hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Galata Rum İlkokulu’nda Kirkor Sahakoğlu’ndan “Ütopya”

    Galata Rum İlkokulu’nda Kirkor Sahakoğlu’ndan “Ütopya”
    expand
    KAYNAKSerdar Korucu/ CNN TÜRK

    Kirkor Sahakoğlu’nun ikinci kişisel sergisi “Ütopya” Galata Rum İlkokulu’nda 24 Haziran’a kadar sanatseverlerle buluşmayı sürdürüyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kirkor Sahakoğlu’nun “Ütopya”sı sergilendiği alanda farklı bir alan yaratıyor.

    Farklı bir alan ama o alan da zaten benzerlerinden ayırıyor kendini. Tarihsel adı "Galata Okulu" olan ancak bugün resmi kayıtlarda "Özel Karaköy Rum İlköğretim Okulu" diye anılıyor bu okul. Ve bu okulun tam karşısında pek çok İstanbullu Ermeni gibi Sahakoğlu’nun da mezun olduğu Özel Getronagan Ermeni Lisesi bulunuyor. İki binanın arasında da İstanbul’un en eski ibadethanelerinden Surp Krikor Lusaroviç Kilisesi.

    Bu sergi için mekanın anlamı büyük. Çünkü Sahakoğlu geçmişine dönüyor sık sık. Komşu okuldaki arkadaşlarını hatırlıyor çalışmalarında. Ve onları hatırlayan eserlerini pencereleri kendi okulu Getronagan’ı gören, Galata Rum İlkokulu’nda sergiliyor. Bugün sıraları, merdivenleri çocuk sesinden uzaklaş(tırıl)mış olan, buna rağmen büyük bir gayretle sanat dünyasına kapılarını açmayı başaran bu mekanda…

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Adorno diyor ki; Hakikatin yalan, yalanın hakikat gibi göründüğü bir dönemeçteyiz şimdi. Gerçek hiçbir zaman göründüğü gibi değil. Biz ne görmek istiyorsak onu şekillendiriyoruz. Ben buna “algılanan ve gerçek" diyorum.

     (Oysa gerçekti… Buz gibi gerçek! Çocukluğumdaki Rum arkadaşlarım, komşularım… Bazen radyo istasyonlarını kurcalarken denk geldiğimRumca bir cümle ile tekrar hayatımın orta yerine düşüyorlar.)”

    Kirkor Sahakoğlu, Adorno’nun gerçeklik anlayışı ile Foucault’nun heterotopyası üzerine kurguluyor çalışmasını. Ve o “yer”i bize sergisinde adım adım gezdirerek keşfettiriyor.

    “Foucault’nun Heterotopya”sı gerçek bir mekanın içerisinde bulunan birden fazla zaman ve uzamı anlatır. Müzeler, kütüphaneler, mezarlıklar… Bu mekanlarda somut bir uzamın parçasıdır; fakat bu uzam içerisinde bölünmüş, farklı zamanlar ve uzamlar da hüküm sürmektedir. İçinde bulunduğumuz mekan gibi…

    (Tesadüf bu ya… Tam da bu mekanın karşısındaki Getronagan Lisesi’nde okumuş olmam… Kulaklarımda hala Mihal’in, Tanaş’ın, Vasil’in bu bu davarlarda yankılanan gülüşleri… Ve hatta merdivenlerden teneffüse inen onlarca çocuğun çığlık çığlığa ayak sesleri…)”

    Sahakoğlu yapıtlarını bir zamanlar her biri sınıf olan odalarda farklı isimlerle sergiliyor. Çoğuna da Yunanca isimler vererek. Ziyaretçilerini ilk karşılayan “Skala” yani merdiven oluyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kirkor Sahakoğlu eserlerini bir arkadaşının Hindistan’dan getirdiği özel su bazlı bir boya ile yapmış. Bu nedenle tuval ve kağıttaki izler bugüne kadar rastlamadığımız türden. Tek bir iz gibi görünse de lekecilik akımının takipçisi olan bu eserler Antik Yunan dünyasının filozoflarından Herakleitos’un “Aynı nehirde/suda iki kere yıkanılmaz” deyişine uyarcasına tekrar edilmezliği vurguluyor. Bir darbe ile… Minimal duruşu ve vuruşu varoluşu gösteriyor. Çıkılan merdivenin sonunda ulaşılan yerdeki bir varoluşu…

    İkinci odanın ismini ise sanatçı Türkçe koymuş: Karşıdan. Bu oda kendisinin bir zamanlar “karşıda” olduğu günleri hatırlatıyor. Ve o karşıdan bu tarafa, arkadaşlarına kaçışını… Kim bilir, belki bugün de Türkiye’den Yunanistan’a giderken hissettiği gibi… Zaten Sahakoğlu da sergisinin ikinci durağının Atina olacağının müjdesini veriyor. Bu odadaki eserlerin özelliği ise artık sarı tonun yükselişi. Yoğun bir Bizans ekümenik ezoterizmi başlıyor bu seriden itibaren…

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “Thalassa” yani deniz ile sona eren bu sergide Sahakoğlu bazı yapıtlarında gerçek altın tozu da kullanıyor. Resimlerini yaparken “Yeni bir ülke bulamazsın” diyen Kavafis’e kafa tutan sanatçı, duvardaki manifestosundaysa dünün gözardı edilmesiyle bugünün ve yarının inşa edilemeyeceği mesajını veriyor:

    “Sonra başka sorular sorarız aynadaki imgeye, aldığımız her cevap bizi bizden, o kurmaca dünyasından alır götürür, bir daha o distopyaya dönmemecesine kaçarız hayalini kurduğumuz bir başka ütopyaya. Çünkü geçmişin yaşanmışlıkları bugünkü gerçekliğin yapıtaşlarıdırlar”

     

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow