hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Erdoğan'dan Baykal'a jet yanıt: "CHP klasiği"

    Erdoğandan Baykala jet yanıt: CHP klasiği
    expand

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa değişikliği görüşmelerine ilişkin, "Şu anda ana muhalefet partisi ne yazık ki kabulü bırak, demokratik bir hakkını, iradesini yani 'Hayır' deme iradesini dahi kullanamıyor" dedi. Erdoğan, CHP lideri Deniz Baykal'ın, Anayasa değişikliklerini Anayasa Mahkemesi'ne götürecekleri açıklamasıyla ilgili de "CHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne gitme olayı, artık bizim tespit ettiğimiz bir CHP klasiği oldu" dedi.

    Erdoğan, TGRT Haber'de yayımlanan "Ankara'nın Gündemi" programına katılarak soruları yanıtladı.

    Anayasa değişikliği:
    Türkiye'nin AB ile müzakere yapan bir ülke olduğunu anımsatan Başbakan Erdoğan, AB'nin, Venedik Komisyonu'nun önerilerini de çalışmalarında göz önünde buldurduklarını belirtti.

    Erdoğan, şöyle devam etti:

    "Arkadaşlarımız bu taslağı kendilerine götürüp takdim ettiklerinde dahakapağı açıp bakmadan 'Biz bunu Anayasa Mahkemesine götürürüz' ifadeleri ilekarşılaştık. Bir diğerinde 'Buyurun çay için' gibi bu tür ifadelerle ne yazık kiarkadaşlarım karşılaştı ama biz ümitsiz olmadık. Tüm katkısı olabilecek olan başta siyasi partiler olmak üzere sivil toplum örgütleri, bunun yanındaakademisyenler, medyanın Ankara temsilcileri ve İstanbul'daki genel yayınyönetmenleri, yabancı medyanın da Türkiye'deki temsilcileri ile görüşmeler yaptık. Bu görüşmelerden sonra 264 milletvekilimiz önergesini hazırladı."

    Erdoğan, konuşmasında yine CHP'yi hedef aldı, "Bu ülke birçok şeyi değiştirdi de bu CHP, bu muhalefet üslubunu çokpartili yaşama geçtiği 1950'den bu yana değiştirememiştir. Genlerine işlemiş çünkü. O günden bugüne bu hep aynıdır, hiç değişmemiştir, şu anda da yine hep aynıdır. Değişen hiçbir şey yok ve hep çelişkiler dünyasında yaşıyorlar" dedi.

    Başbakan sözlerine şöyle devam etti:

    "Oylamada "ret", "kabul" ve "çekimser" olmak üzere kullanılan üç türoy olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, "Şu anda ana muhalefet partisi ne yazıkki kabulü bırak, demokratik bir hakkını, iradesini yani 'Hayır' deme iradesini dahi kullanamıyor. Bunun milletvekili olarak bir anlamı var mı? Geliyorsun orada konuşuyorsun, konuştuklarınla hep 'Hayır' diyorsun ama oy kullanmaya gelince 'Hayır' diyemiyorsun 'Benim grup kararım var...' Böyle grup kararı yok zaten, olmaz böyle bir şey. Sizin iradeniz ipotek altına alınmış. Kim tarafından alınmışonu da zaten siz gayet iyi biliyorsunuz" diye konuştu.

    Anayasa değişikliğinde 2. tur:
    Erdoğan, "Anayasa değişiklik teklifinin ikinci tur oylamasında fire bekliyor musunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi:

    "İkinci turla alakalı olarak benim arkadaşlarım iradesini şu ana kadar nasıl kararlı bir şekilde kullandılarsa bundan sonra da aynı istikamette kararlı bir şekilde kullanacaklarına inanıyorum. Onlar antidemokratik uygulamalara inanıyorum ki prim vermeyeceklerdir. Millete gidiş yolunu engellemek isteyenlere prim vermeyeceklerdir. 'Millete hep beraber gidelim' diyeceklerdir. Çünkü ben şu andaki birinci tur oylamalarının sonucunda, 'biz milletimize gidelim, milletimiz de bunun kararını versin', bu şimdi çıkıyor ortaya. Gönül isterdi ki 367'yi burada yakalayalım ve burada bu iş bitsin ama muhalefet yek vücut oldu, hep
    beraber dediler ki 'Hayır, biz sizin önünüzü keseceğiz'. Ama burada gerçekten 340'a kadar çıktığımız an oldu, 331 ile 340 arasında gidiş gelişler oldu."

