hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    2008'de Türkiye-AB ilişkileri

    2008de Türkiye-AB ilişkileri
    expand

    Türkiye-AB ilişkilerinde 2008, önceki yıllara kıyasla oldukça sakin geçerken, her iki tarafta da beklentileri karşılamaktan uzak kaldı.

    AB, Türkiye'den reform çağrılarına sınırlı cevap alırken, Türkiye, müzakere sürecinin siyasi yaklaşımlara alet edilememesi umudunu yeni yıla sarkıttı.

    AKP'YE KAPATMA DAVASI

    AB tarafı, yılın ilk yarısını AK Parti'nin kapatılması istemiyle açılan davanın sonucunu beklemekle geçirirken, çıkacak kararın Avrupa Konseyi'nin hukuk ve demokrasi konularındaki danışma organı Venedik Komisyonu'nun ilkelerine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uygun olmasını beklediğini, aksi halde Türkiye'nin AB sürecinin olumsuz etkileneceğini sık sık vurguladı.

    AB kurumları 28 Temmuz'da uzun yaz tatiline girerken, AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, Brüksel'de nöbetçi kalarak, Anayasa Mahkemesi'nin kararını bekledi.

    Fransa'nın AB dümenine oturduğu bir dönemde, en azından Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkan çevrelerden gelmesi muhtemel baskıyı rafa kaldırması nedeniyle, mahkemenin AK Parti'yi kapatmamasını memnuniyetle karşılayan AB
    Komisyonu, "gelecekteki kazaları engellemek için" Türkiye'den bir an önce, Anayasa dahil, siyasi partilerin ve demokrasinin işleyişiyle ilgili tüm yazılı hukuku gözden geçirmesini istedi.

    "YAVAŞLAYAN REFORMLAR
    "

    Öte yandan Türkiye'den siyasi reformlar başta olmak üzere son yıllarda yavaşlayan reform çabalarını hızlandırmasını talep eden AB, Türkiye'deki takvimin de çok uygun olmadığını fark ederek, sesini 29 Mart 2009'daki yerel seçimlerin ardından yükselteceğinin işaretlerini verdi.

    AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso'nun Genişleme Komiseri Olli Rehn'le birlikte 10-12 Nisan'da yaptığı Türkiye ziyareti, her iki tarafın beklentilerini en üst düzeyde paylaşabilmesi fırsatını sundu.

    TBMM Genel Kurulu'na da hitap eden Barroso, daha fazla reform beklentisini dile getirerek, "AB üyeliği için kestirme yol yok" mesajını verdi.

    2008 Brüksel'de reformlar konusunda Türkiye'ye eleştirilerin arttığı bir yıl olsa da yaz ortasında Gürcistan'da çıkan çatışmalar, bölgesel barış ve istikrarın korunmasında Türkiye'nin öneminin daha iyi anlaşılmasını sağladı.

    Gürcistan'daki savaşta ve devamında dengeli ve yapıcı politikasıyla dikkati çeken Türkiye'nin, Suriye-İsrail dolaylı görüşmeleri, Irak'ın istikrarı ve İran'ın nükleer sorununun çözümünden Pakistan-Afganistan anlaşmazlıklarının giderilmesine uzanan aktif dış politikası AB'nin takdirini kazandı.

    Türkiye ise 2008'i AB sürecinde heyecansız bir yıl olarak geçirirken, 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal'ın deyimiyle "uzun ince yolda", memnuniyet verici olmasa da göz ardı edilemeyecek mesafe aldı. Türkiye'nin "Müzakere sürecine siyasi yaklaşmayın" talebi, gerçek karşılığını bu yıl da bulamadı.

    ENGELLENEN FASILLAR


    Limanların ve havaalanlarının Kıbrıs Rum kesiminin kullanımına açılmaması gerekçesiyle 2006 yılında müzakerelere konu 33 fasıldan 8'i AB tarafından dondurulan Türkiye, Fransa'nın üyelikle doğrudan ilgili 5 fasıldaki keyfi engellemesini aşamazken, Kıbrıs Rum kesimi, tek yanlı taviz beklentisiyle en az 2
    faslı daha tıkadı.

    Fransa'nın keyfi engellediği 5 fasıldan birinin AB'nin resmen dondurduğu 8 fasıl arasında bulunması nedeniyle, Türkiye'nin mevcut şartlarda en az 14 fasılda ilerlemesi kısıtlanmış oldu.

    Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, tarama sürecinin ardından geçen iki yılda AB'nin 10 fasılda tarama sonu raporlarını dahi hazırlayamamasını Brüksel'deki temaslarında sürekli gündeme getirerek, AB'nin müzakerelerle ilgili kendi ödevini yapmaktaki başarısızlığını kayıtlara geçirdi.

    Babacan, ayrıca AB'de her dönem başkanının 2 fasılda müzakereleri başlatmasının adeta gelenek halini aldığına ve "gizli bir anlaşma" izlenimi uyandırdığına dikkatleri çekti.

    MÜZAKERE SÜRECİ


    Yılın ilk yarısındaki Slovenya dönem başkanlığı sırasında Şirketler Hukuku ve Fikri Mülkiyet Hukuku fasılları açılan Türkiye'yle, Fransa dönem başkanlığında da Sermayenin Serbest Dolaşımı ile Bilgi Toplumu ve Medya fasıllarında müzakereler başlatıldı.

    2006 yılının ilk yarısındaki Avusturya dönem başkanlığı sırasında Bilim ve Araştırma faslında müzakereleri başlatarak tüm süreç sonuçlanıncaya dek geçici olarak kapatan Türkiye, geçen yıl Almanya dönem başkanlığında İşletme ve Sanayi Politikası, İstatistik ve Mali Kontrol olmak üzere 3 fasılda müzakereleri başlatmıştı.

    Türkiye, 2007'nin ikinci yarısındaki Portekiz dönem başkanlığında ise Trans-Avrupa Şebekeleri ile Tüketicinin ve Sağlığın Korunması fasıllarını açmıştı.

    Türkiye, böylece AB ile müzakerelere konu 33 fasıldan 10'unda AB müktesebatına uyum çabasını ileri boyutta sürdürme imkanına kavuşurken, AB'nin açılış kriteri belirlemeden onayladığı Ekonomik ve Parasal Politika ile Eğitim ve Kültür fasıllarında, Fransa ve Kıbrıs Rum kesiminin müzakere çerçevesinin dışına taşan engellemelerden vazgeçmesini bekliyor.

    AB'nin, Türkiye'nin Ek Protokol yükümlülüklerini yerine getirmediği iddiasıyla dondurduğu 8 fasıl ise Malların Serbest Dolaşımı, İş Kurma Hakkı ve Hizmet Sunumu Serbestisi, Mali Hizmetler, Tarım ve Kırsal Kalkınma, Balıkçılık, Taşımacılık Politikası, Gümrük Birliği ve Dış İlişkileri içeriyor.

    Açılış kriterine yer verilen Kamu Alımları, Rekabet Politikası, Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı, Vergilendirme, Sosyal Politika ve İstihdam ile Çevre fasıllarında, Türkiye'nin gerekli koşulları yerine getirmesi ve bunun AB tarafından onaylanması gerekiyor.

    Gelecek dönem başkanı Çek Cumhuriyeti'nin görev süresinde bu gruptaki 8 fasıldan ikisinin açılması beklenirken Türkiye'nin önemli ölçüde hazır olduğu Sosyal Politika ve İstihdam ile Vergilendirme bu kapsamda öne çıkıyor.

    AB'nin, aradan geçen iki yıla rağmen tarama sonu raporunu hala Türkiye'ye sunmadığı ya da onaylamadığı 10 fasıl ise İşçilerin Serbest Dolaşımı, Balıkçılık, Taşımacılık Politikası, Enerji, Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu, Yargı ve Temel Haklar, Adalet Özgürlük ve Güvenlik, Mali ve Bütçesel Hükümler, Dış İlişkiler ile Dış, Güvenlik ve Savunma Politikalarından oluşuyor.

    İLERLEME RAPORU


    AB Komisyonu'nun üyelik hazırlıklarında Türkiye'nin son 1 yıldaki performansını değerlendirdiği 5 Kasım'daki İlerleme Raporu'nda, sivil anayasa çalışmalarının sonuç vermemesi eleştirilerek demokrasi ve insan haklarını güçlendirecek reformlar yapılması istendi.

    Belgede, "İktidar partisi, bir grup akademisyeni 1982 Anayasasını, diğer unsurlar yanında Türkiye'de temel hakları uluslararası standartlarla uyumlu hale getirecek şekilde değiştirmekle görevlendirdi. Buna rağmen bugüne dek ne bir taslak TBMM'ye ya da kamuoyuna sunuldu, ne de bunun tartışılması için somut bir takvim belirlendi" denildi.

    AB İlerleme Raporu'nda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "siyasi aktörler ve sivil toplumla ilgili uzlaştırıcı bir rol oynama çabaları, hükümetle iyi çalışma ilişkisi kurması, AB'yle ilgili reformların hızlandırılması çağrılarını sürdürmesi ve dış politikada aktif bir rol oynayarak dış ziyaretleri sıklaştırması" övüldü.

    "CHP'nin 2008 yılında, AB'yle ilgili demokratikleşme reformları dahil 16 yasanın iptali için Anayasa Mahkemesine başvurduğu" not edilen raporda, "büyük siyasi partiler arasındaki diyalog ve uzlaşma ruhu eksikliğinin siyasi kurumların düzgün işleyişini olumsuz etkilediği"' tespiti yapıldı.

    Belgede, "yargının tarafsızlığıyla ilgili endişelerin sürdüğü" belirtilerek, bazı üst düzey yargı mensuplarının çeşitli konularda kamuoyuna yaptıkları açıklamalarla, "gelecekteki davalarda tarafsızlıklarını riske attıkları" uyarısına yer verildi.

    AB Komisyonu'nun İlerleme Raporu'yla birlikte açıkladığı Genişleme Stratejisi'nde ise Türkiye'nin "enerji güvenliği, çatışmaların engellenmesi ve çözülmesi, Ortadoğu ve Güney Kafkasya'da bölgesel güvenliğin sağlanması gibi kilit alanlarda AB açısından Türkiye'nin stratejik öneminin daha da arttığı" vurgulanarak, AB müzakereleri ve beraberinde yaptığı reformlar nedeniyle Türkiye'nin çok sorunlu bölgesinde "daha güçlü bir istikrar unsuru" haline geldiğinin altı çizildi.

    Üye ülkelere ve Avrupa Parlamentosu'na (AP) gönderilmesi nedeniyle önem taşıyan Genişleme Stratejisi'nde, "Türkiye'nin jeo-stratejik pozisyonu, AB'nin enerji güvenliğinde ve özellikle enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesinde bu ülkeye hayati yol vermektedir. AB, Türkiye ve bölgede üretici olsun, tüketici olsun diğer ülkeler arasında daha yakın enerji işbirliği zaruridir" görüşü yer aldı.

    AK Parti hakkındaki davanın kapatmayla sonuçlanmamasının "ciddi bir siyasi krizin engellenmesine katkı sağladığı" anlatılan belgede, "Türkiye şimdi reformları sürdürmek yanında diyalog ve çoğulculuk ortamı yaratmak için taze bir fırsat yakaladı" tespiti yapıldı.

    Hükümetin yeni bir ivmeyle demokrasi ve insan haklarını güçlendirecek, ülkeyi modernleştirerek AB'ye yakınlaştıracak reformları sürdürmesi talep edilen belgede, öncelikli reform alanları olarak siyasi partiler kanununun değiştirilmesi, anayasa reformu, ifade özgürlüğünün önündeki engellerin bütünüyle kaldırılması ve kadın haklarının iyileştirilmesi sıralandı.

    AP Türkiye Raportörü Hollandalı Hristiyan Demokrat Ria Ooman-Ruijten tarafından kaleme alınan Türkiye kararı taslağında da "Ergenekon" sanıklarının yargılanmaya başlamasından memnuniyet duyulduğu belirtilerek, "örgütün devlet kurumlarına sızan uzantılarının bütünüyle ortaya çıkarılması için soruşturmanın sürdürülmesi" istendi.

    AP Genel Kurulu'nda mart ayında oylanacak taslakta DTP'ye ve tüm seçilmiş parti üyelerine, "PKK'yla ve terör eylemleriyle aralarına açıkça mesafe koymaları" çağrısı yapıldı.

    AB'de bu yıl genişleme devlet ve hükümet başkanları seviyesinde ele alınmazken, dışişleri bakanlarının 8 Aralık'taki kararlarında, Türkiye'den bir an önce siyasi partiler yasasını değiştirmesi talep edildi.

    AB kararlarında Türkiye'den "reform çabalarını ikiye katlaması" istenerek, acil reform beklentileri arasında, "yargı reformu, yolsuzlukla mücadele, sivil hakların etkin korunması, işkence ve kötü muameleye sıfır tolerans politikasının uygulanması, ifade özgürlüğü, dini özgürlükler, mülkiyet hakkına saygı, azınlıkların korunması ve kültürel haklarının güçlendirilmesi, kadın hakları, çocuk hakları, sendikal haklar ve ordu üzerinde sivil kontrol" sıralandı.

    Limanların ve havaalanlarının Kıbrıs Rum kesiminin kullanımına açılmaması nedeniyle 11 Aralık 2006'da AB'nin 8 fasılda müzakereleri dondurma kararına ve AB dışişleri bakanlarının 21 Eylül 2005 tarihli karşı deklarasyonuna atıf yapılan AB Konseyi kararlarında, Türkiye'den "acil ilerleme beklendiği" ifade edildi.

    AB, ayrıca Türkiye'den, Kıbrıs'taki müzakereleri "aktif olarak desteklemesini" ve çözüm için iyimser atmosfere somut önlemlerle katkı yapmasını istedi.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow