hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın meydan mitinglerini değerlendirdi

    Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Erdoğanın meydan mitinglerini değerlendirdi
    expand

    Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın meydan mitingleri yapmasını değerlendirdi. "Türkiye alışılmadık bir tabloyla karşı karşıya" diyen Arınç, Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanıyken 2011 seçimleri öncesi "halkla buluşma" ya da "açılışlar yapma" adı altında programlar yapmadığını söyledi. Başbakan Davutoğlu'na, "imaj maker olsam" diyerek, "kimseye benzemek istememesi" tavsiyesinde bulunduğunu söyleyen Arınç, Gökçek'e yönelik suçlamaları Bakanlar Kurulu sonrasında yaptığı için pişman olduğunu söyledi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, karşılarında hem siyasi aktörlerle bir ittifak olduğunu hem de bir "koçbaşı" gibi HDP'ye barajı geçirtmek suretiyle AK Parti'nin milletvekili sayısının azaltılmaya çalışıldığını belirterek, "Bunun peşine gittiler. Bu siyasi aktörleri dışarıdan destekleyen, bunun medya ayağı da yurt dışı ayağı da Pensilvanya ayağı da var. Bunlar da bir araya geldiler, lojistik destek sağlıyorlar siyasi aktörlere. Üçü içeriden, üçü dışarıdan artık sayısı biraz daha fazla olabilir belki, tam bir işbirliği içerisinde bir büyük projenin peşindeler" dedi.

    Arınç, Olay TV'de canlı yayınlanan seçime yönelik özel programa katıldı ve burada gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Siyasi aktörlerin kendilerine karşı ittifak içinde olduklarını, bunun bir parçası olarak da HDP'ye seçim barajının geçirilmeye çalışıldığı ve bu yolla AK Parti'nin milletvekili sayısının düşürülmesinin hedeflendiğini söyledi.

    "Türkiye alışılmadık bir tablo ile karşı karşıya"

    Programda Arınç'a Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın meydan mitingleri yapmasını nasıl karşıladığı da soruldu. Arınç, "Bu, kendisi tarafından izah ediliyor, Türkiye alışılmadık bir tabloyla karşı karşıya" yanıtını verdi.

    Arınç'tan seçim meydanı yorumu: "Türkiye bir cinnetin içinde maalesef"

    "Abdullah Gül yapmamıştı"

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Arınç, Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı iken 2011'deki genel seçimler öncesi "halkla buluşma" ya da "açılışlar yapma" adı altında programlar yapmadığını hatırlattı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ise baştan bu yana farklı bir cumhurbaşkanı olacağını, her zaman halka bir arada bulunacağını, her zaman bildiği doğruları söyleyeceğini, bir yanlışlık varsa da onların üzerine gideceğini söylediğini belirten Arınç, şunları söyledi:

    "Bu, bugünün yaptığı bir şey değil. Yani cumhurbaşkanlığı seçiminden önce de seçiminden sonra da bunları söyledi. Bunları eleştiren olabilir ama kendisi açık yüreklilikle 'Ben böyle yapacağım, ben halkımla buluşuyorum, ben yaptığım icraatları anlatıyorum, ülkem için 12 sene başbakanlık yaptım, beğenen beğenir, beğenmeyen beğenmez. Yani eleştiren istediği kadar eleştirsin, eleştirmeyen de istediği kadar kabullensin, eleştirmeyen de istediği kadar kabullensin, ben bu işi yapacağım' diyor. O böyle söyleyince bize susmak düşer."

    ''Birinci sözümüz başkanlık değil''

    "İlanihaye bir özgürlük yoktur"

    Arınç'a Cumhuriyet gazetesinin MİT TIR'larının aranmasına ait görüntüleri yayınlamasının ardından yaşanan tartışma da soruldu. Buna yargının karar vereceğini belirten Arınç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın suç duyurusunda bulunduğunu hatırlatarak şunları söyledi:

    "MİT TIR'ları meselesi neredeyse bir sene oldu, hem subaylardan hem emniyetten hem de yargıdan tutuklananlar oldu. Galiba Adana Savcısı veya Başsavcısı, ismini hatırlamıyorum, bu olayla bağlantılı olarak, 'Bunun bir MİT operasyonu olduğu, MİT'in de kendi kanunu içerisinde gizli operasyonlar yapmak mecburiyetinde olduğu, MİT sorumluları hakkında dava açılması için de Başbakan'ın özel iznine tabi olduğunu' söylemişlerdi. Buna rağmen savcı talimat vermek suretiyle emniyet işin içinden çekildi, bu sefer askeri koymak suretiyle hatta diz üstü çökerek hedef almış fotoğrafları da hep beraber izlemiştik. Dolayısıyla bu kapsamda kabul edilirse, bu bir suçtur. Hem MİT Kanununa göre suçtur hem de Türk Ceza Kanununda devletin gizli kalması gereken sırlarını bir şekilde ifşa etme. MGK kararlarında, ben MGK üyesi bir bakanım, yani kararlar bir şekilde istenirse, MGK kendi içinde karar vermek suretiyle bunu isteyen kuruma verebilir. Benim bu 6-7 senelik dönemde böyle iki tane kararı ya mahkeme veya herhangi bir kurum istemişti, biz bunu verdik ama MGK'da konuşulanlar, yani zabıtları akseden konuşma, tartışma veya herhangi bir şey, bunlar ilanihaye, kesinlikle açıklanamıyor. Dolayısıyla MGK'da alınan kararlar, MGK'nın izni olmadan da yayınlanmak suretiyle bunu da herhalde Mehmet Baransu ile ilgili bir dava için söylüyorum, yani 'Karar budur' diyerek bir şekilde elde ettiği yazıyı açıklamıştı. Yani burada elbette 'Basın hürdür, sansür edilemez' diye bir anayasanın 28'inci maddesi kuralı var ama özel kanunlar içerisinde gizli kalması gereken belgelerin veya gizli kalması gereken operasyonların bir şekilde ifşa edilmesinin de TCK'ya, yani Ceza Kanununa göre bir suç olması muhtemeldir. İlanihaye bir özgürlük yoktur. Her şeyi yazabilirsiniz, çizebilirsiniz ama bir kişilik hakları vardır, suçun işlenmesini tahrik etmeyeceksiniz, bir de konusu suç teşkil eden bir eylemi yapmayacaksınız. Bence yargının kararını bekleyelim çünkü o bu konuda bir basın özgürlüğü kapsamında değerlendirirse bu tartışmalar bitmiş olacak, yok 'Basın özgürlüğü ayrı bir konu, devletin gizli kalması gereken belgelerini, bilgilerini alenen ifşa etmek de Ceza Kanununa göre suçtur' derse sanıyorum, bu önümüzdeki aylar içinde bu karar verilebilir, bunu görmüş olacağız."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Arınç: "Saraylar da yapsanız içinde adalet yoksa kıymeti yok"

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Kürsüde esiyor, yağıyor, gürlüyor"

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Sağanak halinde yağan yağmurdan fayda yoktur ama ince ince yağan yağmur toprağa işler ve bereketli olur" diyen Arınç, sözde bilgelik ve hikmet bulunması, lafların insanların ruhuna, kalbine hitap etmesi gerektiğini belirtti.

    Mitinglerde, binlerce insanın bulunduğu yerlerde heyecan katmak, insanları motive etmek, onlara bir hedef göstermek için zaman zaman sesin yükselebileceğine işaret eden Arınç, "Zaman zaman espri, polemik yaparsınız, zaman zaman da öfkeli davranırsınız ama bunların hepsinin yine bu söz kavramı içerisinde olması lazım. 'Nasihat ediyorsun da kendin ne kadar yapıyorsun?' denilebilir. Yapmaya çalışmak gerek. Mecliste de grup başkanvekillerinin her biri kürsüde esiyor, yağıyor, gürlüyor, önündeki kitapçığı fırlatıyor, ana avrat küfrediyor neredeyse. Bunlar söz değil, sözde bir hikmet olmalı" diye konuştu.

    "Siz Davutoğlu Ahmet Hocasınız, birilerine tam benzeyemeyiz"

    Arınç, tartışma ve oturup konuşma kültürünün toplumda bittiğini, siyasetin bunun en önde gelen etkenlerinin başında geldiğini belirtti. Siyasetçilerin toplumda örnek şahsiyetler olması gerektiğine dikkati çeken Arınç, şunları söyledi:

    "Mesela Sayın Başbakanımız, ben bir bakanım, milletvekiliyim ama dedim ki 'Siz Davutoğlu Ahmet hocasınız. Yani sizin toplumdaki imajınız, 'Bu adam bir bilim adamıdır. Fevkalade edeplidir, çok iyi yetişmiştir, tarih bilgisi, kültürü fevkalade derindir. Yumuşak bir insandır, herkesi kucaklar. Ben bir imaj maker olsam, size bunu tavsiye ederim.' Çünkü birilerine benzemek istersek tam benzeyemeyiz, onun yerini ancak kendisi doldurur. Yani güzel örnek olmalıyız ki insanlar bizi kendilerine örnek olarak kabul edebilsin. Şimdi böyle olmayınca insan aracını sollarken başkasına kızıyor, küt arabayı durduruyor, ne varsa arabada levye, kürek, adamın kafasına indiriyor. Ayağına kurşun sıkıyor."

    Bülent Arınç'tan Melih Gökçek'e çok sert sözler

    "Bu Melih Gökçek'e verdiği cevap mesela..."

    Hükümet Sözcülüğü görevinin zorluklarından söz eden Arınç, hükümet adına diplomatik bir dille konuşmaya ihtiyaç olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

    "Çoğu zaman tabii bunun ağırlığı altında ezildiğimizi biliyorum; 'Nasıl söylesem?' diye. Bu konuda diplomatlar çok başarılıdır. Yani Meclis Başkanlığım sırasında da gördüm. En kritik konulara öyle güzel cümleler kurarlar ki siz, 'Ancak bu kadar söylenebilirdi' dersiniz. Bir de bu işin ustası tabii Demirel'dir. Çok konuşur, hiçbir şey anlaşılmaz. Yani öyle de konuşmak lazım zaman zaman fakat benim de öyle bir üslubum var ki ne sorarlarsa cevap vermeye çalışıyorum. Tabii haddi aştığım zamanlar da olur. Bu, Melih Gökçek'e verdiğim cevap mesela. Yani Başbakan dedi ki 'Muhatap alma, bunun hesabı daha sonra görülür' falan. Bir iki arkadaş daha söyledi ama ben de öyle başladım. Bir anda içimizi döktük. Sonradan da pişman oldum. Söylediklerimden dolayı değil ama Hükümet Sözcüsü sıfatıyla Bakanlar Kurulundan sonra böyle bir açıklamayı yapmak herhalde uygun değildi. Gönlüm öyle söyledi ama bu, silahtan çıkan mermi gibi geri dönmüyor. Olsun, onda da bir hayır var çünkü görüştüğüm insanların hepsi kulağıma 'İyi ettin' diyorlar. Demek ki onda da bir hayır varmış ama o iş ayrı bir iş."

    Saray'ın 10 milyon lira olan 6 aylık ısıtma gideri TBMM gündeminde

    Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın soğutma maliyetini hesapladılar

    Muhalefetin Saray üzerinden yaptığı israf eleştirilerine değindi

    Arınç muhalefetin Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili gündeme getirdiği israf eleştirilerine de değindi, muhalefetin bunu bugüne kadar gündeme getirmemiş olmasına tepki göstererek, "Boş şeyler bunlar ama bir gerçeğin muhalefet tarafından da kabul edilmesinden memnuniyet duydum. Bu, o gerçeğin büyüklüğündendir, muhalefetin büyüklüğünden değil. Dolayısıyla 'Hükümetten birisi bunu söyler mi?' Söyler kardeşim. Kimse söylemezse ben söylerim. İsraf var ve bu israf yüzünden devletimiz milyonlarca belki masraf yapıyor. O masrafları biz yapmayabiliriz. O masrafları başka yerlerde kullanabiliriz ama bu şununla orantılı değil. Yani bu hükümet kaynakların her birini israf ediyor da hiçbir şey yapmıyor. Biz her şeyi yapıyoruz ama israf olmasa belki insanlarımızdan daha az vergi yüküyle daha çok şeyi yapacağız. Yaptıklarımız ortada. israf var olmasına rağmen bu kadar gelişme yapıyoruz" şeklinde konuştu.

    HDP'nin seçim barajını aşıp aşamayacağına ilişkin yeniden değerlendirmelerde bulunan Arınç, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "Kürtlerin baraj sorunu yok" sözlerini hatırlatarak, "Kürtler, AK Parti'ye de diğer partilere de oy veriyor. Onlar en iyi temsili, oy verdikleri partilerde buluyorlar. Kürtlerin tek temsilcisi HDP değil ki hiçbir zaman da olmadı. HDP, bağlantıları itibarıyla PKK ile bağlantılıdır. KCK, Kandil ile bağlantılıdır" dedi.

    HDP'ye yönelik eleştirilerini sürdüren Arınç, "Kaldı ki HDP, AK Parti'nin ayağını biraz daha aşağıya çekmek, milletvekili sayısını düşürmek, hükümeti daha güçsüz hale getirmek için uluslararası bir proje" iddiasında bulundu.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow