hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Şahinkaya'nın tutuklama talebine ret

    Şahinkayanın tutuklama talebine ret
    expand

    12 Eylül Askeri Darbesi'ne ilişkin davada Tahsin Şahinkaya'nın tutuklanmasına yönelik talep reddedildi.

    12 Eylül davasının müdahil avukatları, Tahsin Şahinkaya'nın tutuklanmasını talep etti. Avukatlar, "Mahkemeyi yanılttığı, ayakta tedavi olurken kendini yatarak tedavi ediyormuş gibi gösterdiğini" ileri sürdüler.

    12 Eylül Askeri Darbesi'ne ilişkin, dönemin Genelkurmay Başkanı, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya'nın yargılandığı davada, mağdur avukatları, tedavisinin hastanede sürmediğine yönelik mahkemeye belge ulaşan Şahinkaya'nın tutuklanmasını talep etti.

    Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, mahkeme dosyasına giren belgeler okundu.

    Duruşmada söz alan Avukat Fikret Babaoğlu, sanıklar hakkında mahkemece verilmiş bir vareste kararının bulunmadığını belirterek, "Sanıklar neden burada yok. Heyetiniz 196. maddedeki hususu ciddiye almadı. Vareste kararı olmadığı halde sanıklar huzurda değil" dedi.

    Şahinkaya'nın tedavisinin ayakta yürütüldüğüne ilişkin belgenin mahkeme dosyasına girdiğini savunan Babaoğlu, sağlık gerekçesiyle mahkemeyi yanıltan Şahinkaya'nın tutuklanmasını talep etti.

    Avukat Ömer Kavilli de müdahiller vekili olarak 3 sayfalık talep yazısı hazırladıklarını söyledi.Kavilli şöyle konuştu:

    "Dosyaya, İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nce gönderilen talimat yazıları içeriğiyle Genelkurmay Başkanlığı GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Komutanlığı'nın 31 Ekim 2012 tarihli bir yazısı bulunmaktadır. Bu yazıda 'Halen hastanemizde tedavi gördüğü belirtilen sanık Ali Tahsin Şahinkaya'nın ilgili kanun maddeleri uyarınca görüntülü ve sesli iletişim tekniği kullanılarak ifadesinin alınacağı bildirilmiştir. Adı geçen şahsın tedavisi ayakta devam etmekte olup hastanemizde yatmamaktadır' denilmektedir. Bu yazının içeriğinden sanık Şahinkaya'nın yatakta tedavi görmesini gerektirir bir durumun olmadığı ve herhangi bir ölüm tehlikesinin bulunmadığı ortaya çıkmıştır. Bu yazı aynı zamanda Marmara Üniversitesi doktorlarınca verilen raporun bir kez daha geçersiz olduğunun kanıtıdır. Acıları yaşayan kişilerin temsilcileri olarak sanığın mahkemeden kaçmak için bu tür dolambaçlı yollara tevessül etmesini kabul etmemiz mümkün değil. Mahkemenin saygın bir yargılama yapabilmesi için bu sanığın mahkemede hazır bulunması gerekir. Bu yazı ve sonrasında gerçekleşen durum sanık avukatlarının savunmalarında belirttiği 'kurucu irade' savunmasının, alt kültür olarak görevlilere de sirayet ettiğinin bizce işaretidir."

    Kavilli, Şahinkaya'nın mahkemede hazır bulunmasının hayati tehlike oluşturabileceği yönünde rapor düzenleyen üniversite görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunulmasını ve sanık Tahsin Şahinkaya'nın tutuklanmasına karar verilmesini talep etti.

    Konuşmasını tamamlayan Ömer Kavilli, müdahil avukatlarının oturduğu yerin arkasındaki bir bölümü göstererek, burada bazı cihazların yer aldığını ve ses kaydı yapıldığını iddia etti.

    Mahkeme Başkanı Süleyman İnce de Kavilli'ye cevaben, "Öyle bir şey yok. Gelecek celse bilgisayarları da kapatıp daktiloyla devam edelim. Geriye götürüyorsunuz bizi, sayenizde teknolojiden uzaklaşıyoruz" dedi.

    "Gerekirse kozmik odaya gidilir"

    Avukat Arif Ali Cangı da sanıkların, hasta olmadıkları halde hastaneye yatırılarak mahkemeden kaçırıldığını ileri sürdü.

    Cangı, "Davayı Türkiye hukuk tarihinin en önemli davası olarak görüyoruz. Biz 12 Eylül aşılmadan demokratik toplum düzeninin kurulamayacağını düşünüyoruz. Mahkemenin tarihi ve hukuki sorumluluğunu yerine getirmesini istiyoruz. Tutuklama, davaya olan güveni artıracak ve sonuç almamızı sağlayacaktır" diye konuştu.

    Avukat Ergin Cinmen, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin hemen sonra, Başbakan Bülent Ulusu tarafından hükümetin kurulmasının, bakanlar kurulunun tespitinin, kısa sürede hükümet programının açıklanmasının, darbeden önceden haberdar oldukları yönünde bir kanı oluşturduğunu ifade ederek, bu konuya ilişkin suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.

    Müvekkili olduğu, darbe döneminde öldürülen Mustafa Asım Hayrullahoğlu'nun eşi Aynur Hayrullahoğlu'nun müdahil olarak davaya kabul edilmesini isteyen Cinmen, Hayrullahoğlu'nun ölümüne ilişkin bazı tanıkların dinlenmesini istedi.

    Avukat Öztürk Türkdoğan da MİT ve Genelkurmay'dan istenen belgelerin gelmemesini eleştirerek, "Bu belgelerin hemen gönderilmesinin önü açılmalı. Gerekirse bir ara karar alınır kozmik odaya bir naip hakim gider ve alır" dedi.

    "Başbakanlık sonuna kadar olur"

    CHP'nin avukatı Şenal Sarıhan da adil yargılamanın sanık ve mağdur hakları yönünden önemli olduğunu anlatarak, ölçülülük ilkesi doğrultusunda sanıkların tutuklanmasını talep etti. Mahkemenin istediği bazı belgelerin MİT Müsteşarlığı'nca gönderilmediğini savunan Sarıhan, şunları kaydetti:

    "Başbakanlık davaya müdahil olmuştur, MİT'te başbakanlığa bağlıdır. Eğer başbakanlık bu davada samimi ise başta MİT olmak üzere tüm kurumlardaki bilgi ve belgelerin mahkemeye sunulmasında aktif olmalıdır. Diğer yandan MİT Müsteşarlığı, İstanbul'daki 1 Mayıs olaylarına ilişkin yazılan müzekkereye ellerinde bu yönde bir bilgi olmadığı yönünde cevap vermiştir. Oysa davayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Çetin Yetkin ile Muhittin Cenkdağ, basına yansıyan beyanlarında iddiaları gündeme getirdi. Amerikalıların söz konusu otele yerleştikleri bilinmektedir. Yetkin ve Cenkdağ'ın tanık olarak dinlenmelerini talep ediyoruz."

    Başbakanlık adına söz alan Avukat Sami Arslan Aşkın da istenilen belgelerin mahkemeye ulaşması konusunda Başbakanlığın sonuna kadar destek olacağını vurgulayarak, soruşturmanın veya bağlantılı soruşturmaların ne şekilde yürütüleceği konusunda Başbakanlığın bir etkisinin söz konusu olmadığını ifade etti.

    Başbakanlık olarak, mahkemece talep edilen tüm belgeleri gönderdiklerini belirten Aşkın, "Başbakanlığa bağlı MİT ile Genelkurmay da ellerinde mevcut olan belgeleri göndermişlerdir. Başbakanlık olarak bu belgelerin temini yönünde çaba gösterilmekten çekinmeyiz" dedi.

    Savcı Şahinkaya'nın tutuklanması talebinin reddini istedi

    Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden davanın, öğleden sonraki bölümünde Savcı Tuğtekin, taleplere ilişkin görüşünü açıkladı. Danışma Meclisi kararıyla idam edilen Mehmet Kanbur'un yakınlarının davaya katılma talebinin kabul edilmesini isteyen Tuğtekin, darbe döneminde öldürülen Mustafa Asım Hayrullahoğlu'nun eşi Aynur Hayrullahoğlu'nun avukatının sunduğu, Bakanlar Kurulu ve Danışma Meclisi üyeleri hakkındaki suç duyurusu dilekçesin TMK'nın 10. maddesiyle görevli Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'ne gönderilmesini talep etti.

    Tuğtekin, Mustafa Asım Hayrullahoğlu'nun ölümüne ilişkin Adli Tıp uzmanı Şebnem Korur Fincancı ile hakimler Naci Gürkan ile Nuh Çetinkaya'nın dinlenmesi talebinin reddedilmesini istedi.

    Genelkurmay Başkanlığı'na yazılan müzekkere cevabının beklenmesini, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu tarafından mahkemeye gönderilen DVD'lerdeki belgelerin onaylı birer örneğinin ilgili kurumlardan istenmesini talep eden Tuğtekin, sesli ve görüntülü olarak savunmaları alınan sanıkların, tekrar bu şekilde mahkemede hazır olmalarına gerek olmadığını kaydetti.

    Tuğtekin, Ali Tahsin Şahinkaya'nın yakalama kararının reddine karar verilmesini istedi.

    Tutuklanma talebine ret

    Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma sona erdi. Ara kararı açıklayan Mahkeme Başkanı Süleyman İnce, sanıklardan Şahinkaya'nın tutuklanmasına yönelik talebi reddettiklerini bildirdi.

    Mahkeme, bazı müdahil avukatların, Danışma Meclisi üyeleri ile Bülent Ulusu başbakanlığında kurulan hükümet üyeleri hakkındaki suç duyurusuna ilişkin dilekçenin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine karar verdi.

    Sanıkların duruşmalardan vareste tutulmalarına karar veren mahkeme, duruşmayı 18 Nisan 2013'e erteledi.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow