hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Öğrenilmiş çaresizlik’ ve AKP propagandası"

    Öğrenilmiş çaresizlik’ ve AKP propagandası
    expand

    Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz, referandum öncesi İstanbul'daki evet/hayır afişlerini yorumladı. Yılmaz'ın yazısından konuyla ilgili bir bölüm;

    Geçen gün Florya’dan Büyükdere’ye kadar otomobille gittim. Florya–Yeşilköy–Havalimanı–TEM–Harp Akademileri–Maslak–Hacıosman–Çayırbaşı ve Büyükdere!

    Trafik açıktı, yaklaşık 45 dakikalık bir yol.

    Yol boyunca en çok gördüğüm yüz, Recep Tayyip Erdoğan oldu. Sonra da Binali Yıldırım.

    Dev “evet” pankartları binaların bütün cephesini kaplıyordu. Otoyoldan çıkıp, Maslak istikametine dönünce bu kez dev pankartlara, belediyenin yol kenarlarına koyduğu billboard adı verilen büyük panolar eklendi.

    Her altı–yedi panodan dördünde AKP’nin “evet” afişi vardı. Yetmemişti, direklerdeki panolarda da “evet” afişleri asılıydı.

    Bütün bu yol boyunca görebildiğim “hayır” pankartı, bilemediniz on tane olmalıydı. Bir-iki tanesi Florya–Yeşilköy civarında, geri kalanları Büyükdere ve Çayırbaşı’nda.

    Bütün bunlara bir de televizyonlardaki “evet” konuşmalarını ekleyin.

    Yandaş televizyonlarda zaten “hayır” diyen bir kimseye rastlamak mümkün değil.

    Öbür televizyon kanalları da belli ki sıkı bir uyarı almışlar, “hayır” savunucusu bir kişiye tartışma programlarında rastlarsanız kurban kesmeniz gerekecek, Allah nazardan korusun diye.

    Gazeteler de malum. Yandaş medyanın tiraj gücü, geleneksel medyanın tiraj gücünün yanında hiç önemli değil ama onun çaresi de bulunmuş, sayfa sayfa “evet” ilanlarıyla.

    Bu ağır propagandanın önemli bir işlevi var: “Öğrenilmiş çaresizliği” beslemesi, güçlendirmesi.

    AKP’nin ilk iktidara geldiği 2002 seçimini bir kenara bırakın, sonraki seçimleri önemli oy oranlarıyla kazanmasının yarattığı bir duygu bu.

    Tabii, bu duygunun uyanmasında önce Deniz Baykal’ın, sonra Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli’nin yetersizliklerinin ve seçmene bir ümit verememiş olmalarının da rolü var.

    Ve bu, halkın bir bölümünde “yenilgiyi peşinen kabul etme”duygusu yaratıyor.

    Araştırmalar gösteriyor ki “hayır” demeyi düşünen seçmenlerin bir bölümü, “Nasıl olsa evet çıkar” duygusuyla sandığa gitme konusunda gönülsüz.

    Bu ağır propaganda kampanyasının sonuçlar üzerindeki en önemli etkisi bu olacak gibi geliyor bana.

    Çünkü bu propaganda, normal bir seçim olsa oyunu AKP’ye verecek bir bölüm seçmeni hâlâ ikna edebilmiş değil.

    Onun için Türkiye’nin geleceği için tarihi önemdeki bu referandumda mutlaka oy kullanmak gerekiyor.

    Oyunuzu hangi görüşten yana kullanırsanız kullanın ama mutlaka kullanın.

     

    Yazının tamamını okumak için tıklayın.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow