İstanbul'da Küçükarmutlu mahallesine "terör operasyonu" adı altında geçen Pazar günü sabaha karşı baskın düzenleyen polis, Dilek Doğan'ı göğsünden vurarak ağır şekilde yaralamıştı. Olaya ilişkin savcılığın başlattığı soruşturmada bazı polislerin ifadeleri alındı. Dilek Doğan'ın babası ise kızını vuran polisin, "Karadayı" lakabıyla bilinen ve geçmişte "işkence" suçlamalarıyla çok sayıda soruşturma geçiren bir polis memuru olduğunu açıkladı. Henüz Doğan ailesinden kimsenin ifadesine başvurmayan savcılık, tetiği çeken polisin kimliğini de tespit etmedi.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosu, Dilek Doğan'ın polis tarafından vurulmasıyla ilgili soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında bazı polisler ifade verdi.

İstanbul'da terör polisi 18 Ekim Pazar günü "terör operasyonu" adı altında Küçükarmutlu Mahallesi'ne baskın düzenlemiş ve bu sırada girilen evlerden birinde bulunan 25 yaşındaki Dilek Doğan'ı da göğsünden vurarak ağır yaralamıştı. Doğan'ın polis tarafından vurulmasının ardından bazı basın kuruluşlarında Doğan'ın "intihar saldırganı olduğu" yönünde emniyet kaynaklarına dayandırılan haberler yer almıştı ancak bu iddiaları doğrulayıcı hiçbir bulguya ulaşılamamıştı. Daha sonra emniyetten yapılan açıklamada, saat 04.00 sıralarında girdikleri evin sakinlerinden birinin polise karşı koyduğu ve elindeki silahı almaya çalıştığı öne sürülerek, Dilek Doğan'ın bu sırada göğsünden tek kurşunla vurulduğu belirtilerek, hastaneye de "olay yerinde bulunanlar tarafından" kaldırıldığı söylenmişti.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Dilek Doğan polisin evine yaptığı baskında vuruldu

Emniyet'ten Dilek Doğan açıklaması

"Vurulduktan hemen sonra hakkında 'şüpheli' diye soruşturma açılmış"

Kaldırıldığı Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yaşam savaşı veren Dilek Doğan'ın durumu ciddiyetini korurken, dün avukatlarının yaptığı açıklamaya göre, Doğan hakkında 18 Ekim'de yani vurulduğu gün, olayın hemen birkaç saat sonrasında, "şüpheli" sıfatıyla soruşturma başlatıldı. Avukatlarının iddiasıyla "polis tarafından vurulduktan sonra şüpheli hale getirilen" Doğan'ı vuran polis hakkında ise, hiçbir işlem başlatılmamıştı. O haber de bugün geldi. Savcılığın, Doğan'ın vurulduğu operasyon katılan bazı polislerin ifadesini aldığı bildirildi. 

Ailenin avutkatlarından Dilek Doğan açıklaması!

"Vuran polisin lakabı 'Karadayı"

Doğan'ın avukatı Ebru Timtik ayrıca, "Babası Metin Doğan, Dilek’i vuran polisi tanıyor. İşkence davasından yargılanan bir polis, lakabı Karadayı... İsmi şu an açıklamıyoruz, savcılığın tespitini bekliyoruz” demişti.

Dilek Doğan'ın duran kalbi tekrar çalıştırılarak hayata döndürüldü

Vurulmasıyla ilgili soruşturma başladı, bazı polisler ifade verdi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmaya bakan Memur Suçları Soruşturma Bürosu savcılığı, Dilek Doğan'ın yaralandığı gün operasyona katılan polislerin ifadesini almaya başladı. Soruşturma kapsamında operasyona katılan diğer polislerin de ifadesinin alınacağı, savcılığın Doğan ailesinin de ifadesine başvuracağı öğrenildi.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Gazeteci Gülşen İşeri’nin evine polis baskını

Sağlık durumu ciddiyetini koruyor

Yoğun bakımda tutulan Dilek Doğan'ın sağlık durumunda herhangi bir değişiklik olmadığı öğrenildi. Doğan'ın, hastaneye geldiği anda kalbinin yaklaşık 10 dakika süreyle durduğu ve bu nedenle beyninde ödem oluştuğu belirtildi. Doktorların, önümüzdeki bir hafta içinde, herhangi bir müdahalede bulunmadan ödemin kendi kendine yok olmasını bekleyeceği öğrenildi.

Daha önce de gazeteci İşeri'nin evi basılmıştı

Öte yandan, Küçükarmutlu Mahallesi'ne 20 Ağustos'ta da baskın düzenleyen polis, gazeteci Gülşen İşeri'nin de evini sabaha karşı saatlerde silah ve kalkanlarla basmış ve içeridekileri başına silah dayayarak yere yatırmıştı. İşeri, yaşadıklarını şöyle anlatmıştı:

"Elinde silah ve kalkan olan bir polis bizi içeri doğru itti. Silahı da başımıza doğrulttu. Bizi bağırarak, yere yatırdılar. Silahlarını üzerimize doğrulttular. Polis olduklarını söylemediler. Tüm polislerin elinde de uzun namlulu silahlar vardı. O an ölebileceğimizi düşündüm. Birini aradıklarını söylemelerine rağmen, evdeki her şeyin içine baktılar, poşetleri bile açıp kontrol ettiler. Daha sonra ‘Evde suç unsuru bulunmamıştır’ diye tutanak tuttular. Tutanakta eve nasıl girdikleri, bizi tehdit ettikleri yazmıyordu. Tutanağın eksik olduğunu söyledim, içlerinden biri ‘Polisiz işte, belli olmuyor mu?’ diye bağırıp kimliğini gösterdi. O ana dek kimlik göstermemişlerdi.”