

İşin doğrusu bu deneye karar veren kişinin evden koca bir nazarlıkla, inancına göre duayla, ne bileyim sağ ayakla falan çıkması gerekiyor. Çünkü İstanbul gibi bir yerde, trafikte herkese (herkes iddialı, çoğu kişiye diyelim) yol vermek demek, ölüm fermanını hızla imzalatmak demek. Hani farz edelim her şey yolunda gitti, sarının yeşile dönmesini diken üstünde bekleyen panter bir taksicinin elinde kalmanız an meselesi olduğundan, ya çelik gibi sinirlere ya da çelik bir yeleğe sahip olmanız lazım. İki haftaya yayacağım bu ‘Yol Verme Deneyi’nde ilk hafta izlenimlerim şöyle:
1- Tatlı Yaşlı: Sanki torunu birincilikle üniversiteden mezun olmuş, hayırlı bir kısmet bulmuş ya da kendisine sayısaldan orta karar bir ikramiye çıkmış gibi aşırı mutlu olarak, vücut dilinde bir ‘ay ay ay’la karşı kaldırıma koşanlar.
2- Nazlı Kız: Gözünün kenarıyla sana, “Sen tabii yol verecektin banaaa,” bakışı atıp nazlı nazlı yürüyenler. Neye olduğunu bilmediğim bir şeye de tripliler, kesinlikle memnun olmuyorlar.
3- Centilmen Erkek: Önceliğin yayalarda değil, arabayı kullanan kadınlarda olduğunu düşünen kibar erkek. Tam sokağa sapacaksın mesela, duruyorsun, adam da duruyor. Gülümseyerek, “Buyrun buyrun,” diyorsun, o da, “Benim arabam tamirde olduğu için yayayım!” suratıyla, “Sen buyur lütfen,” yapıyor. İnat edip geçmezsen (ki deney sebebiyle geçmedim) “Yani… Madem… Peki…” gibi bir havayla hızlı hızlı geçiyor.
4- Donmuş Surat: Sanki çölün, ne bileyim uzayın ortasında kalakalmış gibi, suratında en ufak bir mimik belirmeden (ama sana bakarak) karşıya geçenler.
İşin doğrusu bu deneye karar veren kişinin evden koca bir nazarlıkla, inancına göre duayla, ne bileyim sağ ayakla falan çıkması gerekiyor. Çünkü İstanbul gibi bir yerde, trafikte herkese (herkes iddialı, çoğu kişiye diyelim) yol vermek demek, ölüm fermanını hızla imzalatmak demek. Hani farz edelim her şey yolunda gitti, sarının yeşile dönmesini diken üstünde bekleyen panter bir taksicinin elinde kalmanız an meselesi olduğundan, ya çelik gibi sinirlere ya da çelik bir yeleğe sahip olmanız lazım. İki haftaya yayacağım bu ‘Yol Verme Deneyi’nde ilk hafta izlenimlerim şöyle:
1- Tatlı Yaşlı: Sanki torunu birincilikle üniversiteden mezun olmuş, hayırlı bir kısmet bulmuş ya da kendisine sayısaldan orta karar bir ikramiye çıkmış gibi aşırı mutlu olarak, vücut dilinde bir ‘ay ay ay’la karşı kaldırıma koşanlar.
2- Nazlı Kız: Gözünün kenarıyla sana, “Sen tabii yol verecektin banaaa,” bakışı atıp nazlı nazlı yürüyenler. Neye olduğunu bilmediğim bir şeye de tripliler, kesinlikle memnun olmuyorlar.
3- Centilmen Erkek: Önceliğin yayalarda değil, arabayı kullanan kadınlarda olduğunu düşünen kibar erkek. Tam sokağa sapacaksın mesela, duruyorsun, adam da duruyor. Gülümseyerek, “Buyrun buyrun,” diyorsun, o da, “Benim arabam tamirde olduğu için yayayım!” suratıyla, “Sen buyur lütfen,” yapıyor. İnat edip geçmezsen (ki deney sebebiyle geçmedim) “Yani… Madem… Peki…” gibi bir havayla hızlı hızlı geçiyor.
4- Donmuş Surat: Sanki çölün, ne bileyim uzayın ortasında kalakalmış gibi, suratında en ufak bir mimik belirmeden (ama sana bakarak) karşıya geçenler.