    CHP'nin açıklamalarına yanıt:
    Erdoğan "CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül onayladıktan sonra Anayasa değişikliklerini Anayasa Mahkemesi'ne götürecekleri"yönündeki açıklamasının anımsatılması üzerine şöyle konuştu:

    "Bunlara yabancı değiliz ve Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir dönemdir bu. Bu döneme kadar hiçbir zaman Anayasa Mahkemesi bu kadar yasa değişikliği, bukadar Anayasa ile ilgili değişiklik konularında müracaat kapısı olmamıştır ama bu dönemde sürekli olarak ana muhalefet partisi oraya adeta yatağı sermiştir, böyle bir durum var.Ana muhalefet partisi liderinin tüm bu müzakerelerden sonra Anayasa Mahkemesi'ne gitme olayı, artık bizim tespit ettiğimiz bir CHP klasiği oldu. Adeta Anayasa Mahkemesi 'ana muhalefet mahkemesi' haline dönüştü, bu duruma getirdiler. Sürekli bakıyorsunuz hangi yasa çıkarılsa meclisten hemen gittikleri yer burası.Ben bunların üzerinde durup zaman kaybedecek değilim."

    Meclis'teki mesaiye tepkiler:
    Meclis'te 10 gündür gecelediklerini, yoğun bir tempoda çalıştıklarınıbelirten Erdoğan, "CHP'li arkadaşlardan bazıları çıkıyor 'uyuyanlar var, şöylevar, böyle var' diyor. Uyuyanlar olabilir doğrudur ama sizden kimsenin oraya geldiği yok" diye konuştu.

    Başbakan Erdoğan, milletin meselelerini çözmek için milletvekillerinin sabahlara kadar orada olacağını ifade ederek, engellemelerle karşılaştıklarını söyledi.

    Anayasa değişikliğiyle ilgili maddelere geçmek için 6-7 saat parlamentonun meşgul edildiğini, engellendiğini dile getiren Başbakan Erdoğan, "Tüzükle ilgili boşluklar ne ise bu boşlukları kullanmanın gayreti içindeler. Oraya da çıktıklarında konuşmak için çıkıyorlar. Herhangi bir maddeydi, katkıydı, böyle bir şeyleri yok. Katkıları zaten yok. Dönerli birşekilde çalışıyorlar. Hiçbir zaman ana muhalefet grubu orada tam olarak bulunmuş değil, nöbetleşe bir çalışmanın içindeler" dedi.

    Erken seçim:
    Erdoğan, "erken seçim" ile ilgili bir soru üzerine, "Asla benim kitabımda böyle bir şey yok. Erken seçim başka bir olaydır, referandum başka bir olaydır" yanıtını verdi.

    "Türkiye, artık bu tür böyle erken seçim oyuncağıyla meşgul edilecek bir ülke değildir. Bu arada, Türkiye referanduma da alışacaktır" diyen Başbakan Erdoğan, "Yani yeri geldiği zaman bazı meseleleri milletin kendisi çözme hakkını kendinde görecektir. Niçin? Çünkü kayıtsız şartsız egemenlik onundur. Aslında sözde onun, karar da onundur. Biz burada vekiliz, niye millete gitmekten korkuyoruz? Korkmayalım gidelim millete. Milletimiz kendi kararını kendisi versin ve sorunu da en iyi şekilde çözsün" şeklinde konuştu.

    Siirt'teki olaylar ve medya:
    Başbakan Erdoğan Siirt'te yaşanan tecavüz ve cinayet skandalıyla ilgili haberleri, "İktidarımıza yönelik kasıtlı bir süreç" sözleriyle değerlendirdi.

    Olayın ardından bütün tedbirlerin alındığını söyleyen Erdoğan, medyanın görüntüleri acımasızca yayınladığı görüşünde.

    Erdoğan, haberler yayınlandığı andan itibaren gerekli kurum ve yetkililerle irtibat kurduğunu dile getirerek, "İşin detayları var, bunların üzerine fazla gitmek istemiyorum. Yayın yasağı olmasına rağmen çocuk seyircilerin psikolojisini de düşünmek
    mecburiyetindeyiz. Ne yazık ki, bu psikolojiyi göz ardı etmek suretiyle bu arada medya bunları acımasızca yayınladı. Bir yıl önce yapılmış, yargıya intikal etmiş ve bazıları bu noktada cezalarını da almışlar, böyle bir süreç içerisinde olanlar var. Orada da maalesef yine arzu etmediğimiz o görüntüleri yine yargının verdiği karara rağmen reyting uğruna yayınlayan medya kuruluşları var. Bir tanesi 20 dakika, öbürü yarım saat... Bu tür şeyler yayınlanırsa bunun çocuklarınızın üzerinde meydana
    getireceği olumsuz tesirleri düşünmüyor musunuz? Bunları nasıl yayınlarsınız?" dedi.

    "Ama insanın olduğu her yerde bu ve benzeri olayları, dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile yaşıyoruz. Burada toplumsal olarak hep birlikte tedbir almamız lazım. Bu hükümetin 'Ben polisiye tedbirlerle bunları çözerim' gibi bir iddiasıyla çözülmez. Burada biz Hükümet olarak görevimizi yapmak zorundayız. Bunun sorumluluğu, bilinci içerisindeyiz. Tedbirlerimizi alıyoruz ve başarılı olmak için de her türlü gayreti gösteriyoruz" diyen Başbakan, "Halkımın 'Acaba hükümet burada tedbirde bir kusur mu etti' diye düşünmesi bizi üzer. Her türlü kararlılıkla işin üzerine gidiyoruz, gideceğiz de" şeklinde konuştu.

    Danıştay saldırısı:
    Başbakan Erdoğan, Danıştay saldırısının "Türkiye'nin 11 Eylül'ü,laikliğe karşı İslami ayaklanma" diye başlıklarla nitelendiğinin hatırlatılması ve "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bu saldırıya ilişkin birtakım şeyleri de kapatma davasının gerekçesi haline getirdi, odak olma konusunda da bu gerekçelere atıflarda bulundu. Bunlar şimdi ortaya çıkacak. Yargı süreci devam ediyor.İleride partiniz Anayasa Mahkemesi'ne müracaat etmeyi düşünür mü, bu tanımın dayandığı gerekçeler ortadan kalmış oluyor çünkü?" sorusunu şöyle yanıtladı:

    "Yargı sürecinin bitmesi ama bunun yanında özellikle TÜBİTAK'ın vermiş olduğu rapor, OYAK güvenlik teşkilatının buradaki ne yazık ki ortaya koyduğusilinen kayıtlar ve silinmeyenler... Şunu bilmemiz lazım, birçok şey silinebilir ama vicdanlar o kayıtları öyle kolay kolay silmiyor. Onlar vicdanlarda kayıtlı olarak kalıyor. Burada biz tabii isteriz ki OYAK'ın bağlı olduğu kurum da kalksın bununla ilgili açıklamalarını çok açık, net yapsın. Cesur bir şekilde yapsın. Burada neler oldu, neler döndü bunlar ortaya konsun ama bunları söyleyebiliyorlar mı?

    Bunların hiçbirisi daha şu ana kadar dile getirilmedi. Nedamet ortaya koysun, hayır ama biz inanıyoruz ki yargı burada kendi saygınlığını koruyabilmek için er veya geç bunu ortaya çıkarmak durumundadır. Şu anda bu iş bizde değil şu andaartık onlarda. Onların sorumluluğunda. Onlar bu tarihi noktadaki sorumluluklarınıburada verecekleri kararla yerine getirmek durumundadır. Çünkü burada birçok şeyaçığa çıkacak. Benim partimin kapatılmasıyla ilgili dosyamın içerisine bile bu işsokulabildiyse şimdi ne diyecekler? Böyle bir şey yok. Ne olacak? Şimdi ben arkadaşlarımı çalıştırıyorum. Yapılabilecek olan ne var ne yok, bunların üzerindeduruyorum."

    27 Nisan süreci:
    Başbakan Erdoğan, "Bundan üç yıl önce 27 Nisanda demokrasi adına, sivil siyaset adına bir talihsizlik yaşadık. 27 Nisan olmasaydı siyasi olarak bugün nerelerde olurduk?" sorusu üzerine,  "27 Nisan saat 23.25 çok farlı bir şeydi. Tabii onu ekranda görünce doğrusu ben hakikaten şaşırdım, bende bir şaşkınlık meydana getirdi o anda. Yani bu kadar uyumlu olduğumuz, bu kadar başarılı bir süreç, Türkiye ekonomisi bu kadar güzel bir yükseliş içinde iken nasıl olur da böyle bir yaklaşım olur diye.
    Bu tabii bizi o anda şaşırtmıştı, bir şaşkınlık meydana getirmişti. Demiştim ki 'ya bu kadar yaşananlar oldu, biz bunlardan hiç ders çıkarmıyor muyuz?' Ülkenin ekonomisi neredeydi şu anda nereye geldi. Yani bu tür bir ifadeyi oraya koymak bir defa demokratik parlamenter sistem içinde şık olabilir mi? Olamaz" dedi.

    Başbakan yarıca, "Tabii ben ertesi gün arkadaşlarımı toparladım. Oturduk çalışmalarımızı müzakerelerimizi yaptık. Bütün çalışmaların ardından da sanıyorum saat 15.30 gibiydi, hükümet sözcümüz Cemil Çiçek Bey'e, dedik ki bu açıklamayı bizzat sen yap. Yazılı değil bunu bizzat sözlü olarak yapacağız. Metin hazırlandı ve tabii açıklama yapıldı onun arkasından tabii SMS'ler çalışmaya başladı. Milletimizin, teşkilatımızın o andaki teveccühünü unutmam mümkün değil, çünkü bunu bekliyorlardı" diye konuştu.

    Laiklik tartışması:
    Hiçbir zaman modern dünyanın, çağdaş dünyanın bu tür şeylere olumlu ve sıcak bakmadığına dikkati çeken Başbakan Erdoğan,
    "Bir taraftan siz tabii burada Başbakanlığa, hükümete bağlı olacaksınız, hükümetin bir kurumu olarak kalkıp böyle bir açıklama yapacaksınız. Böyle bir şey olamaz. Biz de siyaset kurumu adına cevabı verdik, buraya bu işin gelmesini istemezdik. Demokrasilerde bu olmaz ve kimse bu iktidara laiklik dersi vermeye kalkmasın" dedi.

    Bedelli askerlik:
    Başbakan Erdoğan, "Bedelli askerlik konusuyla ilgili bir ümit doğdu ama şartların oluşmadığı açıklandı. Askerlikle ilgili yeni bir çalışma var mı?" sorusunu şöyle yanıtladı:

    "Bedelli askerlikle ilgili bir soru bana bir televizyon programında yöneltildi. Benim kimseye bugüne kadar bedelli askerlik vaadim olmamıştır. Muhalefet bunu da saptırıyor. Benim söylediğim cevabı aynen aktarayım. Cevabım, 'Genelkurmay Başkanımla konuyu görüşürüz, değerlendiririz, hakikaten olabilme imkanı varsa biz bu alanda adımı atarız', benim söylediğim bu.
    Ayrıca bunu kendim çıkıp söylemedim, soru üzerine verilmiş bir cevaptır. Daha sonra Genelkurmay Başkanımla da konuyu görüştüm ve kendileri de burada haklı bir gerekçe koymaları sebebiyle biz de bu konuyu orada kapattık. Başbakanlık
    olarak açıklamamızı bu istikamette yaptık, olay bu kadar basit."

    Başbakan Erdoğan, bedelli askerlik konusunda bir ikilem doğabileceğini ifade ederek, "Şu anda terörle mücadelenin olduğu bir dönem, bu dönemde parası olanın askerlik yapmadığı, parası olmayanın askerlik yaptığı gibi şehit aileleri üzerinde olumsuz bir izlenim bırakabilir gerekçesi, bizim bu noktadaki görüşmemizin olumsuz cevaplandırılmasını gerektirdi. Biz de olumsuz cevabımızı verdik" diye konuştu.

    Askerlikte tek tipe gitme, süreyle ilgili bir çalışma olduğu söyleniyor" şeklinde çıkan haberlerin anımsatılması üzerine Başbakan Erdoğan, "Şu anda gelinmiş bir nokta yok. Bu konuda kesin karara varıldığı anda bunu da oturup konuşacağız ondan sonra bu adım atılacak. Hem bu yığılmaların önünü almak hem bu işte her yıl alınması gereken er, erbaş yedek subaylık kısa dönem gibi bunlarda bazı yaşanan olumsuzluklar var" dedi.

    Et ithalatı:
    Et ithalatıyla ilgili sürecin ne zaman sonuçlanacağına ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, son zamanlarda et üzerinde çok ciddi spekülasyonlar yapıldığını, bizzat görevlendirdiği kişilerin marketlere giderek et fiyatlarını incelediğini anlattı. 19 liradan 33 liraya kadar et fiyatıyla karşılaşıldığını kaydeden Erdoğan, "Halkıma bu denli pahalı bir eti yedirtemeyiz. Demek ki, burada
    spekülatif bir boyut, oyun ya da fırsatçı bir grup var. Bu fırsatçıları bizim devreden çıkarmamız için bir adım atmamız lazım. Muhalefet konuşuyor 'AB'den alması gereken belli bir miktarda bir et var, bunu alabilmek için bu fiyatları kendisi yükseltti' diyor. Eline, diline dursun" diye konuştu.

    Türkiye'de arz-talep dengesi içerisinde üreticiyle tüketici arasında bir sıkıntı olduğunu kaydeden Erdoğan, talebin fazla olduğunu, arzın üretici tarafından kısıldığını belirtti.

    Başbakan Erdoğan, "İlk etapta canlı hayvan, belki bu arada biraz da karkas. Ama karkas getireceksek bizzat kendi ekiplerimiz gidecek, alacak. Orada kesimlerin başında bulunmak suretiyle yaptıracak, alıp öyle gelecek. Çünkü işin helal boyutuna da bakacağız. Halkımızın kandırılmasına da tahammül edemeyiz. Şu anda bu çalışmalar da sürüyor. Bu canlı hayvanın, Et Balık burada kesimini yapacak. Fiyatları süratle aşağı indirmek istiyoruz" diye konuştu.

    Seçim tartışmaları:
    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti tarafından yaptırılan anketlere ilişkin olarak, "Şunu rahatlıkla söyleyebilirim,
    son yerel seçimlerin üzerindeyiz, oy itibariyle" dedi.

    Erdoğan, "Anket doğruysa referanduma gitmekten niye kaçıyorlar" sözleri üzerine, "Bu anket çok doğruysa niye kaçıyorsun? Hadi gelin, gidelim millete. Bu da bir seçim. Erken seçim diyorsun, eğer olaya böyle bakıyorsan buyurun gidelim hadi millete ama ben referandumla seçimi asla birbirine karıştırmıyorum, karıştırmak istemiyorum. Referandumdan çok yüksek oy alabilirsiniz ama seçime gittiğinizde aynı oyu alamayabilirsiniz. Millet onunla onu ayırıyor birbirinden" diye konuştu.

    1 Mayıs:
    Başbakan Erdoğan, 1 Mayıs'ın 33 yıl aradan sonra Taksim Meydanı'nda kutlanacağının hatırlatılması ve 1 Mayıs'a ilişkin mesajının sorulması üzerine, hükümet olarak 1 Mayıs'ı "Emek ve Dayanışma Günü" ilan ettiklerini ve o günün tatil olmasını kararlaştırdıklarını, 33 yıl içerisinde hiçbir iktidarın bunu yapamadığını dile getirdi.

    Sendika yönetimleriyle daha önceki yıllarda yapılan görüşmelerde, Taksim'de yapılacak bir mitinge illegal örgütlerin temsilcilerinin
    katılabileceğini söylediklerini belirten Başbakan Erdoğan, "Bu illegal örgütlerin temsilcileri orada provokatif eylemlerle o güzelim havayı, işçinin, emeğin dayanışma gününü, bayram diye kabul ettikleri günü bayram olmaktan çıkarıyor. Emekçilerin öldürüldüğü o günü tekrar aynı şekilde size hatırlatıyorlar. Biz onu o şekilde hatırlamak istemiyoruz. Onu artık daha farklı bir şekilde analım, hatırlayalım istiyoruz" dedi.

    "Bu yıl özellikle Çalışma Bakanım Dinçer ve İstanbul Valimize de gerekli talimatları verdim. Hassasiyetlerimizi korumalarını bütün sendika temsilcilerinden lütfen siz de isteyin, bu şekilde Taksim Meydanı'nda bu yıl bu işin bir adımı atılsın. Hatta Bakanım, bir grup milletvekili arkadaşım, hükümetimizi temsilen bu emek ve dayanışma gününe de katılsınlar. Arkadaşlarım da buna katılacaklar, o gün orada olacaklar" diyen Erdoğan, "Temenni ederim ki, bu bir bayram sevinci içerisinde, bir dayanışma
    anlayışı içerisinde olur. Tahriklerin olmadığı ama dayanışmanın olduğu bir gün olarak kutlanır. Tabii ki böyle olması halinde bunun geleceği de farklı olur ama bu bazı provokasyonlara kurban edilirse o zaman bizim de bunu değerlendirme mecburiyetimiz doğar" ifadelerini kullandı.

    Beşiktaş stadyumu:
    Başbakan Erdoğan, "Milyonlarca taraftarı ilgilendiren bir bekleyiş var. Beşiktaş'ın stadyuma kavuşması konusunda bir müjdeniz olacak mı" sorusunu yanıtlarken de stadyum çalışmalarının oradaki topografik yapıyı tehdit etmemesi gerektiğini belirtti.

    İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde böyle bir tehditle karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, topografik yapıyı bozmadan, kültürel açıdan herhangi bir sıkıntı yaşatmadan yapılabilecek çalışmaların değerlendirilmesi gerektiğine işaret etti.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow