Önce İtalya'nın sonra dünyanın geçtiğimiz hafta yitirdiği Umberto Eco buydu işte.
Milliyet'ten Gülden Öktem'in yazdığı gibi; "O bir çağı aydınlattı".
Tipik bir İtalyan'dı.
"Gülün Adı" ile ne denli Ortaçağı uzmanı olduğunu fazlasıyla kanıtladı. Çok eser yazdı. "Foucault Sarkacı", "Baudolino", "Prag Mezarlığı", "Önceki Günün Adası", "Sıfır Sayı".
Bağlı olduğu "Bompiani" yayınevini zengin etti. Kitapları onlarca dile çevrildi, milyonlarca sattı. Gurmeydi. Romanlarında yemek tarifleri verirdi. Ünlü sert kokulu Toscanello purosu dudakları arasında sönmüş olsa da dans ederdi. Kendisini ateist tanıtırdı ama Tanrının varlığına inanırdı.
Çok az kimsenin bildiği bir küçük sır. Ünlü İtalyan yönetmen Michelangelo Antonioni'nin 1961 yapımı "La Notte" (Gece) adlı filminde figüranlık bile yapmıştı.
Eco'nun ölümü ile çağdaş edebiyat dünyası yetim kaldı. Edebiyat denince bu çok unvanlı aydın yazar "Nobel Edebiyat Ödülü"ne ulaşamadı.
Nobel Edebiyat Ödülü derken... 1994 yılında Siena Üniversitesi'nde düzenlenen bir panelde o dönemde çalıştığım gazete adına Umberto Eco ile Yaşar Kemal'i biraraya getirmiştim.
Ön konu; kazanılamayan ve hala umut edilen "Nobel Ödülü"ydü. Umberto Eco'nun bir Yaşar Kemal hayranı olduğu orada ortaya çıktı. "Mehmed İl Falco - İnce Mehmed'i üç kez okuduğunu itiraf ederek, "O eserinle Nobel'e layık görülmediysen gerisi hikaye dostum" demişti.
Yaşar Kemal altta kalır mı hiç! "Sizin romanlarınızı bir nefeste okuyorum. Hele o 'Gülün Adı' yok mu? Ortaçağ entrikaları bu kadar güzel kaleme alınır işte" yanıtı vermişti. Kısacası ikisi de o prestijli ödülü çoktan hak etmişti.
Siena, Toskana bölgesinin Floransa'dan sonra ikinci büyük kenti. Yani Rönesans'ın başladığı yöre. Yeni Çağın tohumlarının atıldığı yer. Umberto Eco, Yaşar Kemal'e, "İşte burası yani bulunduğumuz yer aydınlanma mevkii. Akıl, makul düşünce, hoşgörü ve kalıcı sürecin filizlendiği temel kentlerden biri" bilgisi verdi.
Sonra aralarında Çukurova'yı ve Kürt sorununu konuştular aydınlara yakışır şekilde. Dünya edebiyatı ele alındı. Eco, James Joyce hayranlığını dile getirdi. Hoş bir buluşmaydı.
Rastlantı bu ya!.. Ünlü edebiyatçımız Yaşar Kemal'i geçen yıl 28 Şubat'ta yitirdik. Umberto Eco ise bu yıl 19 Şubat'ta çok sevdiği ama çokta eleştirdiği dünyasına veda etti. Çağdaş kültürün bir devini daha uğurluyoruz.
Önce İtalya'nın sonra dünyanın geçtiğimiz hafta yitirdiği Umberto Eco buydu işte.
Milliyet'ten Gülden Öktem'in yazdığı gibi; "O bir çağı aydınlattı".
Tipik bir İtalyan'dı.
"Gülün Adı" ile ne denli Ortaçağı uzmanı olduğunu fazlasıyla kanıtladı. Çok eser yazdı. "Foucault Sarkacı", "Baudolino", "Prag Mezarlığı", "Önceki Günün Adası", "Sıfır Sayı".
Bağlı olduğu "Bompiani" yayınevini zengin etti. Kitapları onlarca dile çevrildi, milyonlarca sattı. Gurmeydi. Romanlarında yemek tarifleri verirdi. Ünlü sert kokulu Toscanello purosu dudakları arasında sönmüş olsa da dans ederdi. Kendisini ateist tanıtırdı ama Tanrının varlığına inanırdı.
Çok az kimsenin bildiği bir küçük sır. Ünlü İtalyan yönetmen Michelangelo Antonioni'nin 1961 yapımı "La Notte" (Gece) adlı filminde figüranlık bile yapmıştı.
Eco'nun ölümü ile çağdaş edebiyat dünyası yetim kaldı. Edebiyat denince bu çok unvanlı aydın yazar "Nobel Edebiyat Ödülü"ne ulaşamadı.
Nobel Edebiyat Ödülü derken... 1994 yılında Siena Üniversitesi'nde düzenlenen bir panelde o dönemde çalıştığım gazete adına Umberto Eco ile Yaşar Kemal'i biraraya getirmiştim.
Ön konu; kazanılamayan ve hala umut edilen "Nobel Ödülü"ydü. Umberto Eco'nun bir Yaşar Kemal hayranı olduğu orada ortaya çıktı. "Mehmed İl Falco - İnce Mehmed'i üç kez okuduğunu itiraf ederek, "O eserinle Nobel'e layık görülmediysen gerisi hikaye dostum" demişti.
Yaşar Kemal altta kalır mı hiç! "Sizin romanlarınızı bir nefeste okuyorum. Hele o 'Gülün Adı' yok mu? Ortaçağ entrikaları bu kadar güzel kaleme alınır işte" yanıtı vermişti. Kısacası ikisi de o prestijli ödülü çoktan hak etmişti.
Siena, Toskana bölgesinin Floransa'dan sonra ikinci büyük kenti. Yani Rönesans'ın başladığı yöre. Yeni Çağın tohumlarının atıldığı yer. Umberto Eco, Yaşar Kemal'e, "İşte burası yani bulunduğumuz yer aydınlanma mevkii. Akıl, makul düşünce, hoşgörü ve kalıcı sürecin filizlendiği temel kentlerden biri" bilgisi verdi.
Sonra aralarında Çukurova'yı ve Kürt sorununu konuştular aydınlara yakışır şekilde. Dünya edebiyatı ele alındı. Eco, James Joyce hayranlığını dile getirdi. Hoş bir buluşmaydı.
Rastlantı bu ya!.. Ünlü edebiyatçımız Yaşar Kemal'i geçen yıl 28 Şubat'ta yitirdik. Umberto Eco ise bu yıl 19 Şubat'ta çok sevdiği ama çokta eleştirdiği dünyasına veda etti. Çağdaş kültürün bir devini daha uğurluyoruz.