hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    İşte DDK'nın Dink raporunun ayrıntıları...

    İşte DDKnın Dink raporunun ayrıntıları...
    expand

    Devlet Denetleme Kurulu'nun, Hrant Dink suikastine ilişkin raporu açıklandı. İşte raporun ayrıntıları...

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Raporda, "Hrant Dink'e yönelik bir tehlikenin varlığının emniyet ve jandarma personelince öğrenilmiş olduğu, Hrant Dink'in korunmasına yönelik istihbarat birimlerinin gerekli çalışmaları yapmadığı ve işbirliğine gitmediği, idari makamların Hrant Dink'e yönelik oluşan riskleri bilebilecek durumda olmalarına rağmen, her kademedeki sorumluların zincirleme eylemleri sonucunda tehlikeyi önlemek için gereken tedbirlerin alınmadığı"na işaret
    edildi.

    DDK, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün talimatıyla başlattığı Hrant Dink suikastine ilişkin araştırma ve inceleme raporunu tamamladı. Gizli ibareli raporun sonuç kısmı, Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde yayımlandı. Sonuç bölümündeki bazı maddeler, siyah bantla kapatıldı. Aynı konuyla ilgili savcılıkça yürütülen hazırlık soruşturmasının gizliliği ve diğer hususlar nedeniyle internet sayfasında rapora sınırlı olarak yer verildiği belirtildi.

    Raporda, "Hrant Dink'e yönelik bir tehlikenin varlığının emniyet ve jandarma personelince öğrenilmiş olduğu, Hrant Dink'in korunmasına yönelik istihbarat birimlerinin gerekli çalışmaları yapmadığı ve işbirliğine gitmediği, idari makamların Hrant Dink'e yönelik oluşan riskleri bilebilecek durumda olmalarına rağmen, her kademedeki sorumluların zincirleme eylemleri sonucunda tehlikeyi önlemek için gereken tedbirlerin alınmadığı" vurgulandı.

    Gerek Anayasanın 17. maddesinde gerekse iç hukukun bir parçası durumunda olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2. maddesinde ifadesini bulan yaşam hakkının korunması hususundaki pozitif yükümlülüğün yerine getirilmediği ve böylece ağır bir kamu hizmet kusurunun oluşumuna sebebiyet verildiği belirtilen raporda, Dink'in ölümünün ardından devlet yetkililerinin veya organlarının sorumluluklarını ortaya koymak açısından gereken soruşturmaların derhal başlatıldığı ifade edildi.

    Raporda, şunlar kaydedildi:

    "İdare organlarınca sürdürülen soruşturmalarda yasal olarak öngörülen süreçlere uyulmakla birlikte, gerek kamu görevlilerinin yargılanmasına ilişkin mevzuat  düzenlemelerinin niteliğinden gerekse kamu görevlilerinin soruşturulması hususunda izlenen yöntemlerdeki hatalar/yanlışlıklar ve diğer eksiklikler sebebiyle yürütülen soruşturmalardan etkin bir sonuç alınamadığı kanaatine ulaşılmıştır."

    "Kamu görevlileri hakkında yapılan idari inceleme ve soruşturmalarda bahsedilmesi/eleştirilmesi gereken, eksikliğin/hatanın bir 'yöntem yanlışlığı' olduğudur.

    İdari soruşturma ve incelemelerde izlenen söz konusu yöntem; olayların bir bütün olarakele alınıp değerlendirilememesine ve tüm iddiaların bir arada sorgulanamamasına yol açmıştır. Bu durum, kamu görevlilerinin süreç içerisindeki fiillerinin ciddiyetinin kavranamamasına, ana fiil ile illiyet bağının bulunup bulunmadığının sorgulanamamasına ve böylece bütünüyle idari inceleme ve soruşturmalardan sonuç alınamamasına neden olmuştur.

    Kamu görevlilerinin ihmal ve hatalarının adli yargı organlarınca öncelikle Türk Ceza Kanunun 37, 38, 39 ve 83. Maddeleri uyarınca soruşturulması, idari soruşturma süreçlerine rağmen herhangi bir sınırlama olmaksızın görevi kötüye kullanma ve ihmal gibi görülen fiillere ilişkin delillerin Savcılıkça toplanması gerekirdi.

    Böyle yapılmaması nedeniyle, bir bakıma adli yargı yerinde görülmüş olan ana davada
    ilgili mahkemenin delillere ve gerçeğe ulaşma kapasitesi sınırlandırılmıştır.

    Bir yandan kamu vicdanını tatmin etmeyen bir dava sonucu ortaya çıkmış, diğer yandan da kamunun tüm kurumlarıyla birlikte güvenilirliği sorgulanır hale gelmiştir"

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow