

Toplumumuzun geleceğini inşa ederken sıklıkla tebessüm ile andığı yıllardır doksanlı yıllar… Analog yaşamın natürel renkleri arasında daha iç içe, fiziksel iletişimin sıklıkla tercih edildiği, çocukların sokaklarda hayal güçleriyle kendilerine sürekli taze oyunlar uyarladığı yıllarda müziğin de ritmi ve üretimleri başka bir atmosferdeydi.
Doksanlı yıllarla pop müzik kültürünün keskin bir ivme kazanması, özellikle televizyonlarda özel kanalların sayısının artması ve program çeşitliliğinin de artmış olmasıyla doğru orantılıdır. Müzik sektörü de klip, üretim ve geri planıyla televizyon ihtiyaçlarını da karşılama gereksinimi güttü. Bu ihtiyaç hızlı bir üretim sürecini de beraberinde getirdi. Doksanlı yıllar yepyeni isimleri müzik dünyamıza kazandırmıştı.
Doksanlı yıllarda müzikal bağlamda değişen ülkemizde Tarkan’ın müzik piyasasında oluşturduğu başarı kompozisyonu pop müzikte en üst noktaya ulaşmasıyla taçlanmıştı. Bu noktada doksanlı yıllardan günümüze hatırlanan, dinlenen ve dinleyiciyle bağ kurmuş şarkıları mevcuttur.
Bu durum aynı zamanda müziğin genç ve dinamik topluluklarından olan RockA’nın önemli bir analiziyle de müzik piyasasında dikkat çekmesini sağlamıştı. Müzikte yeniden düzenleme yani cover meselesi aslında ciddi bir risktir. Dinleyicide önceden bir tat, yer elde etmiş bir şarkının farklı bir altyapı ve ses ile yeniden dinleyici karşısına çıkmasında dinleyicinin kıyaslama yapması, şarkıya önyargılı yaklaşması sıklıkla görülen bir durumdur.
Bundan on yıl önce Tarkan’ın doksanlı yıllarda dinleyicide önemli bir iz bırakmış “Ölürüm Sana” şarkısını RockA yeniden yorumlayıp dinleyiciyle buluşturmuştu. Bu buluşmada RockA’nın şarkıya gösterdiği titizlik ve kazandırdığı yeni enerjiyle dikkatleri üzerine çekmesi ve dinleyici özelinde yakaladığı başarı da azimlerinin meyvesi olmuştu. Riskli bir iş onlar için bir başarı hikayesine dönüşmüştü.
Aradan geçen yılların içinde RockA üretimlerine ve müziğe devam ederken günümüzün insanının yaşadığı sosyal, ekonomik ve psikolojik bunalımları iyi etüt ettikleri ve bunun üzerine yeniden bizleri doksanların analog renklerinden esintilerle buluşturmak istediklerini fark ettik. Geçtiğimiz günlerde dinleyiciyle buluşan “Aynı Perde” doksanlı yıllarda Taner’den dinlediğimiz ve yine dinleyicide kıymetli izler bırakmış bir çalışmaydı.
RockA, “Aynı Perde” çalışmasını yine doğru etüt ederek dinleyicinin geçmişe özlem duyduğu bir süreçte onları müzik vasıtasıyla geçmişe doğru bir yolculuğa çıkarmayı başardı. Yıllar önce gerçekleştirdikleri yeniden düzenleme ile bıraktıkları tadı yeniden bulduklarını da bizlere hissettirdiler. Bu çalışmanın devamında topluluğun yeni üretimlerine de bir motivasyon oluşturabileceğini düşünüyorum. Dinleyici yeter ki bu emeğe sahip çıksın.
Yeniden güzel günlere, müzikle…
Toplumumuzun geleceğini inşa ederken sıklıkla tebessüm ile andığı yıllardır doksanlı yıllar… Analog yaşamın natürel renkleri arasında daha iç içe, fiziksel iletişimin sıklıkla tercih edildiği, çocukların sokaklarda hayal güçleriyle kendilerine sürekli taze oyunlar uyarladığı yıllarda müziğin de ritmi ve üretimleri başka bir atmosferdeydi.
Doksanlı yıllarla pop müzik kültürünün keskin bir ivme kazanması, özellikle televizyonlarda özel kanalların sayısının artması ve program çeşitliliğinin de artmış olmasıyla doğru orantılıdır. Müzik sektörü de klip, üretim ve geri planıyla televizyon ihtiyaçlarını da karşılama gereksinimi güttü. Bu ihtiyaç hızlı bir üretim sürecini de beraberinde getirdi. Doksanlı yıllar yepyeni isimleri müzik dünyamıza kazandırmıştı.
Doksanlı yıllarda müzikal bağlamda değişen ülkemizde Tarkan’ın müzik piyasasında oluşturduğu başarı kompozisyonu pop müzikte en üst noktaya ulaşmasıyla taçlanmıştı. Bu noktada doksanlı yıllardan günümüze hatırlanan, dinlenen ve dinleyiciyle bağ kurmuş şarkıları mevcuttur.
Bu durum aynı zamanda müziğin genç ve dinamik topluluklarından olan RockA’nın önemli bir analiziyle de müzik piyasasında dikkat çekmesini sağlamıştı. Müzikte yeniden düzenleme yani cover meselesi aslında ciddi bir risktir. Dinleyicide önceden bir tat, yer elde etmiş bir şarkının farklı bir altyapı ve ses ile yeniden dinleyici karşısına çıkmasında dinleyicinin kıyaslama yapması, şarkıya önyargılı yaklaşması sıklıkla görülen bir durumdur.
Bundan on yıl önce Tarkan’ın doksanlı yıllarda dinleyicide önemli bir iz bırakmış “Ölürüm Sana” şarkısını RockA yeniden yorumlayıp dinleyiciyle buluşturmuştu. Bu buluşmada RockA’nın şarkıya gösterdiği titizlik ve kazandırdığı yeni enerjiyle dikkatleri üzerine çekmesi ve dinleyici özelinde yakaladığı başarı da azimlerinin meyvesi olmuştu. Riskli bir iş onlar için bir başarı hikayesine dönüşmüştü.
Aradan geçen yılların içinde RockA üretimlerine ve müziğe devam ederken günümüzün insanının yaşadığı sosyal, ekonomik ve psikolojik bunalımları iyi etüt ettikleri ve bunun üzerine yeniden bizleri doksanların analog renklerinden esintilerle buluşturmak istediklerini fark ettik. Geçtiğimiz günlerde dinleyiciyle buluşan “Aynı Perde” doksanlı yıllarda Taner’den dinlediğimiz ve yine dinleyicide kıymetli izler bırakmış bir çalışmaydı.
RockA, “Aynı Perde” çalışmasını yine doğru etüt ederek dinleyicinin geçmişe özlem duyduğu bir süreçte onları müzik vasıtasıyla geçmişe doğru bir yolculuğa çıkarmayı başardı. Yıllar önce gerçekleştirdikleri yeniden düzenleme ile bıraktıkları tadı yeniden bulduklarını da bizlere hissettirdiler. Bu çalışmanın devamında topluluğun yeni üretimlerine de bir motivasyon oluşturabileceğini düşünüyorum. Dinleyici yeter ki bu emeğe sahip çıksın.
Yeniden güzel günlere, müzikle…