hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Asıl hainler darbeleri yapanlardır!"

    Asıl hainler darbeleri yapanlardır
    expand

    Film Arası Sinema Dergisi, 12 Eylül’ün yıl dönümünde yayımladığı özel sayıda darbe-sinema ilişkilerini masaya yatırdı. “Türk Sinemasında Darbeler” başlıklı özel sayıya konuşan yönetmen, oyuncu, yapımcı ve senaristler ortak bir tavırda buluştu: "Asıl Hainler Darbeleri Yapanlardır!"

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Aylık sinema dergisi Film Arası, kapsamlı bir özel sayı ile yeniden okurlarının karşısına çıktı.

    Yayımladığı haber ve röportajlarla sinema gündemine damgasını vuran dergi, 12 Eylül vesilesi ile yayımladığı üçüncü özel sayısında, Türkiye’de yaşanan darbe süreçlerinin sinemaya etkilerini mercek altına aldı.

    Çok sayıda önemli ismin konuk olduğu dergiye oyuncular Şerif Sezer ve Can Gürzap, yönetmenler Tunç Başaran, Mesut Uçakan, Sırrı Süreyya Önder, İsmail Güneş, Reis Çelik, gazeteci-senarist Avni Özgürel ile Atilla Dorsay, Abdurrahman Şen, Nedim Hazar gibi sinema yazarlarının da aralarında bulunduğu çok sayıda isim görüşleriyle katıldı.

    Türk Sinemasında Darbeler başlığıyla yayımlanan dergiye konuşan yönetmen, oyuncu, yapımcı ve senaristler ortak bir tavırda buluştu:  ‘Asıl Hainler Darbeleri Yapanlardır!’

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İşte Türk Sinemasında Darbeler konulu özel sayıya konuşan ünlü isimlerin görüşlerinden bazı pasajlar:

    Atilla Dorsay: "Darbeler çok acılar yaşattı"

    Binlerce insan hapsediliyor. Orada idamlar var, çok acı bireysel ve kitlesel hatta grupsal acılar, kayıplar var. Sinemada politik ve ideolojik filmler uzunca bir süre tümüyle yasaklandı. Anarşik eylemler, kapılarının önünde vurulan insanlar ortadan kalktı ama bütün bunlar fikir özgürlüğüne uzun vadede çok büyük zararlar getirdi.

    Tunç Başaran: "1960 İhtilali'ne devrim diyen salaklar var"

    60 ihtilaline nereden baksan, kelimeyi telaffuz etmek istemiyorum, kötüdür. Her şeyiyle. 60 darbesi zaten çok komik bir darbe. Üsteğmenlerin generallere kafa tuttuğu, küfrettiği, neyin neden yapıldığının belli olmadığı bir darbeydi. Sonuçta devletin askeri, devletin seçilmiş Başbakanını, Dışişleri bakanını astı. Ben güçlüyüm, elimde silah var, istediğimi de getiririm başbakan yaparım, denildi halka. Sonra gittiler İsmet Paşa’yı Başbakan yaptılar. Ama ne oldu? Halkın desteği olmayan hiçbir darbe başarılı değildir. Şimdi 60 ihtilali darbe değil, devrim diyen ‘salaklar’ var. Darbe darbedir yahu. Darbe, en kötü sivil idareden daha kötüdür.

    Sırrı Süreyya Önder: "12 Eylül yeni bir insan tipi ortaya çıkardı"

    12 Eylül Askeri Darbesi’nin etkileri aslında, en çok da etkiye karşı verilen tepkinin biçimi, boyutu ve samimiyetiyle ölçülebilir. Bu tepki devrimci olabilir, sanatsal olabilir, protest olabilir, uzlaşmacı olabilir; ancak asıl olanın böyle bir darbe karşısında gösterilen tepkinin niteliği olduğunu ve bunu yansıtma ya da yansıtmama konusundaki seçimlerin 12 Eylül Askeri Darbesi’nin her alana olduğu gibi sinemaya da kesin etkisi olduğunu düşünüyorum. Bana kalırsa, 12 Eylül’ü ve sonrasında gelen süreci diğer darbelerden ayıran bir ana gösterge, bu cuntanın arkasına sermayeyi de alarak yeni bir insan tipi ortaya çıkarmayı ve yeni bir toplum, dolayısıyla, yeni bir ekonomi tipi inşa etmeyi tasarlamasıdır. Açık ve çekincesiz bir irade şeklinde çıplak gözle dahi görülebilmişti bu niyet.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Şerif Sezer: "Her yerde korku ve panik vardı"

    Cumhuriyet Gazetesi’ni meselâ alıp yürüyemezsin. Her şeye dikkat ediyorsun, sağını solunu kolluyorsun, cam kenarına oturmuyorsun, her an her şey olabilir. Her an yine baskın olabilir. Çünkü yakınlarına, arkadaşlarına öyle şeyler oluyor. Böyle bir baskı vardı. İstanbul’da her tarafın patladığını, camların kenarında oturamadığımızı hatırlıyorum. 12 Eylül’den sonraki süreçte biz Yol’u çekmiştik. Yol’u çektikten sonra bize Yol’un kasetleri geldi. Meselâ biz onları o kadar gizli seyrediyorduk ki, inanılmaz bir panik halindeydik. Benim Kalamış’ta bir arkadaşım vardı. Onun evinde gizli gizli seyrediyorduk. Yani böyle bir paranoya halindeydik. Sadece korku vardı.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow