya başladı. Köylülerin onu iyileştirmeye yönelik kullandığı keçe, bakır tel ve iç yağı gibi materyalleri sıklıkla eserlerinde yer verdi.
Bulunduğu köyün toplumunu da tanıma fırsatı yakalayan sanatçı, belirli bir süreden sonra Şamanizmi benimseyerek hayata karşı bakış açısını da değiştirdi. 1969 yılında yaptığı ‘’The Sled’’ isimli eserde, sanatçının hayatını kurtaran küçük ekipmanları görmek mümkündür. Köy halkının ilk yardım kiti olarak kullandığı sedye üzerinde iç yağı, o dönemlerde keçe örtü ile birlikte kullanılarak kişinin donmasını engelliyordu. Tatar köylüler sayesinde bildung deneyiminde çok farklı bir alana yönelen Beuys, Nazi askerinden hümanist bir birey ve sanatçı kimliğine bürünerek hayatın kişilere ne gibi sürprizler sunacağı konusunda da etkileyici bir örnektir.