hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Babacan ABD ile "yol kazası"ndan endişeli

    Babacan ABD ile yol kazasından endişeli
    expand

    Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, ABD'nin yeni yönetimiyle ilgili "risk sahası" olarak gördükleri konunun 1915 olayları olduğunu söyleyerek, "Bu da yönetimin ilk birkaç ayında ilişkilerimizin seyrini belirleyebilecek kadar önemli bir konu. O konuda da umarız ki bir sıkıntı, bir yol kazası meydana gelmez" dedi.

    Babacan, Kanaltürk'te katıldığı bir programda dış politika konularına ilişkin soruları yanıtladı.

    ABD'de başkan seçilen Barack Obama'nın Türkiye-ABD ilişkilerine etkisine ilişkin bir soru üzerine Babacan, ABD'nin 50 yılı aşkın bir süredir Türkiye'nin müttefiki olduğunu, ayrıca stratejik ortağı olduğunu belirtti.

    Babacan, Türkiye ile ABD'nin dış politika konularında ortak bir gündemi bulunduğunu ifade ederek, Türkiye ile ABD arasında dönem dönem görüş ayrılıkları olabildiğini, ancak önemli bir işbirliği potansiyelinin mevcut olduğunu söyledi.

    Babacan, Türkiye ile ABD'nin beraber hareket ettiği zaman ve birbirini daha iyi anladığı sürece yapabileceği çok şey olduğunu kaydederek, "Ancak kuşkusuz ilişkilerde karşılıklı saygı, güven son derece önemli. Bunu da kuşkusuz ilerletmek gerekiyor" dedi.

    Obama'nın 20 Ocak'ta görevi devralacağını anımsatan Babacan, umutların ve beklentilerin çok yüksek olduğunu belirtti ve bunu karşılayabilmenin bir mücadelesi olacağını kaydetti.

    Barack Obama'nın seçim kampanyası boyunca yaklaşımlarının ve ifadelerinin diyalog ağırlıklı olduğunu hatırlatan Babacan, "Karşısındaki dinlemeyi gerçekleştirebilirse ve kararları çok taraflı ortamlarda istişareyle alarak hareket ederlerse daha başarılı olacaklarını düşünüyorum. Ancak ABD'de güçlü lobiler var. Bazen bu lobiler ABD'nin aleyhine olan politikaların uygulanmasına dahi vesile olabiliyorlar. Bunu önlemenin yolu dar çevrelere değil, geniş istişarelerle işi götürmek" dedi.

    Bu durumda, ABD'nin algılanmasının değişebileceği, çünkü şimdiki algılamanın kötü durumda olduğunu belirten Babacan, yeni yönetimin danışman ekibiyle yakın istişare içinde olduklarını kaydetti.

    Ali Babacan ayrıca, eski yönetimden dosyaları alarak yeni yönetime bu dosyaları anlatan geçiş ekibiyle de görüştüklerini, yoğun temaslarda bulunduklarını, Türkiye'nin tezlerinin anlatıldığını ifade etti.

    Babacan "Bizim yeni yönetimle ilgili bir risk sahası olarak gördüğümüz bir konu var, bu da 1915 olayları. Bu da yönetimin ilk birkaç ayında ilişkilerimizin seyrini belirleyebilecek kadar önemli bir konu. O konuda da umarız ki bir sıkıntı, bir yol kazası meydana gelmez. Bu konuda da biz, şimdiye kadar olduğu gibi yönetim iş başına geldikten sonra gerekli girişimlerimizi, çabalarımızı sürdüreceğiz" diye konuştu.

    "Kampanyanın sürece faydası yok"

    1915 olaylarına ilişkin "Özür diliyorum kampanyasını" nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine ise Babacan, Türkiye'de ifade özgürlüğünün olduğunu belirtti ve bir grup vatandaşın herhangi bir konuda fikir beyan etmesiyle ilgili yasaklayıcı bir tutum içinde olmalarının mümkün olmadığını söyledi.

    Birilerinin de çıkarak bu görüşü eleştirebileceğini de belirten Babacan, "Ancak, bir de bizim şu anda içinde bulunduğumuz bir müzakere süreci var. 1915 olayları dahil, pek çok konu bu müzakere sürecinde görüşülüyor. Böylesine kritik bir müzakere sürecinde, 1915 olaylarının da parçası olduğu bir müzakere sürecinde bizim tezlerimizi zayıflatacak bir kampanyanın, bizim şu anda yürüttüğümüz sürece bir faydası yok, hatta tam tersine zarar da verebilir doğrusu" dedi.

    Türkiye'nin 1915 olaylarına ilişkin tarih komisyonu önerisine işaret eden Babacan, bu öneriyi ortaya koymanın tarihe güvenin ifadesi olduğunu kaydetti.

    Babacan, Türkiye'nin tarihinde, kültüründe, herhangi bir grup insana, tamamıyla ortadan kaldıracak şekilde bir anlayışın olmadığını söyleyerek, "Onun için biz kendimize güveniyoruz, bu kadar rahatlıkla gelin her şeyi konuşalım, belgeleri ortaya koyalım diyoruz" diye konuştu.

    "Problem Türk-Kürt meselesi değil"

    Irak'la ilgili bir soru üzerine Babacan, Irak'ta 2008 yılında göreceli olarak iyileşmeler yaşandığını ve şiddet olaylarında bir miktar azalma olduğunu belirtti.

    Babacan, Irak'ta 2008 yılında yerel yönetimler yasası, ABD askeri varlığının sona ermesine ilişkin bir anlaşma gibi çeşitli yasal düzenlemeler yapıldığını da kaydederek, 2009 yılında ise hem yerel ve hem de genel seçimler yapılacağını hatırlattı.

    Her iki seçimin de Irak'taki demokrasinin derinleşmesi için önem taşıdığını belirten Babacan, bu seçimlerin geniş bir katılımla ve huzurlu bir ortamda yapılmasının büyük önem taşıdığını kaydetti.

    Irak'ın kuzeyinde varlığını sürdüren bölücü terör örgütünün Türkiye için son derece hassas bir konu olduğunu belirten Babacan, "Bu, bizim Irak'la olan ilişkilerimizde hep bir bakıma zehirleyici bir unsur. İki ülke arasındaki ilişkilerin tam normalleşmesi için terör örgütünün gündemden düşmesi gerekiyor" dedi.

    Türkiye'nin terör örgütüyle mücadele konusunda geçen yıldan itibaren farklı bir çaba ve çalışma sürecine girdiğini söyleyen Babacan, ABD'nin yaptığı strateji değişikliğini ve Türkiye'nin Irak'ın kuzeyine operasyonlar başlattığını anımsattı.

    Bakan Babacan, Irak konusunda Türkiye'nin önemli rolüne işaret ederek, Türkiye'nin pek çok Iraklı grubun güvendiği komşu bir ülke olduğunu kaydetti.

    Türkiye'nin Irak'taki tüm grupların siyasi sürece girmesini istediğini belirten Babacan, Türkiye'nin Irak'la ilgili gizli bir gündemi olmadığını ifade etti ve "Irak'ın kuzeyindeki yerel yönetimin terör örgütü PKK'ya karşı takındığı tutum, aldığı tavır, sahadaki uygulamaları önemlidir. Biz operasyonlara başladıktan sonra Irak'ın kuzeyindeki yere yönetimin söylemlerinde bir miktar değişiklik oldu ve hatta arazilerindeki uygulamalarında bir miktar değişiklikler görmeye başladık" dedi.

    Bunu olumlu bir sinyal olarak algıladıklarını belirten Babacan, daha önce olmayan yüz yüze temasa başlandığını kaydetti.

    Bir süredir Türkiye'nin Irak Özel Temsilcisinin Irak'ın kuzeyindeki yerel yönetimin temsilcileriyle direkt temas halinde olduğunu ifade eden Ali Babacan, "Bütün bu operasyonlar boyunca, Irak'ın kuzeyinde yaşayan halkın günlük hayatına olumsuz etki edebilecek tek bir adım atmadık. Bizim Irak'ın kuzeyindeki yerel yönetimin zihniyetiyle, politikalarıyla problemimiz var. Çünkü bu problem bir Türk-Kürt meselesi değil, bu problemi bir terörizm meselesi" diye konuştu.

    AB müzakare süreci ve ekonomi

    Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Türkiye'nin AB ile yürüttüğü müzakere süreci konusunda bir soru üzerine de, bu sürecin hem Türkiye'nin içinde bulunduğu ortamla hem de AB'nin içinde bulunduğu ortamla ilgili olduğunu söyledi.

    Lizbon anlaşmasının İrlanda'da reddedilmesinin AB'yi olumsuz etkilediğini belirten Babacan, şu anda AB'de genişlemeye karşı daha güçlü bir rüzgarın estiğini ifade etti.

    AB'nin kendi içinde sıkıntılar yaşadığını, son ekonomik krizin de buna etkisi olduğunu kaydeden Babacan, Türkiye'de ise Kıbrıs'la ilgili kararların, Fransa ve Almanya'daki Türkiye karşıtı söylemlerin AB'yle ilgili algılamaları olumsuz etkilediğini bildirdi.

    "Bütün bu güçlüklere rağmen, Türkiye'nin müzakere süreci rayında ve üstelik ilerliyor" diyen Babacan, 35 faslın 10'unun açıldığını belirtti. AB müzakere sürecinin Türk halkının yaşam kalitesini yükselten bir süreç olduğunu kaydeden Babacan, "Dolayısıyla bu süreçten bizim bir zararımız yok ki, biz bu süreçte bir yavaşlama meydana getirelim ya da bu süreci öncelikli gündem maddesi olmaktan çıkaralım" diye konuştu.

    Ekonomik krize ilişkin bir soru üzerine de Babacan, "2009 yılı sadece Türkiye için değil, dünyada etkilenmeyecek ülke kalır mı bilmem" dedi. Babacan, herkesin beklentisinin 2009 yılının büyüme hızının düşeceği, istihdam konusundaki sıkıntıların artacağı bir yıl olacağı yönünde olduğunu sözlerine ekledi.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow