◊ Pişmanlıklarınız ve “iyi ki”leriniz neler?- İçime atmak, çok büyük pişmanlığım. Ama baktığımda duygusal, ince düşünceli olmasaydım, insanları kırıp geçseydim belki bu dostları da biriktirmezdim. Kendimle çok gurur duyduğum şeyler var. Brezilya’ya gittim, 6 ay kaldım. Türkiye’nin en iyi oryantaliyken Amerika’ya gittim, üniversite okudum, İngilizce öğrendim. Ben aslında bu popüler kültüre de “Tamam, beni teslim alın” dememişim hiçbir zaman. Beni bunalttığı noktada yine ruhum ne istediyse onu yaptım. Ünlüyken hayat maddi yönden çok kolay. Ama ben rahatlığı bırakıp köfte ekmek sattım Orlando’da. 1 sene sonra hazıra dağ dayanmadı çünkü. Hiç şikâyetçi değilim, iyi ki yaptım. Avustralya’ya gittiğimde event şirketim vardı, organizasyon, catering yaptım. Elimden her iş gelir benim.◊ Yeni yaşınızdan en büyük dileğiniz nedir?- Sağlık, sevgi, bolluk, bereket, mutluluk. Allah güzellikler, kolaylıklar nasip etsin. İnan çok şanslıyım, iyi dostlarım var. Kimseye isteyerek, bilerek bir zararım olmadı benim. Sektörde kavgacı, gürültücü, şirret olmadım. Hep hayatın mutfağındaydım. Şimdi de mutfakta olmaktan zevk alıyorum. Avustralya’da da mutfak işi yaptım. 360 kilo yaprak sarması bile sattım.◊ Orada işler devam ediyor mu?- Yok, etmiyor.◊ Avustralya’da hayat nasıldı?- Gurbette olmak çok zor. Almanya’dakiler “gurbetçiyim” demesin. 100 Euro’ya bilet bulup Türkiye’ye gelebiliyorlar. Avustralya bir gurbet. Dünyanın sonundasın. Gelmek istesen biletler 3 bin 500 dolardan başlıyor. Ama Avustralya’da dostluklar çok güzel. Eğer Türkiye’den geldiysen güzel bir beraberlik var.