Cinsel kimliğimin ne olduğunu 1980’lerde açıkladım. Ne olduğum, ne yaptığım biliniyor. Zorluk çekeceğimi sanmıyorum. Neden çalışmalarımı zorlaştırsın ki... Alman siyasetinde eşcinsellik yadırganan bir durum değil. Alman Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, Berlin Eyalet Başbakanı Klaus Wowereit, Hamburg Eyaleti eski başbakanı ve Sol Parti Berlin Teşkilat Başkanı Klaus Lederer eşcinsel olup üst düzey sorumluluk alan politikacılar. Federal Meclis’te çok sayıda eşcinsel siyasetçi var. Berlin Eyalet Meclisi’ne bu dönem sekiz eşcinsel milletvekili girdi. Almanya’da politikacıların eşcinsel olması eleştiri konusu olmuyor. Bu sıkıntılar maalesef sadece Türkiye’de yaşanıyor. Avrupa’da her parlamentoda eşcinsel milletvekili bulunurken Türkiye’de hiç yok. Belki de var da kimliğini açıklayamıyor.

 

Berlin Senatosu’na göç ve uyum konularında danışmanlık yapan Berlin-Brandenburg Göç Konseyi’nde sekiz yıldır görev yapıyorum. İki yıldır da konseyin ikinci başkanlığını sürdürüyorum. Hükümete katılım ve önleyici yasa çıkarmasında danışmanlık yaptık. Yıllardır ayrımcılıkla ve dışlamaya karşı sendika, dernek ve kurumlarda çalıştım. Buralardan edindiğim bilgi birikimimi bu kez mecliste aynı konular için kullanacağım. Çalışmalarımın merkezinde ayrımcılık, dışlama ve ırkçılıkla mücadele olacak.

 

Ciddi anlamda dışlandım. Büyük zorluklar çektim. Yalnızlığa itildim. O dönemde birçok Alman bile eşcinsel olduğunu saklama gereği duyuyordu. Ama artık bu sorunlar çok geride kaldı. Türkiye’de de normalleşmenin sağlanması gerekiyor. Türkiye’de insanlar kimliğini saklamak zorunda kalıyor. Açıklayanların da başına neler geldiğini futbol hakemi örneğinde gördük. Bu baskıların kalkması için elbette iş politikacılara düşüyor. Eşcinselliğin normalleşmesi adına siyasetçilerin vereceği mesaj önemli. Modacı Cemil İpekçi AKP’ye üye oldu. Hem de eşcinsel kimliğiyle. Bu önemli bir gelişme. Ama artık gey veya lezbiyen milletvekili de çıkabilmeli. TBMM’de bir eşcinsel milletvekilinin bulunması Avrupa’da Türkiye’ye yönelik var olan birçok önyargıyı kıracaktır. Bu durum Avrupa’dan Türkiye’ye önemli bir destek sağlar.

 

Sevinçle karşılandı. İlk defa kendilerinden biri vekil oldu. Almanya’daki Türkiye kökenli eşcinseller diğer Türkiyelilere göre iki kez ayrımcılığa uğruyor. Türkiyeli oldukları için Almanlar dışlıyor, eşcinsel oldukları için Türkiye toplumu dışlıyor. 1980’lerden beri LGBT’lerin hakları için mücadele ediyorum. Sivil toplum kuruluşlarında çalıştım. Şimdi mecliste daha efektif çalışacağım.

 

1990’lı yıllardan beri Türkiye’deki LGBT hareketlerle çalışıyorum. Onlarla dayanışma içine girdim. Bu sürecek. Yakın gelecekte Türkiye’yi gideceğim. İstanbul, İzmir, Diyarbakır ve Ankara’daki eşcinsel örgüt ve temsilcileriyle görüşmeler yürüteceğim. Türkiye eşcinsellere yönelik yasal düzenlemeler yapmalı. Almanya ve diğer birçok Avrupa Birliği ülkesinde eşcinsel birliktelikler ve evlilikler yasal güvence altında. Türkiye de eşcinsellerin evlenebilmelerinin yolunu açmalı. AB ile müzakere sürecinde yasal düzenlemeler yapılmalı. AB yönetmenliklerine uygun ayrımcılığı önleyici yasalar çıkmalı.

 

Dünya Sağlık Örgütü eşcinselliği hastalıklar listesinden çıkardı. Maalesef böyle yaklaşımlar var ve tedavi edilmesi gerektiğini savunuyorlar. Oysa eşcinselleri hasta olarak kabul edenler hasta. Onların tedavi edilmesi gerekir. Bakın Papa eşcinselliğe böyle bakıyor. Onun içindir ki Almanya ziyaretinde yüz binlerce kişi tarafından protesto edildi. Eşcinsellik hastalık değildir. İnsanlar sonradan da eşcinsel olarak doğmuyor.

Kaynak: Radikal